132 29 1MB
Turkish Pages [64] Year 1938
iuriyet Halk Partisi XC8
Gösterit Yayını
23978
536 UC -NRLF
DI SU NA
B 3 184 830
Facia
Üç Perde
Yazan :
YUNUS NÜZHET UNAT
No 177 ANKARA Yeni Cezaevi Matbaası 1938
BERKELEY
LERARY UNIVERSITY OF CALIFORNIA
Cümhuriyet Halk Partisi Gösterit Yayını
HA YDI SU N A
Facia
Üç Perde
Yazan : 1
YUNUS NÜZHET UNAT
ANKARA Yeni Cezaevi Matbaası 19 38
23978
دنیامن
/
BİRİNCİ PERDEDEKİ ŞAHISLAR: Patron I
Patron II
Ziyaretçi Merkt
flo
Güzel Kadın
Hizmetçi I
Vaka Yirmi Birinci Asırda Geçer Eserin sahneye konulmasında bir ssir sonra mimarîde, eşyada
ve kosdümdeki zevk değişiklikleri de düşünülmelidir.
02231
3
Bu eserin temsiline başlamadan önce « Zehirli gazlara dairo bir konferans verilmelidir. Konferans yerine zehirli gaz facialarını belirten canlı bir tablo da konulabilir .
2
4
BİRİNCİ
PER D E
(Büyük bir Avrupa şehrinde, zehirli gazlar ve maske fabrikaları
sahibinin çalışma odası. Patron I,I meşguldür . Divardaki takvimde : meşguldür. 14- Mayıs- 2023 tarihi okunur.
bazı
imzalarla
Hizmetçi — (Odaya girerek bir kart getirir) sizinle acele görüşmek üzere geldiğini söyledi efendim . Patron 1 (Kartı okuyunca yerinden fırlar) Ken disini hemen odama getir. Hizmetçi Peki efendim . ( çıkar )
( Patron kapıya doğru yörür, ziyaretçi girer, patron büyük bir saygı ile onu karşılar.) Patron I - Safa geldiniz aziz dostum. Bilseniz C
bu ziyaretinizden ne kadar memnun kaldım . (Yer gös terir) şöyle buyurun . (Sigara ikram eder) Bir sigara alırmısınız?
Ziyaretçi
Teşekkür ederim. (Sigaraları yakarlar)
Patron – Mukaveleyi yarın saat 16 da imzalıya
cağımızı zannediyordum, öyle değilmi ? Ziyaretçi
Evet,
hakikaten
öyle idi . Fakat az
evvel hükûmetimden aldığım bir telgraf üzerine .. Patron (Sözü keserek) Pardon , anladım muka velede bazı değişiklikler icap etmiş olmalı !
Ziyaretçi - Hayır hayır. Patron – Yoksa sipariş miktarımı artırıldı? Hayır bu da değil .. Ziyaretçi 5
Patron – Ha,af edersiniz şimdi anladım , ayrı bir sipariş meselesi ..
Ziyaretçi Maalesef size bildirmek istediğim bu da değildir. Patron - Yâ ! Başka ne olabilir? Ziyaretçi Telgrafta mukavelenin şimdilik dur durulması emrolunuyor .. Patron (Telâşla) Doğrumu söylüyorsunuz ! Ziyaretçi – Bunu size haber vermeğe geldim . Patron – Fakat buna sebep nedir, yapılan bütün tecrübelerde benim harb bulunmuştu, değilmi?
malzemem
en mükemmel
Ziyaretçi – Evet, ölye amma .. Patron – Bu günün en mükemmel orduları hep benim gazlarım ve maskelerimi kullanmaktadırlar. Ziyaretçi
Doğrudur, fakat sebep bu değildir..
(Sözü keserek) Şüphesiz bu olamaz . Aca ba daha ucuz fiyatlar teklif eden firmalarmı tercih edildi. Fakat harp vasıtalarında ucuzluktan ziyade.. (O da patronun sözünü keserek) rica Ziyaretçi ederim müsaade buyurunuz, bu bir tercih meselesi Patron
değildir.
(Sabırsızlıkla ) Şu halde! Ziyaretçi Gazeteleri muntazaman takip ediyor sunuz değilmi? Patron Şüphesiz , şüphesiz ! . Ziyaretçi Her halde Türk kimya profesörlerin den Inal Pekkanın yeni keşfinden bahseden yazıları Patron
okumuş olmalısınız ? Patron (Adeta
korkuyla) Ha, evet, okumuştum... Fakat bunda ehemmiyet verilecek ne var! Sonra ..
Ziyaretçi — (Beklemiyerek) Nasıl olur, bütün dünya matbuatı ve fen alemi bu keşfi çok yakından ve büyük
bir dikkatle takip ediyor. 6
Patron (Anlamamış görünmektetir) Yoksa tel grafta mukaveleyi durdurmağa gösterilen sebep bumu dur ?
Ziyaretçi
Evet.
Patron -Öyle
ise müsaadenizle arzedeyim ki,
hükümetiniz bir hayale kapılarak hataya düşmüş. tür. Bu hata yarın büyük bir tehlike olabilir. Bu ikaz
hususta sizi
etmeği,
samimi bir dost
sifatile
vazife telâkki ederim.
Ziyaretçi dostum ! Patron
Hissiyatınıza Hayır,
çok
mağlub oluyorsunuz,. mağlûb etrafli
düşünüyorum .
Bu telğrafı yazdıran müessiri bilmiyorum . Fakat bunun düşmanlarınızın kazanmak istedikleri bir fırsat olmadığını kim temin edebilir ! Ziyaretçi Karşımızda böyle bir fırsattan istifa de edecek düşman yoktur. Pek iyi biliyorsunuz ki dev letler arasında kuvvetli bir anlaşma var.
(Yapma bir kahkaha ile güler) Peki, bu
Patron
devamlı silahlanma ne için !
Ziyaretçi – Her hangi bir ihtimal için . Patron
-
(Aynı surette gülerek) kuvvetli bir an
laşma var amma, itimat yok değilmi! Samimi ve kuv vetli olan bir anlaşma silâhlanma işini de kökünden hallederdi .
Ziyaretçi
Şüphesizki bir gün o da olacak .
Hayır, yanılıyorsunuz azizim, böyle bir şeyin olması mümkün değildir. Böyle bir kararı ka bul ve tatbik ettikleri gün dünyada insanlara yeni bir Patron
ad vermek icab eder !
Ziyaretçi - Bir felsefe oyunu yapmak istiyorsu nuz . Biz zamanın bu günkü gidişi üzerinde konuşalım , tedbirlerimiz zamana uygundur. Patron
( Atılarak) Fakat bu son tedbiriniz, tek 7
rar edeyim ki çok hatalıdır . Mâdemki bir tehlike ihti
malini düşünüyorsunuz, ne için bunun en küçük bir fırsattan ve yakın bir zamanda gelebileceğini kabul et mek istemiyorsunuz ?
Ziyaretçi – Çünkü hükümetimiz için şimdilik böy. le bir endişe yoktur . Herkes düşmanini bilir ! Patron Halbuki sizin gibi küçük hükûmetler için bu endişe her zaman mevcuttur. Bunu siz de pek âlâ hissediyorsunuz ki silahlanmakta devam ediyor sunuz .
Ziyaretçi - Mümkün olduğu kadar silâhlanmayı
kabul ediyoruz, fakat bunda acele etmiyoruz . Bu kisa. bekleyiş bize onbeş milyon kazandıracaktır. Onbeş milyonmu kazandıracak ! Ziyaretçi - Onbeş milyonluk tahsisatımızı zehirli
Patron
gaz alınması için ayırmıştık. Bunu biliyorsunuz. Patron
Evet !
Ziyaretçi — Pekkanın gazı tahakkuk edince para -
mızı bu gazın alınmasına tahsis edeceğiz . Biz kendimizi
müdafaa için silâhlanıyoruz, bu gazden daha mükem mel bir müdafaa silâhi olabilir mi ?
Patron – Fakat bu gaz henüz bir hayaldir ! Geçen asırdaki birinci büyük harp ten önce zehirli gazlar da bir hayaldi ; halbuki bugün hakikatın ve tehlikenin en büyüğüdür ! Patron Henüz meydanda olmayan ve sözde bu lunan bir şeye hayâl demek icap eder. Buna bağlan Ziyaretçi
mak ise ..
Ziyaretçi değil midir?
(Sözü keser) Hayâl hakikatın beşiği
Patron - Pekkan bile bu yeni keşfi hakkında kat'i bir beyanatta bulunmuş değildir. Ziyaretçi - Bununla
beraber tecrübe günü de
pek uzakta değildir ! İşte biz bu mukavelemizi o tec 8
rübenin sonuna bırakıyoruz. Patron Telgraftaki emir kat'imi?
Ziyaretçi – Ancak yeni bir emir üzerine hareket edebilirim .
Patron - Halbuki Halbuki ben ben
ilk anlaşmamız üzerine
siparişinizin bir kısmını hazırlamış bulunuyorum . Bundan biz mesul olamayız,
Ziyaretçi Patron
– Haklısınız .. Fakat böyle olacağını tah
min edemezdim ki .
Ziyaretçi
(Ayağa kalkarak) Şu halde mesele
-
anlaşıldı , müsaadenizle (Patronu selâmlar). Patron (Telâşlı) Gidiyorsunuz öylemi ! Ziyaretçi
-
Vazifem bitti , sizi daha fazla meşgul
etmek istemem . Patron Bilâkis, memun olurum . Fakat şüphe sizki bu vaziyetten dolayı çok müteessirim . Bu tees
sürüm kendi menfaatimden ziyade sizin içindir . Ben ,
velevki milyonda bir ihtimal dahi olsa daima aleyhte olacak noktalara hiç bir zaman müsamaha gözile bakmam . Bunun için , müsaadenizie ben , hükümetinizin
düştüğü bu hatayı karşılayacağım ! Ziyaretçi Hissiyatınıza teşekkür ederim . Fakat, maksadınızı kâfi derecede anlıyamadım . Patron Dünya sulhunu muhafaza eden kuvvet, iyi bilinizki dostum , devletler arası anlaşmaları de
ğildir. Bu kuvvet sadece: biziz! yani , zehirli gazlar ve harp silâhları fabrikaları! Biz, kendimize değil, in saniyete hizmet etmiş olmak için çalışıyoruz . Bunun
için sizinle mukavele yapmamış olsam dahi siparişi nizi yine nazarı dikkate alacak ve zamanında teslime âmade olacağım . Bunu sayın hükümetinize benim ta rafımdan arz etmenizi çok rica ederim . Ziyaretçi Fakat sizin bu teklifinizin mukavele yapmış olmaktan bir farkı yoktur . 9
Çok farkı vardır, çünkü sizden hiç bir
Patron
teminat istemiyeceğim . Ziyaretçi Fakat evvelce de söylediğim gibi bel ki de bu siparişe lüzum kalmıyacaktır. Sizi şimdiden azçok temin edecek bir söz söylemeğe salâhiyetim .
yoktur .
Ben o cihetten müsterihim . Pekkanın
Patron
keşfi bir hayalden ileri geçemiyecektir. Eğer kimya
da böyle bir hakikat olsaydı daha evvel bizim lâb ratuvarlarımızdan çıkardı !
Ziyaretçi - Belki haklısınız dostum , fakat maal -
esef tekliflerinizi kabul etmekte mazurum . Bununla beraber vaziyeti hükûmetime etraflıca yazacağım .
Patron – Rica ederim söylediklerimi olduğu gibi yazınız. Bunu temin etmeniz, hem milli bir vazife ve
hem de, şahsî menfaatınız icabı olmak itibarile sizi mânen ve maddeten mükafatlandıracaktır!
Ziyaretçi
Elimden geleni yapacağım dostum . Teşekkür ederim teşekkür ederim, ya zacağınız mektu ba evvelce tesbit ettiğimiz fiyatlardan yüzde iki iskonto da yapacağımı ilâve edersiniz. . Görüyorsunuzki menfaatiniz için lâzım gelen fedakâr Patron
lığın en büyüğünü yapıyorum . Ziyaretçi Alâkanıza çok teşekkür ederim . Patron Sonra, sizin için de yüzde iki komisi. yon !
Ziyaretçi Bunun ehemmiyeti yok , ben milleti düşünüyorum mi . Patron - Menfaat yine milletinizindir. Bu şahsi niza bizim müessesemizin bir ikramıdır. (Ziyaretçi nin gözlerinin içine bakarak) Üçyüz bin kadar bir şey, fabrikamızca sizin değeriniz emin olunuz ki da ha çok fazladır .
Ziyaretçi 10
Teşekkür ederim , teşekkür ederim..
Keyfiyeti hemen yazacaksınız değilmi?
Patron
Ziyaretçi görüşeceğim .
Hemen ,
hattâ
mümkünse telefonla
Patron Çok iyi edersiniz. Ümit ederimki huku metiniz benim fikirlerime itimat edecektir. (Ziyaret
çi gitmeğe hazırlanmıştır) Bu gün mü telefon edecek. siniz ?
Ziyaretçi
Evet, hemen..
Şu halde alacağınız cavabı bekliyebi
Patron
lir miyim ? Ziyaretçi
Bir cevap alabilirsem
size
telefon
ederim . Patron
.
Teşekkür ederim dostum .
(Hararetle
ziyaretçinin elini sikar) Ziyaretçi Patron
Müsaadenizle azizim .
Yine
görüşelim dostum.
(Ziyaretçi
çıkar.)
(Bir müddet odada sinirli sinirli dola şır. Sonra zili çalar, hizmetçi girer .) Bana Merkti Patron
>
çağır. Hizmetçi
Baş üstüne efendim. ( Çıkar) (Yine, kısa fakat çok sinirli bir ân ge çirir, nihayet gözlerinde şeytanca bir fikir parlar. Patron
Telefonu açar)
Allo, allo, kimsiniz . Sizmisiniz güzel dostum . Ga yet mühim bir mesele üzerinde görüşmek üzere ba. na gelirmisiniz. (Bu sırada Patron II odaya girer, Patron I konuşmakta devam eder) Evet . Aynı zaman
da da çok acele .. Evet, bekliyorum. (Telefonu kapar ken Patron II yi görerek) o, hoş geldin azizim . Patron II – Günün hayır olsu dostum . Ne o, ren gin bir az solgun , hastamısın !
Patron I – Belki hastayım dostum, fakat hasta >
lığımı düşünecek halde değilim . 11
Patron II = Benim gibi?
Patron I – Senin vaziyetin bana benzemez . Harp silâhları
yapmasan ,
av
silâhları,
spor
silâhları
yaparsın ..
Patron II — Bu benim ' fabrikalarımın masrafını bile karşılamıyor .
Patron I - Ne de olsa bir garantidir . Ben ne diyeyim . Hele şu profesör Pekkanın keşfi benim bü tün işlerimi alt üst etti . Az evvel dördüncü mukave. le bozuldu .
Patron II - Bu keşfin bir taraftan seni zarara sokacak ciheti var amma , bir taraftan da bu senin
için bulunmaz bir kazanç fırsatıdır. Bu keşfi satın almağa çalış . Patron I -
Imkânı yok dostum , imkânı yok . Çün
kü bu gazin yalınız Türk fabrikalarında yapılacağı vaktile söylenmiştir. Sonra , benim elimde müthiş stok var.
Patron II Benim de depolarım simsıkı dolu bu lunuyor ve müşteri bekliyor .. Zamanın bu gidişi be ni çok ürkütüyor.
Patron I - İkimiz de aynı felâkete doğru gidi. yoruz , fakat ümidimizi bu kadar kesmiyelim . Bu gi dişe birlikte çare aramalıyız. Seni bunun için çağır mıştım . Patron II
-
Ne yapabiliriz ki !
Patron I- Mümkün olan her şeyi yapacağız .. Me. selâ , Harp ! Harbmı ! Bu o kadar kolaymı ? Ben Patron II artık harbin yer yüzünden kalktığına inandım ! Patron I
Dünya için yarım asırlık bir sükûnet
gayrı tabiî bir hâdisedir. Devamlı bir kuraklık, umul
mayan bir yer sarsıntısı ortalığı alt üst etse bunlar gene tabiat kanunlarının çerçevesi içinde olurlar. Hal 12
1
buki insanlıkda böyle uzun bir sükûn düzenine
asla
tabiatın
sığmaz !
Nazariye neye yarar dostum , insan lık artık harb istemiyor ! Patron Bu onun elinde değildir, bütün dünya müthiş insan yığınile meşbu hale gelmiştir. Nüfus ge Patron II
çen asra nazaran iki buçuk mislidir. Arz bu kadar mi ,
deyi doyuramaz ! İşsizlik yüzünden kadınlar işten çı karılarak evlere kapatıldı , makine kuvvetleri durdụrul du , işte medeniyetin ölümüne birinci alâmet ! . Patron II – Evet öyle.. fakat ne çareki insanlık artık harp istemiyor, bunlara katlanıyor, hepsine bi rer çare ariyor ..
Patron I - (Sinirli) Zevk istiyor değilmi ! Zevk .. iğrenç hastalıkların istatistiğini, fena kadınların adedini biliyormusun , medeniyet olduğu kadar insanlık da büyük bir tehlikeye doğru gidiyor, dünyada büyük bir -
tasfiye lâzımdır ! Patron II Patron I
Şüphesiz lâzımdır, fakat ne çare ..
İçinde meydana gelen bütün muvaze
nesizlikleri tabiat kendisi düzeltir.. Patron II
Bunu bekliyecekmiyiz ?
Patron I – Bu hususta bizim çok çalışmamız icab ediyor . Aklımıza gelecek her çareye baş vuracağız. Ben işe başlarken evvelå siyasî bir gazete çıkarmağı düşünüyorym . Patron II
Sonra !
Patron I - Sonrada ortaya müthiş bir mevzu atmak ! Patron II
Müthiş bir mevzumu ?
Patron I - Evet müthiş bir mevzu . Yani, harp! Bu mevzu hem bizim gazetenin tekmil satışını temin edecek bir vasıtadır hem de halk arasına harb fikrini
yayacak olan ilk tohum olacakdır . 13
Patron Il – Bu teşebbüs bir harbin çıkmasını te min edebilir mi?
Patron I – Hayır, bu fikir harp siyasetçilerinin faaliyetlerini körükliyecektir. Patron II
Eeee !
Patron I - Ondan sonra da basacağız yaygarayı:
«Bize memleket dar geliyor, nufusumuz şu kadar! Mev cut topraklarımız bizi beslemiyor, bize toprak veril sin" diye .. Patron II - Eeee! Patron I - Bunun üzerine işsizler harekete geçe
rek – „Biz açız” diye bağırmağa başlayacaklar, bizim gazete de onların lideri olacak .. Tabii hükûmette bu vaziyet karşısında lâkayd kalmayacak ve meseleyi ka patmak için bazı teşebbüslerde bulunacakdır . Biz bu
meyli his eder etmez – „Bunu milletler arası anlaşma komisyonuna teklif etmemiz lâzımdır” diye veriştire ceğiz gazeteye !
İşimiz milletler arası anlaşma ko
Patron II
misyonuna kalırsa ! .
Patron I - Biz susacakmıyız ya, hakkımızı araya cagız . Maamafih batti hareketimiz vaziyete tâbidir.. Fikirlerim nasıl ? Patron II
Mükemmel ..
Patron I – Bu işe birlikte başlayabilir miyiz? Patron II - Hay hay..
(Bu sırada Merkt içeri girer) Merkt – Beni istemişsiniz efendim . -
Patron I - Bir dakika oturunuz . (Merkt oturur ) Patron I
(Patron II ye) İşe hemen başlamak
lâzımdır, vakit geçirmeğe gelmez . Patron II – Derhal derhal... Doğrusu bana büyük bir cesaret verdiniz .
Patron I – Ümitsizlik, muvaffakiyetsizlik demek 14
tir . Insan yaptığına ve yapacağına inanmalıdır. Patron II - Çok doğru .. Patron I Binaenaleyh dünyadaki muvazensizli ği düzeltmek için harp lazımdır ve bu olacaktır ! (GU lüşürler)
İnanıyorum ..
Patron II
Patron I - Bu işe başlamak için şimdilik ayda
300 bin firanklik bir sermayeye ihtiyaç olduğunu tahmin ediyorum . Patron II Sermaye koymağa hazırım, fakat bu
işleri tanzim ve idare için ... Patron I (Sözü keserek) Sen merak etme bu ciheti ben temin edeceğim . Patron II Bu cihetin bütün idaresini ben sana -
bırakacağım , dedim ya ben meşgul olacak cesarette değilim . Patrod I
Âlâ..
Patron II — Şu halde ben gidiyorum , bazı müsta işlerim cel var . (Kalkar) Patron I -Hay hay, yarın
yine
konuşacağız,ve
hattâ aramızda hususi mukaveleyi bile bulunacağız ..
imzalamış
Patron II — Saat kaçta ? Patron I
Öğleden evvel saat onu yirmi geçe
her şeyi hazırlamış olarak sana gelebilirim . Patron II – Şansımız açık olsun azizim . Patron I – Şansımız açık olsun dostum . (Selâmlaşırlar, patron II çıkar.) Patron I (Merkt'e dönerek) Kırık salib gazı tec rübeleri hakkında ne neticeye vardınız ? Merkt Patron
Henüz bir netice alamadık efendim.
(hiddetle) Ne zaman alınacak ? Merk - Onu kestirmek mümkün değildir. Patron (Daha ziyada hiddetlenerek Ne o ancak, 15
ne olacak ya ... Daha ne kadar bekliyeceğiz? Merkt - Mümkün olduğu kadar gayret ediyoruz . Oldukça ümit verici terkipler elde ettik. Patron -- Olmaz azizim , olmaz . Bize yenilik lâ 9
zimdir, yenilik . Hem de bütün dünyaya yeni bir dehşet verecek olan yenilik ! anladın mı, bu gaz bulunmalıdır ! Merkt – Bunu hemen meydana çıkarmak o kadar kolay bir iş değildir efendim. Daha bir çok ve belki de uzun tecrübeler lâzımdır .
Patron I - Kolaydır kolay
.
Yeterki insan onu
kendine iş edinmeli. Tecrübelerini üzerlerine iş edi nenler nasıl muvaffak oluyorlar gördün mü ?. Merkt - Rica ederim efendim ..
Budur azizim , budur . . Size kalsa ne olacaktı , kırık salib gazının icadı fikrini ortaya ben attım, kimyadan anlamam ki lâbratuvara da gireyim ! Patron
Alt tarafını siz bulun , şeref sizindir . . Merkt Patron
Fakat efendim .. Bunda muvaffak olamazsak bu mües
seseyi nasıl yaşatacağız . . Ne yapacağız . Merkt – Biz lâzım geldiğinden fazla çalışıyoruz efendim . Emrettiğiniz evsafadaki gazı bulduk : Patron Bunu nediye demindenberi söylemi .
yorsun ? Merkt. ( Birden yumuşayarak ) Şimdi , hava içinde büyük boşluklar meydana getirecek vasıtayı elde etmiş bulunuyoruz öylemi ? Merkt – Lâbratuvarda bu evsafata bir gaz elde ettik , amma umduğumuz faydayı temin etmedi : Çünkü
tesiri çok kısa sürüyor . Patron – Neye yarar. Buna bulduk mu denir ! %
Merkt – Bulamadık, fakat bir ip ucu yakaladık . İşin en müşkülü buraya kadardır, bundan sonra bulunan 16
gazı islah etmek kalır .
Patron Merkt
Peki, sonra ne oldu ? Bir tesadüf dikkatimizi daha ucuza mal
olacak başka bir gaza çevirdi . Patron (Sevinçle) Ucuza mal olacak başka bir
gaz öylemi , çok âlâ, nasıl bir gaz ? Merkt
Teneffüs havasının bünyesini
değişti
ren bir gaz .
Patron - Buda fena değil, fakat iştial meselesi ?. Merkt Bu gaz de iştiale manidir. Patron - Ucuza mal olacak dedin , değilmi ? Merkt Evet çok ucuz . . fakat .. Patron (Hiddetle yerinden fırlayarak ) Onun da mi tesiri işe yaramayacak kadar kısa ? Merkt
Hayır efendim, havadaki bazı elektriki
yet hassaları istediğimiz tahallüle mani oluyorlar . Patron
Her zaman için mi ?
Merkt – Tecrübelerimizde ancak camla tecrit edil
miş hava içinde muvaffak olduk. Dişarıda, teneffüs havası içinde bulunan ve adlarına ancak elektrik di yebileceğim bazı kuvvetler karşımıza çıkıyor .. Patron
Bu kuvvetler elektrik değilmi ?
Merkt - İçlerinde elektirik de olmakla beraber
daha bilmediğimiz kuvvetlerle de karşılaştık . Me selâ içlerinde arz cazibesine benziyen amudi kuvvet
ler varki bunların bir kısmı her halde dünyanın diğer
yıldızlarla olan mütemadi münasebetleridir. İşte bugü ne kadar yaptığımız tecrübelerde bu gibi birer manile karşılaştık . Patron
Desene muvaffakiyetsizliğe doğru gidi
yoruz ! Merkt - Fakat rica ederim efendim bizi muaha
ze etmeyiniz . Tabiat kuvvetli bir nazima maliktir . În
sanlar ancak yapacakları gayrı tabiî şeyleri onun ka
idelerine uydurarak elde etmek mecburiyetindedirler. F: 2
17
Biz şöyle muayyen bir kısım havayı teneffüse yara
miyacak şekilde tahallül ettirmek sırrını bulduk, fa kat tabiat bunu derhal tamir ediyor . . İşte şimdi biz bu sırrı tabiatın kaidelerine uydurmakla meşgulüz . Patron
Anlaşıldı , vaz geçmekten başka çare
.
yok . . Benim istediğim şey öyle senelerce beklemek tahammülünde değildir . Merkt - Bu belki senelerce sürebilir patron , fa kat belki de bir saat içinde elde edilebilir .
Patron - Peki bir parça daha uğraşın bakalım . Fakat, muvaffakiyet beklerim , anladınmı Merkt , mu vaffakiyet adına büyük bir şeref, sana da milyon ka -
zandıracaktır !
Merkt – Elimden geldiği kadar çalışacağımı vâ dederim .
Patron - Pekalâ öğleden sonra lâbratuvarı da ge zeceğim , orada daha etraflı izahat alırım . Merkt
Baş üstüne efendim. (Çıkar) (Çok kısa bir ân , flo girer, elinde imza
Patron
Ameleler birliği merkezi umumisine ve.
lanacak bazı kağıtlar vardır .) rilen cevab gittimi ? Gitti efendim . flo
Patron – Öyle ise şimdi söyleyeceklerimi not et. (flo hazırlanır) Amelelerimizin nazarı dikkatina . (flo yazar ) Son yıllarda fabrikamızın aldığı siparişlerin mikdarı çok azalmış ve bir kısım mukaveleler de fesh
edilmiş olduğundan müessesemizin mali muvazenesi sarşılmıştır. Fabrikamızın çalışmasını durdurmaktan
sa eskisi gibi işe devam edilmesini temin için günlük çalışma ücretlerinizeden . ( Durur ve floya sorar ) Bizde son çıkardığımız 700 ameleden sonra geriye ne kadar amele kalmıştır ? flo - 5000 amele efendim . 18
Patron Şu halde bir ay zarfında 150 bin frangi tedarik için beher amelenin yevmiyesinden ne ka
dar indirilmek lâzım? ilo ( Kısa bir zihin
hesabı yaparak )
Birer
frank efendim .
Peki , öyle ise yaz; birer frangin indi
Patron
rilmesi mecburiyeti hasıl olmuştur. Bu ayın ikinci on
beşinden itibaren amelelerimizin çalışma saatları üc retlerinden bu nisbet dahilinde tenzilât yapılacağı bildirilir. ( flo notunu bitirince ) Bunu hemen amele
ye tebliğ et. Aynı zamanda da keyfiyeti tekrar ame leler birliği merkezine etraflıca yaz, anladın mı? Ilo – Anladım efendim .
Patron – Bilhassa Türk profesörü İnal Pekkanın yeni keşfi üzerine bir kaç mühim siparişimizin bile geri alındığını kaydet, haydi hemen şimdi. flo
Peki efendim .
(ilo çıkar, kısa bir müddet. Patron I keyifli keyifli ellerini uğuşturur, sonra evrakları imzalamağa başlar bu sırada güzel kadın girer.)
Bonjur dostum . (Neş'eli) 0000, teşekkür ederim, gel şöyle karşıma otur bakalım. (Güzel kadın oturur) Bir Kadın Patron
-
sigara alırmısın? (Güzel kadın bir sigara alır ve yakar
lar) E, bu günlerde işleriniz nasıl gidiyor ? Kadın - Pek iyi değil . -
Oh oh, buna sevindim .
Patron Kadın Patron Kadın
Pek iyi değil dedim ! Ben de ona sevindim yal Fakat ben
bunda
sevinecek bir
cihet
göremiyorum !
Patron – Asıl cihet bundal. Şimdi bunun sebe bini anlıyacaksın . Kadın - Demin telefonla beni buraya pek mühim -
19
ve acele bir iş için çağırmıştınız zannederim . Evet . Patron Kadın Meseleyi anlar gibi Patron - (Neşeli bir kahkaha
oldum ! atar) Tabiî değilmi,
bu sizin sanatınız. Hususi polis hafiyesi dediğin böyle olmalı! Kadın Patron
Şu halde sadede gelelim. Size benim nam ve hesabıma mühim
bir iş tevdi edeceğim , bu işi muvaffakiyetle başara ğından eminim . Kadın Memnuniyetle kabul ederim . Bununla . beraber zekâmın bütün genişliğile çalışacağımı da vaadederim. Patron Kadın Patron
Bu iş uzunca bir seyahatın ucundadır . Her nerede olursa olsun .
Bu işin yapılması için bol tahsisat var
dır , yani matlub mutlak hasıl olacaktır ! Kadın Kadın eli , zekâ ve para bir araya gelince her şey olur . (Gülüşürler, perde yavaş yavaş kapan mağa başlar)
Patron – (Bir nefes siraga çeker, sonra) Şu halde başaracağın işi sana etraflıca izah edeyim .
PERDE
20
İKİNCİ PERDE
İkinci Perdedeki şahıslar: Sanat
Suna
Profesör Inal Pekkan Güzel kadın
Hizmetçi II
İKİNCİ PERDE (Ankarada Profesör İnal Pekkanın çalış
ma dairesi. İki kapı, birinin üzerinde « Labratuvar » ibaresi okunmaktadır. Per
de açılınca Sanatın odada çalıştığı görü lür, az sonra dışarıdan kemanla bir Sanat serenad çalındığı duyulur.
çalışmasını bırakarak pencerenin ke narına gelir, perdenin aralığına gözünü uydurarak dışarıya bakar, sonra başını camin kenarına dayayarak dalgin ve içli bir vaziyette dinler. Serenad biter, Sanat öylece kalır, bir müddet daha. Suna girer. )
Suna -- (Odada Sanatı görünce mahcub olmuştur) Al sizmiydiniz Sanat? 21
Sanat Suna Sanat Suna Sanat Suna Sanat
Evet, maalesef bayan Suna !
Şey . . burada değilmiydi? -
Maalesef bayan Suna ! manidar konuşuyorsunuz Sanat. Ben'mi ! Siz
.
Hiçte manidar konuşmuyorum bayan Suna. Her halde ben bu odada olmasaydım ve benim yerimde .. Suna
(Sözünü keserek) Rica ederim , susunuz .
Hep aynı manidar kelimeleri kullanıyorsunuz. - Sanat -. Sözlerim neden size manidar geliyor
bayan Suna , ben bir hakikatten bahsediyorm. Suna Size rica ediyorum ki o mevzua bir daha avdet etmeyiniz .
Sanat – Suna. Ben de rica ediyorum ki son defa olarak buna müsaade ediniz . Suna Sanat
-
Edemem .
Bu kadar zalim olduğunuzu
tahmin et
miyordum .
Suna- Ben zalim değilim , sizsiniz.. Sanat- Eğer zalim olmasaydınız
güzel bestenizi
dışarıdan çalmazdınız ! Suna dum . Sanat
Ben sizin burada olduğunuzu bilmiyor
Biliyorum , siz nişanlınıza Çaldınız... Fakat onun yanında bir de asistanı olduğunu şüphe siz ki biliyordunuz. Ve bu asistanın da... Suna
Çok rica ederim susunuz , yoksa şimdi 7
giderim !
Sanat – Peki bayan Suna, susacağım .. Susaca ğım , amma , kalbimi susturamıyacağım . (Dalgın gibi) Sanki siz hâlâ çalıyorsunuz, besteniz, tatlı, yakıcı, eritici , çıldırtıcı dalgacıklarla kulaklarımdan kalbime akıyor . Suna Bu kadar zafiyeti bir erkeğe yakıştıra miyorum . 22
Sanat Suna ! Suna
Öyle ise siz aşkı tanımıyorsunuz bayan Belki ..
Sanat Gözlerimin içine bakarsanız sünüz , ve bana hak verirsiniz. Suna Sanat
onu
görür
Onu tanımağa lüzum görmüyorum .
( Dudaklarında acı bir istihza) Görmüyor sunuz; çünkü gözlerinizi kamaştıracak şeylerden en mühimleri bende yok .. Yazık , güzelliğinize rağmen siz de her kadın gibisiniz ! Suna Ne demek istiyorsunuz?
Sanat - Bende size şeref getirecek, gururunuzu besliyecek bütün lüksünüzü şey yok ... Gençlikten başka ! Suna - Siz Siz
çıldırdınızmı
temin edecek hiç bir
Sanat! Ne söylediğinizi
biliyormusunuz ?
Sanat – Sadece hakikatı söylüyorum , kadın ruhu nu tahlil ediyorum! >
Suna
Ben sizin tahmin
ettiğiniz
kadınlardan
değilim . Sanat
Evet , şu duruşunuz bir melek kadar te
miz ve güzel , fakat maalesef bir melek değilsiniz, bir kadınsınız, kadınlar umumiyet itibarile birbirine benzerler !
Gururumu arzularınıza vasıta yapmak istiyorsanız yanılıyorsunuz .. Sanat - Gururunuz hiç incinmesin , ben sadece ha Suna
kikatı söylüyorum . Suna – Tekrar söylüyorum ki , ben sizin bildiği niz kadınlardan değilim . Sanat - Bunu nasıl iddia edebilirsiniz . Sizin gibi >
bir kızın 40 yaşında bir adamla nişanlı durması neyi ifade eder: Tabiîki , şerefi , parayı, debdebeyi , saltanatı! Suna
Sanat benim aşkıma el uzatmana taham 23
mül edemem . Son defa olarak bir daha takrar ediyo. rum : Benimle bu şekilde konuşmanıza artık müsaade
etmiyeceğim .. Ben sizi her zaman için kusursuz bir insan olarak tanımak isterim . Sanat - Sizi sevmiş olmakla
fena bir insanmi ol
dum bayan Suna ?
Suna - Kendisinden ilim aldığın bir adama iha net etmiş olmak iyi bir insanın meziyeti midir? Sanat Suna Sanat
Ah, kabahat hep sizde! Bende mi? Evet ! .
Suna - Size teessüf ederim ..
Profesör Pekkanla nişanlanmazdan evvel bana ne için baktıniz , ne için öyle ümit verici göz Sanat
lerle ? ... Suna
fradenizin bu kadar zayif olduğunu bil
seydim bakmazdım .
Sanat – trademin değil, evvelce saydıklarımın ! Suna - Sanat , şerefli bir insan olmak isterseniz iradenize hükmediniz ve bir daha bu bahse dönmeyi niz , gururunuzu incitmeyiniz . Benim size nasihat vermem münasib olmaz, fakat görüyorum ki bu da kikada pek zayıfsınız .. Siz henüz hayata hazırlanı yorsanız, gözlerinizi kalbinizden dışarıya, çeviriniz !
(Lâbratuvarı göstererek) Sizin için aşk oradadır. (Suna süratle kapıdan çıkar. Sanat onun arkasından dalgın bakar, sonra ağır ağır lâbravatuara doğru yörür ve çıkar. Bir müddet Suna ile Pekkan kapıdan içeri girerler, Pekkan çantasını masanın üzerine bırakır.) Suna
Sana küçük bir sürpriz hazırlamıştım !
Pekkan - (Etrafına bakınarak) Bir sürprizmi? Suna Evet ... Son Serenadımın bestesini akşam 24
bitirdim , ve kimseye görünmeden buraya gelerek dışarıdan tarasaya çıktım. Oradan senin için çaldım ! Fakat.. Pekkan
( Sevgi ile gülerek) Fakat I ..
Şu pencere hiç açılmadı, ve buraya girin
Suna
ce, odayı bomboş buldum !
Pekkan - Ne güzel bir sürprizden mahrum kal mışım .. Maamafih işte oda şimdi dolmuş bulunuyor!
Suna – Fakat benim sürprizim suya düştükten sonra! (Gülüşürler ve sevgi ile birbirine bakarlar) Pekkan – Besten benim için henüz bir sürprizdir, çünkü bana onun bir parçasını olsun çalmamıştın .. Tamamını çalmak için ..
Suna
Pekkan - Teşekkür ederim onu dinlemek bütün yorgunluğumu unutturacak .. Suna (Sevgi ile nişanlısına bakar)
bana
-
( Sunaya
Pekkan
daha sokulur, sevgi ile göz
lerinin içine bakar ve onun saçlarını okşar) . Âdetå aşkın şarabını sanatın kadehile içeceğim .. Ve önümde sade bir sevgili değil , aynı zamanda bir de sanatkâr bulacağım ..
(Heyecanlıdır) Oh, sevgilim ...
Suna Pekkan -
(Evvelki sözüne devam eder gibi) Bu
gün adı bilinmiyen bir sanatkârsin, fakat şüphe et miyorumki yarın Türk ruhunu musiki ile dünyaya ya . yan büyük sanatkârlardan biri olacaksın .
Suna – Beni öğüyorsun sevgilim .. Bak kendin ne kadar mütevazisin , bugün bütün dünya senin adı ni aniyor . Pekkan
-
Yarın da senin adın anılacak Suna .
Suna - Fakat emin olki Pekkan , bu bana hiç gu rur vermiyecek . Ben asıl ve en yüksek gururu senin
karın olduğum gün duyacağım . Bu şereften daha üstün tutulmağa hak Pekkan kim olamaz Suna . 25
Suna Pekkan , o kadar güzel konuşuyorsunki, zaman zaman sana lâyık bir eş olabilmek için mezi >
yetlerimi noksan buluyorum . Pekkan Böyle düşünmene müsaade etmem Su
na . Sende olan meziyet bana eş olman için kâfidir . Suna (Heyecanlanmıştır) Oh, sevgilim .. Pekkan (Devamla) Beni böyle konuşturan odur, gene odur. Senin sanatı heyecanlandıran seni böyle nin perisi , benim sanatımın kudreti odur Suna.. Kalb
lerimizdeki aşk bile bu meziyetle yoğrulmuştur. (Bu sırada Hizmetçi II girer.) Hizmetçi - Efendim bir kadın sizinle görüşmek için müsaadenizi rica ediyor. Pekkan Suna Pekkan Suna
Buyursun . Bende artık gideyim Pekkan .
Biraz daha oturmazmıydın? Konservatuara gidecektim .
Pekkan - Beraber gideriz . Sürpirizini bana orada da hazırlarsan ! Suna lim ?
Bunun içinmi gelmek istiyordun sevgi
Pekkan – Şüphesiz değilmi ? Suna - Ben senin burada lâbratuvarında çalışmanı kendi eserime tercih ediyorum . Suna senin eserin de benim eserim ka Pekkan dar hürmete lâyıktır .
(Güzel Kadın girer .) Güzel Kadın - Fokke zihirli gazlar ve maske fab
rikalarını temsil ediyorum efendim . (Odadakileri se lâmlar)
Pekkan – (Nezaketle yer gösterir) Buyurunuz efen dim .
Kadın – Mümessili bulunduğum müessese namına sizi tebrik etmekle büyük bir şeref duyuyorum . 26
Hissiyatınıza teşekkür ederim . "
Pekkan Kadın
Bütün dünya bu dakikada sizin eserinizle meşgul olmaktadır, insanlık sizi takdis ediyor.
Pekkan - Bu şerefin , asıl , kanseri alelâde bir cilt hastalığı haline koyan doktor Vurala ait olması lâ zımdır . Kadın
Tevazu şahsınıza ayrı bir hürmet hissi
veriyor.
Pekkan – Müsaadenizle şunu söyliyeyimki , ben kendimde her hangi bir kimyakerden veyahut bir dok tordan , hiç fark
görmüyorum . Kimyaker yaptığı iyi
tahliller, doktor da iyi tedaviler sayesinde yüzlerce insanı ölümden kurtarmış olur . Benim de faydam bunların her hangi birinden daha ileri geçmez . Kadın – Onlar ömürlerinde belki yüzleri kurta rabilirler, fakat siz binleri , milyonları kurtarmış olu
yorsunuz ! Pekkan
Insaniyete yopılan en küçük hizmetle
en büyük hizmet arasında bir fark yoktur..
Kadın – Beni heyecanlandırıyorsunuz profesör, ve yüksek meziyetlerinizi hiç unutmu sözlerinizi bu yacağım . Pekkan sunuz madam .. Kadın
Vaziyeti sadeliğile mütalâa etmiyor Anladım profesör, tarihte
kahraman
sayfalar dolduran yiğid soyunuzun bugün yaşıyan bütün hatıra ve eserleri de sizin gibi büyük bir tavazu içindedir . (Bir aralık .) Pekkan - Ziyaretiniz sadece benimle tanışmakmı idi ?
Kadın – Bu benim için büyük bir şeref oldu profesör .. Dolayısile müessesemiz namına size mühim
bir teklif yapmak için fırsat kazandım , Pekkan
Eğer benim için yapılması mümkün 27
olan bir teklifse maalmemnuniye kabul edceğimden emin olunuz . Kadın
Eserlerinizi insanlığın kurtuluşu namina kıymetli varlığınızı bu uğura vakfetti ve yarattığınız,
ğiniz için buna kanaatım vardır. (Maksadına gelerek) Bizim fabrikalarımız dünyanın en zengin kimya va sitalarına malik bir müessisedir .
Biliyorum . Kadın – Maddi imkânları da o nisbette geniştir.
Pekkan
Fakat, maalesef bu zengin lâbraluvarlarda kimya ilmi kapalı bir kitab gibi duruyor, onu açacak ,
işletecek
ve insanlığa faydalı kılacak şef yok ! Sizi işte bunun için davet etmeğe geldim . Pekkan Maalesef bu -
sözlerinize inanamadım.
Lâbratuvarlarınızda kimya kapalı bir kitab gibi dur muyor: Bügün yer yüzünde zararlı olacak ne kadar kim ya maddesi varsa hepsi de orada zehirli bir yılan gi
bi yaşıyor! Maalesef insanlığa faydalı olan kimya için kitaplarınız kapalıdır. Kadın Şey . . Ben de faydalı olanından bahs etmek istemiştim .. Pekkan – Fabrikalarınız kaç yıllık bir müesse
sedir sorabilir miyim? Altımış yıllık efendim ! Kadın .
Ne yazık, bu kadar yıl iyi bir maksada uğraşsaydınız bugün beni davet etmeğe hiçte ihtiyaci . Pekkan
-
nız kalmazdı . Kadın
Bu
hatamızı kabul
ediyoruz profesör .
Bunun içindirki sizi şef olarak davet ediyoruz. Pekkan Kadın Pekkan
Pek geç , pek geç . Evet , maalesef ! Teklifinizi kabul edemem madam .
Kadın – Bunu red etmek için hiç bir sebep tah min edememiştim Profesör. ? 28
Çok ve mühim bir sebep var, o da: Memleketime bağlı oluşumdur . Üniversitede ve Halk Pekkan
.
>
evinde derslerim ve talebelerim var ..
Kadın - Fakat siz bütün insanlığın malısınız pro
fesör, daha geniş vasıtalarla çalışmak istemezmisiniz? Pekkan Çalışanlar için vasıtaların genişi ve küçüğü hep birdir. Kadın -
Fikirlerinizi hürmetle kabul ediyorum.
Fakat dünyada her insan bir az da kendi maddi men
faatı için çalışır değilmi Profesör ? (Kadın bu sözlerini söylerken aynı zamanda Sunanın bahse ait alâkasını profesöre hisettirecek derecede tetkik etmiştir.)
Pekkan - Maddi menfaati için çalışan kimseler muvaffak olamazlar. Kadın – Bununla beraber müessesemiz nazarında
sizin değeriniz milyanlordır ! (Kadının hareketlerinden kendi güzelliğile de Pekkana hulal etmeğe çalıştığı
anlaşılır) Pekkan - Maksadınızı anlıyorum , fakat emin olu nuzki benim tek talebem o paradan daha kıymetlidir. Kadın Aynı zamanda büyük bir milliyetperver siniz . Şu halde size başka bir teklif yapmama müsa ade buyurmanızı rica edeceğim . Pekkan Teklifleriniz gayeme uymuyor madam . Kadın Bu sizin buyurduğunuz mazeretlere gö -
redir profesör . . Müessesemiz namina burada da ça lışmağı kabul etmezmisiniz. Pekkan Buna neden lüzum görüyorsunuz ? Kadın Arzettiğim gibi müessesemizi de insan C
lığa faydalı kılmak için . Pekkan - Bu faydalı olmak keyfiyetinde benim şu keşfimden istifade etmek istiyorsanız , buna imkân yoktur . Sonra, müessesenizi hayırlı işlere tahsis etmek için mutlak benim vücuduma lüzum yoktur ! 29
( Bu sırada Asistan Sanat dan odaya girer . )
låbratuvar
Af edersiniz profesör , sizi yalnız zan
Sanat
netmiştim . Pekkan
Bir şeymi vardı?
Sanat-Dün verdiğiniz formülleri hazırladım, tahal lül tecrübelerini bizzat yapacağınızı söylemişdiniz de.. Pekkan - Pekâlâ . . bu gece çalışacağız .
Peki efendim . (Yine lâbratuvara girer)
Sanat Kaain
(Sanata dikkatle bakmıştır. Şu halde son
teklifimi kabul buyurmayorsunuz efendim . Pekkan Maalesef öyle madam . Çünkü kendi lâbratuvarım bana kâfidir . Kadın Çok müteessir oldum . Sizi fabrikalarımı -
zin başında görmekle büyük bir iftihar duyacaktık .. Şey, hiç olmazsa bize asistanlarınızdan birisini tav siye etmezmisiniz . ? Pekkan Onlar henüz ameli tecrübelerini bitir
memişlerdir . Şimdiki vaziyetlerile öyle büyük bir mü. essesenin başına geçmeleri doğru olmaz . Maamafih ileride içlerinden birine müessesenizi tavsiye ederim. Kadın Teşekkür ederim profesör, (ayaga kal
karak) sizi fazla işgal etmemek üzere müsaadenizi ri ca ederim . Yanınızda geçirmek saadetine nail olduğum bu dakikalar hayatımda kuvvetli bir iz bırakacaktır . Pekkan - Fabrikanızdaki meslekdaşlarımı bu
günden itibaren faydalı işler üzerinde çalıştırmanızı bir kerre daha rica ederim . (Onları selâmlıyarak) Kadın
Tavsiyenizden
emin olabilirsiniz efendim . (Çıkar.) Pekkan, demindenberi o kadar heyecan lanıyorum ki , hâlâ içim içime sığmayor. Suna
Pekkan - Neden Suna ? Suna Şu Avrupalı kadına
30
mükemmel bir ders
1
verdin . Âdeta buradan bambaşka bir kadın olarak çıktı . Kimbilir buraya ne hülyalarla gelmişti . Pekkan Onun o parlak hülyası menfaatten baş ka bir şey değildi Suna, Avrupanın zehirli gaz fab rikaları bugün insaniyete saçtığı felâketle patronla. rinin milyonlarını desteliyor! Bu zehirli ihtiras az ev vel beni de satın almak istedi .
Suna – Fakat ters yüzü geri döndü !
Pekkan – (Âdeta kendi kendine) fhtiras . . Insan -
lığın saadetini kemiren mikrob .. Ben bunun en ze
hirlisinin başını ezeceğim , fakat, ah .. tekmil harp silâhlarını perçinliyecek kudreti de yaratabilsem . Ah , bütün bunları yapmak mümkün olsa ... Suna Pekkan , neye kendini üzüyorsun öyle .
sevgilim? Yaptığın insanlık için büyük bir hizmet de ğilmidir?
Neye yarar, bir hizmet ! Tek bir hiz met! Neye yarar . . İnsanlık bir çok hizmetlere muhtaç. Pekkan
.. (Âdeta kendi kendine) İnsan zekâsı bunun içinmi Sarf olunmalıydı. Bu zekâ yirmibir asır kendi ken dini mahvedecek vasıtalar yaratmağa çalıştı. Tabiatın iki büyük kudretini bile buna hasretti : Kimya ve fizik!
Bu emek faydalı bir şeye sarf edilmiş olsaydı arz
bugün aydaki madenleri işliyecekti ve ben teneffüs havasının dışında açılacak oksijen yollarında kimya
mühendisliği yapacaktım . . Insanlığın yaratıcı teka mülünü, öldürücü tekâmülü baltaladı! (Bir ân) Ankara kurulduğu vakit nasıl bir yerdi biliyormusun Suna, Polatlıyı geçtikten sonra Eskişehire uzanan istep na sılsa işte öyle ! Fakat şimdi , bir çam ormainının içine girdi. Tabiatın güherçileli toprağını insan kuvveti yendi, çöl, havasını değiştirdi... Bir asır önce Avru .
panın engerisinde olan Türkiyeyi medeniyetin en başına geçiren nedir? 31
(Heyecandan göğsü dolmuş olduğu halde)
Suna
Atatürk azmi ...
Pekkan – Bu ülküyü cihana yaymak, bütün in sanlığı birbirine sevdirmek ve inandırmak için daha ne kadar zaman lâzım . . Yazık, bu zamana kadar geçen günlerin hepsi israf edilmiş olacaktır.
Bu israf edilmiş zamanı biz kazanacağız. (sevgi ile birbirlerine bakışıyorlar) Pekkan - Beni bu teselli ediyor . Suna
-
(Kısa bir müddet) Suna
(Saatine bakarak ) ! Al saat ona gelmiş,
bu saatte konservatuarda bulunacaktım?
Öyle ise haydi gidelim . Suna – Beraber gideceksin öylemi?
Pekkan
Pekkan
Bana
sürpirizini
hazırlıyacağını
vadedersen !
Suna – Hazırlıyacağım !
Pekkan - Öyle ise haydi.. Benim de saat 11 de üniversite de bir konferasım var . (kalkarlar) Suna Pekkan
Bende konfransa gelecğim .
- Bir defa labratuarı göreyim. (labratu
ara girer, kız hazırlanır, kısa
bir müddet.
Pekkan
çıkarken) Pekkan – Artık gidebiliriz Suna .. (çıkarlar) (Bir müddet daha geçer . Sanat labratu ardan çıkar, pencerenin kenarından so. kağa bakar. Başını cama dayıyarak ka lir, düşüncelidir . Sonra döner çalışma masasına oturur sıkıntıyla bir kitap açar, tekrar kapar; bir müddet aşağı yukarı dolaşır, nihayet yine labratuara girer.
«Bu sırada kapı sessizce açılır, Güzel Kadın görülür . Kimseye görünmeden içeri girdiği hareketlerinden anlaşılmak 32
tadır . Ayaklarının ucuna basarak , sağı
solu gözleyerek yörür, masaya bir göz ve Pekkanın bıraktığı çanta gözü ne ilişir. Açmağa çalışır, kilitlidir, çan tasından ufak bir alet çıkarır ve çanta
atar
yı açar, içini karıştırmadan arar” . Bu sıra da labratuardan Sanatın bir öksürük sesi
gelir. Güzel kadın acele ile bazı kâğıt ları alarak koynuna sokar, ve çantayı
yine eskisi gibi kapayıp kilitler; sonra labratuarın yarı açık duran kapısından içerisini gözler, nihayet Sanata görün düğü anlaşılır .) (içeriye doğru ) pardon mösyö, müsaade
Kadın edermisiniz ? (kendisi Sanat
görünmez, sesi işidilir) Kimi
isteyorsunuz? Kadın - Siz profesör Pekkanın muavini olmalısınız değilmi mösyö ! Sanat
(yine sesi ) Evet , beni mi istemiştiniz ?
Kadın – Sizinle bir dakika görüşmek isteyorum .
(içeri girer ve görünmez, sesi işidilir) müsaade edermisiniz? Sanat
(yine sesi) Buyurun . (Labratuarın kapısı kapanır, artık ses ler duyulmaz. Kısa bir müddet. Sonra kapıdan hizmetçi II görülür , bir şeyden şüphelenmiş gibi etrafı arar sonra , Pek kanın masa üzerinde bırakmış olduğu çantayı alarak kapıdan çıkar . Kısa bir
müddet daha geçer. Nihayet labratuarın kapısı açılır Sanatla Güzel kadın konu
şarak içeri girerler. Kadın yakasının düğmelerini açmış göğsü omuzlarına kadar meydana çıkmış bir vaziyettedir.) F: 3
33
(evvelce başladığı bir söze devam ederek ) gayet tabiidir mösyö, bu temamen sizin elinizdedir . Eğer siz şimdi arzu etseniz.. Sanat - Afedersiniz belki de ben anlamıyorum , Kadın
zan edersem kapalı konuşuyorsunuz? gayet açık konuşuyorum , fakat siz söz lerimi henüz anlamıyacak kadar genç bulunuyorsunuz , Kadın
size bunları zaman öğretecektir ! Sanat - Yoksa 1!, Kadın (keserek) müsaade buyurun ,
sözlerimi
şimdi bitireceğim . Bundan önce size bir şey daha ha tırlatacağım , bir defa bana bakarmısınız ! (Sanat hay retle bakar) saçlarıma , onları eğer oksijen sarartma saydi bir çoğunu şimdi beyaz görecektiniz , sonra yü zümdeki şu tuvalet altında saklanmağa çalışan çizgi lere de bakarmısınız ! sizin yüzünüzde bunlar yokdur lar değilmi ! (kadının maksadı gence kendi güzelliğine dikkat ettirmektir. Yoksa hakikatte kadın okadar yaş li değildir ve makyajli görünüşü çok caziptir . Kadın gözlerini Sanatın gözlerinin içinden ayırmayarak de vam eder) işte bunlar geçmiş zamanın bende bırak mış olduğu izlerdir . Bunların bir de içi , gözle görül
miyenleri vardır, bunların hepsine birden tecrübe adi ni veririz !
Sanat - Fakat bunları saymağa ne lüzum var. Kadın Şimdi arz edeceğim , işte zamandan tah
sil ettiğimiz ve adına tecrübe dediğimiz şey biz insan lara başka bir göz verir ve daima bir şey hatırlatır, o da, istifade edilmeden geçen yılları ve fırsatları! Hayatta insanların ellerine ancak bir kaç fırsat geçer.
Bir çok insanlar bu fırsatları görmezler ! Ellerinden kaçırırlar. Mösyö, bu dakikada taliiniz size de mühim bir fırsat hazırlamıştır! (Sanatın gözlerinin içine bakar) . 34
Sanat Kadın
Mühim bir fırsatmı, ne demek ?
Şöyleki , bu dakikada eğer heyecanınıza kapılmasanız, bu ân; (yine Sanatın gözlerinin içine bakarak ve dane dane söyleyerek) size bir milyon kazandıracaktır 1
Sanat-(Şiddetle ayağa kalkarak ) Maksadınızı anla dim . Gururumu tahkir ettiniz , size teessüf ederim . Kadın (Sanatı yerine oturtmağa çalışarak) Cid den heyecanlısınız mösyö .. Rica ederim sakin olunuz.. Az evvel de söylediğim gibi çok nazik bir dakika ya şiyorsunuz . Bu dakikada heyecanınıza kapılarak ka rar vermeniz sizi ileride çok pişman edecektir.. Son ra, sizi tahkir etmek hatırımdan geçmiş değildir . Hak
kimda bu kadar fena düşünmemenizi rica ederim .
Sanat - Sizinle daha fazla görüşebilmek için za manım müsait değildir, binaenaleyh . Kadın - ( Yine sözünü kesersek) Fakat emin olu nuzki heyecanın bu kadarı iyi değildir . . Bir sigara alirmisiniz! ( sigara uzatır ) Sanat Hayır, ( almaz )
Kadın – Bilirmisiniz mösyö, İngilizlerin güzel bir tavsiyesi vardır, en hiddetli zamanlarınızda hareketi
niz hakkında karar vermeden önce yediye kadar sayı niz, derler .
Ne
kadar mükemmel bir tavsiyedir bu
mösyö. Çünkü hiddet ve heyecanlar, insanları her za man için fena âkibetlere doğru sürükler.. Bunun için siz
de kararınızı vermeden önce bir sigara içiniz mösyö. Sanat - Kararım kat’idir, ileride bana ne kadar zararı dokunursa dokunsun , insanlık için faydalı o lacaktır !
Kadın
(Yapma bir gülüşle) İşte bu yalınız genç
lere ait olan nazari gürüşlerden birdir, Delikanlım, insanlık dediğin bir kuru laftır !
İnsanlar yer yüzünde nazarf bazı kaideler kur muşlardır; fakat sizi
temin ederim ki bu kaidelerin 35
hiç birisi mektep sıralarından dışarıya çıkmamıştır. Bu nazari kaideler tabiatın ameli kaidelerini asla değiş
tirmemiştir . . Tabiat insanları ihtiras denilen bir ha murdan yoğurmuştur, bu maya insanın kanında olduk ça kurulan fazilet kaideleri hep laftan ibaret kalacak tır . Bunun içindir ki insanlar evvelâ kendilerini on. dan sonra da başkalarını düşünürler !
Sanat - Ben öyle düşünmek istemiyorum ! . Kadın
( Devamla) Inasan bir kere doğar, geçen
günler bir daha geri dönmez. Bütün bir ömrü lâb ratuvara kapamak , gecelerini , gündüzlerini oralara har camak yaşamak mıdır !
Sanat – Sizin gazlarınız gibi fikirleriniz de zehirli. Size büyük bir hakikatten bahsediyorum . Düşünün bir kere eğlencesiz, kadınsız , aşksız , bir hayat ! Delikanlım bütün bunları evvelâ para, sonra da gençlik Kadın
temin eder. Ve parasız kadın avlanmaz ! ( Bu sırada Sanat bir sigara yakar, de
rin derin çekmeğe başlar, dalmıştır; belli ki hatırına Suna gelmiştir. Bu, güzel kadının gözünden kaçmamıştır ve gençte keşfettiği bu zayıf noktadan ümidlene rek söze davam etmiştir . )
Para ve gençlik . . Hayat bütün güzelliğile , aşkiyle bu ikisindedir;
saadet bu ikisindedir . Fakat, dünya
da bu iki güzel şartın birleşmesi de çok güçtür! Bir çok insanlar kendilerini mes'ut edecek parayı kaza. nincaya kadar gençliklerini didişerek sarf ederler ! ( Sanat sigarasını kül tablasında unuta rak bir sigara daha yakar ve asabiyetle
kibrti söndürür, düşüncelidir. Güzel kadın onun çenesini tutarak başını kaldırır ve çok arzulu bir bakışla göz
lerinin içine bakar. Şimdi Sanatın göz 36
lerindeki perde yırtılmış gibidir, gitgide parlayan bakışlarla kadının gözlerine, yüzüne ve açık bulunan göğsüne bakar. Bu sırada perde yavaş yavaş kapan mağa başlamıştır. Kadın muttasıl anlat. maktadır.) Kadın – Yavrum, bak bu dakikada gençliğinin -
en çiçekli bir demindesin . Şimdi senin ömründe bir sa adet orkestrası kurmak için bol para lâzım! O zaman
aşk bol, kadın bol ! eğlence bol, her şey, her şey bol dur ! .
(Perde kapanmıştır. )
PERDE
~ 37
ÜÇÜNCÜ PERDE Üçüncü Perdedeki Şahıslar Suna
Profesör İnal Pekkan Profesörler Gazeteciler
Sanat Hizmetci II
Ü
Ç ÜNCÜ
Ꭰ Ꭼ . PERDE
(Ankarada Profesör fnal Pekkanın tec rübe lâboratuvarının bir kısmı , sağda iki kapı biri yola diğeri tecrübe bölmesine çıkar. Solda bir kapı , üzerinde labra
tuvar ibaresi yazılıdır. Ortada tecrübe bölmesinin içini gösterir hususi bir pen cere. Sol kenarda divarda mermer bir tabla, 100
üzerinde rakamları
yan yana ibreleri üzerinde duran iki
ölçü saatı, ve altlarında birer düğ. me görülmektedir.
Perde açıldığında
sahnede Pekkanla Suna yalınızdır. Pek kan ayakta, Suna da oturmuş bir vazi 38
yette bulunmaktadırlar, divarda olan bir saat 13 ü göstermektedir .)
(Elinde bulunan bir gazeteye bakarak) Bu gazetede şöyle yazıyor (okur) . Artık yer yüzünde ze hirli gaz tehlikesi kalmıyacaktır . Profesör Inal Pek. Suna
kan bugün dört kimya profesorile birlikte, keşfettiği ve
Kırmızı ay adını verdiği gazların resmî tecrüblerini yapacaktır. Profesör İnal Pekkanın keşfettiği gazlar hakkında şimdiye kadar bir çok defa malûmat ver miş ve yapılan hususi tecrübelerine dair etraflı izahat
yazmıştık . Binaen aleyh Kırmızı ay gazleri daha bir kaç aydanberi tamamile ortaya konulmuş ve tahak kuk etmiş bulunmaktadır . Tecrübeler bugün saat 14
de Profesör Pekkanın hususi lâbratuaarında yapılacak ve keşif saat 15,50 de Halkevinde ilân edilecektir, ayrı cada Profesör tarafından
bu yeni gazlere dair bir
konferans verilecek ve konferans radyo ile bütün dünyada dinlenilecektir . Bu münasebetle yüzbinlerce üye bugün Halkevine toplanarak büyük bilginimiz için yapılacak törende hazır bulunacaklardır. Türklų ğün adına yeni bir şeref daha katan ...
(Keserek ) Kâfi Suna, hepsinde aynı izahat.. (saate bakarak ) Vakit yaklaşıyor,Sanat nere Pekkan
de kaldı?
Suna -- (Gazetenin iç sahifesini açar)000 ! üçüncü sahifesini zehirli gazların tarihçesine tahsis etmiş. (Okuyarak) Zehirli gazlerin bir asırlık müthiş ömrü ! ( Pekkana)) zehirli gazlerin keşfi yüz sene olmuş öylemi? Pekkan
Aşağı
yukarı öyle, fakat daha ileri
sini de arayacak olursak bu belânın ilk uyanışına mi laddan önce bile tesadüf edebiliriz .
Suna – Ne diyorsun ?
Pekkan – Evet , eski Yunanlılar şehirleri muha sara ettikleri vakit bulut halinde, tahammül edile 39
miyecek derecede kesif
dumanlar yapmışlar, sonra
da katran, reçine ve kükürdü karıştırarak zehirli bir
duman meydana getirmeğe çalışmışlardır . İşte zehirli gazlerin tarihi buralardan başlar. Suna
--
Gazete yirminci
asırdaki birinci büyük
barpten itibaren olan tarihini yazmış .. Pekkan Gazlerin tehlike oluşu bu tarihten sonradır da ondan . Zehirli gazler ilk defa o harpte bir imha silâhı oldu. 1915 yılında Almanlar Fransız larla yaptıkları muharebede ilk zehirli gazi kullandı.
lar, o gün tam 15000 kişi zehirlendi , ve bunun 5000 i >
derhal öldü .
Suna - Aman yarabbi , nemüthiş ! Pekkan O zaman Fıransız ordusunun gazlerden korunma vasıtaları olmadığı için harp çok feci olmuştu . Bu harpten sonra zehirli gazler en büyük imha vasıtası hâline girdi . Bugün , iyi korunma vasıtalarına malik olmayan şehirler bir gaz hücumunda tamamile mahvolabilirler . Hep bu tehlikenin düşüncesiledirki bugün biliyorsun herkesin bir kaç dane maskesi var
dir ve onun kullanmasını çok iyi bellemiştir; her şehirde büyük ve umumi sığınaklar yapılmıştır . Suna - Bizde mektepte zehirli gaz hücumundan korunma talimlerini azmi yapmıştık ! Pekkan Şüphesizki hazırlıklı olan memleketler için zehirli gaz tehlikesi azdır. Fakat Sanatta nerede
kaldı , saat onüç buçuğa geliyor . . Nerde ise heyet gelecek . . Suna – Evet, Sanatın bu gün geç kalması tuhaf ?... (Sunada gizli bir endişe başlamıştır) Pekkan, tecrübe saati yaklaştıkça her nedense heyecanım artıyor. Sanki bana öyle geliyorki, müthiş .
.
.
2
bir şey patlıyacak , bütün buraları yıkılacak ! Pekkan - (Gülümsiyerek ) O kadar sessiz olacak ki Suna, âdeta bunu zaman bile anlamıyacak . Belki ( tec 40
rübe bölmesini gösterir) şuradaki biçare gorilin acı bir haykırışı sükutu yırtacak . . Ve bu, zehirli gaz lerin son kurbanının can verişi olacak . Suna Bu hayvan demek ki , iki devri ayıracak .. Ona aciyorum .. Pekkan - İnsanlar bunu birbirlerine karşı kulla
nirken hiçte acımadılar Suna .. Bugün şu maymunu
değil, dün onbinlerce insani yere seren bir lâhzayi düşün. Ne aci .. ne fena ... Suna Pekkan - Dün onlar vatanları uğrunda öldüler,
bugün bu hayvanda fennin uğrunda kurban olacak. Suna
Zehirli gazler bu kurbanla tarihe gömü
lecek .
Pekkan - Sonra , ben maskemi
takacağım ve
tecrübe odasına gireceğim, yuttuğu gazden ciğeri par
çalanan kurbanın ağzından kan gelen yüzünü okşiya cağım , ona fennin hürmetlerini sunacağım . . >
Ah .. (Devamla ) Bu sırada burada bulunan Pekkan
Suna
profesörlerden biri şu düğmeye basacak . İbre sıfıra inince benim gazimin tecrübe odasını tamamen kapla dığını anlayacaksınız . Sonra Profesörlerden biri bana
işaret verecek . Bende şimdi şurada olduğum gibi sakin ve kayıdsızça başımdan maskemi çıkaracağım . Maymunu bir anda öldüren müthiş zehir artık bana hiçbir şey yapamıyacak ! Çünkü artık o, ölmüştür .
Haha a ... (Muvaffakiyetin ve gururun verdiği bir gülüş )
Suna – Oh Pekkan yüreğim o kadar çarpıyorki .. O kadar heyecanlı anlatıyorsunki .. Pekkan - Saadetimden Suna , saadetimden : . Bu dakikada saadeti âdetâ elle tutar gibi his ediyorum.
Biliyorsun ki yıllardanberi bütün mevcudiyetimi bu 41
keşfe verdim , zaman geldi günlerce seni ihmal ettim , aşkımı unuttum . Bunların hepsi bugün için değilmiydi? Şimdi az sonra gazlerim ilân olunacak ve bende ilk hedefimi aşmış bulunacağım . Suna – Fakat yeni hedeflere doğru yeni bir yola çıkacaksın .
Pekkan - Evet yeni bir yola çıkacağım . Maşmafih (Sunanın yüzüne sevgile bakarak) bu ilk hedefime vardıktan sonra ikinci hedefimin de ilân edilmesinde artık hiç bir mahzur kalmamış olacak ! Suna - Ah , sahimi? Yoksa bana geçen gün bahs ettiğin yeni keşitmi?
(Gülerek) Hayır ? Suna – Nedir öyle ise !
Pekkan
Pekkan - Sunayla Pekkanın evlendikleri !
Suna - Oh sevgilim ..0. kadar mesudumki nerede ise sevincimden ağlıyacağım . Fakat .. Pekkan var ! Suna
Fakat halinde daha ziyade bir endişe
Bilmem ki Pekkan neden , galiba
kor
kuyorum .. Pekkan Suna
Neden ?
(Nişanlısının yanına sokularak ) Tecrübe
odasına sen girmesen !
Pekkan - (Bir hahkaha atar) Ona benden başka gir meğe kim cesaret eder. Halbuki bu tecrübenin yapıl ması için bir insan lâzımdır. Suna Pekkan
Bir fedayi bulunabilirdi. Oraya kimse benim kadar emniyetle
giremez . Suna
Tecrübe gazinin iyi hazırlandığından
eminmisin ?
Pekkan - Onu kendi elimle hazırladım güzelim. Sen hiç üzülme bunda en küçük bir tehlike ihtimali yoktur. Kimya , aldatmaz ! 42
Suna – Oh, hayır hayır, ne olursa olsun , sen girme. Pekkan Hâlâ itimat etmeyormusun , fenne, bana ?.
Suna
Var amma ...
Peki , neden şüphe ediyorsun ? Suna – Kim bilir .. Şey tüpleri bir kere daha mu
Pekkan
-
ayene etsen !
Pekkan
Bugün buraya gelir gelmez
-
ilk
işim
o olinadımı canım?. Müsterih ol, bu yaptığım ilk tec rübe değildir. Hem , biliyormusun Suna , dünyada sa
dece canlılara itimad edilmez! Cansızlar, tabiat ve onun kudretile meydana gelen fen hiç bir zaman ya lan söylemezler ! Pekkan
Öyle ise senin yerine ben gireceğim .! (Sevinç ve şaşkınlıkla) Sen mi?
Suna
Evet .. Ben gireceğim .
Suna -
Az evvel korkuyordun Suna ! Artık korkmuyorum . Mademki zehirli gazlerin kara tarihini bir goril kapayacak, senin in sanlığa hayat getirecek olan gazlerinin tarihini de Pekkan Suna
bırak nişanlın açsin . O zaman kendimi sana bir az daha lâyık göreceğim . Pekkan (Nişanlısına hararetle bakar, ve Suna
yi alnından
sevgi ile öper. ) Peki Suna, eserime or.
tak olalım .. Fakat Sanat hâlâ gelmedi. (Zile basar) Acaba
heyetle birliktemi gelecek . (Hizmetçi II girer) Hizmetçi
Efendim !
Pekkan
Hizmetçi
.
Bugün Sanatı hiç görmedinmi ? Buraya henüz gelmedi efendim. Ak
şam çok geç bir vakitte onu buradan çıkarken gör. düm .
Suna
Hizmetçi
(Heyecanla) Geçmi çıktı, neden ? Ben onun erken çıktığını sanıyordum ,
gece yarısı bir gürültü ile uyandım , kapı yavaşca 43
kapandı, merak ederek pencereden
bakdığımda o
nun hızlı hızlı gittiğini gördüm . Suna Pekkan senin bundan haberin varmı ? Pekkan
Ona bazı formüller vermiştim , onları >
yapacaktı ...
Fakat Sanatta son günlerde çok garib bir deği. şiklik var. Çalışmasındaki intizamını kaybetti . Suna
-
Bahsettiğin formüllerin bu günkü tecrü
be ile alâkası varmı ?
Pekkan - Hayır Suna , bu formüller sana geçen
gün de bahsettiğim kurak mintakalarda sun'î yağmur yapacak bir kaç gazin formülüdür... Fakat sen neye sarardın .. Suna
Sanatın
buradan
gece yarısı
çıkışı ve
acele acele kimseye görünmemek ister gibi gidişi se ni şüphelendirmedimi Pekkan?? Pekkan - (Güler) Bunda şüphelenecek
ne var.
Verdiğim işi bitirmek için gece geç vakte kadar ça lışdı ve hemen uyumak üzere acele acele evine gitti . Acaba burada başka bir şeyle meşgul Suna olamaz mı ?
eminim . Esasen yapmış Hayır, ona eminim olsaydı benim gözümden kaçmazdı. Bilhassa senin kork Pekkan
tuğun bu tecrübe tüplerini koyduğum gibi yerinde buldum . (Hizmetçiye ) Neye öyle senin de yüzün sarar mış?
Hizmetçi – Şey efendim , akşam ondan sonra ar tik uyuyamadımda ! Pekkan
Hizmetçi
Hastamısın ?
Hayır
efendim .
Pekkan - Mutlak hatırına gene köyün gelmiştir.
(Sunaya) Bu Orta Anadolu köylüsünün sila hasreti acıdır Suna, Sultanlık devirlerinde
bütün
ömürleri
askerlikle geçerdi. Şimdide onların belini kuraklık büküyor . Güherçileli istep toprağı 44
güneşle sözleşmiş
gibidir. Biri alttan , biri üstten biçare köylünün mah
sullerini yakar, kavururlar . (Tekrar hizmetçiye) Ka savet çekme Mehmet, yakında yüzünüz gülecektir. Yarın sizin topraklarınızı kuraklıktan , sizi de sila hasretinden kurtaracağım . (Bu sırada dışarıda yol dan otomobil sesleri işidilir) İşte geliyorlar. (Kalkar lar ve pencereden yola bakarlar) Suna - Oh , bir türlü heyecanımı tutamıyorum .
Yoo,
Pekkan
böyle heyecanlanırsan odaya
girmene müsaade etmem.
Hayır, hayır heyecanımı toplıyacağım . Kalabalığı gördüm de ondan olacak . Onlar da kim ! Suna
Şu arkadaki otomobilden inenler .. Pekkan == Gazeteciler olacak .. Fakat Sanat yine meydanda yok Gelenlerin arasında görmedin değilmi ? Hayır !
Suna Pekkan
Gel de merdivenden karşılayalım .
(Birlikte çıkarlar. Sahne bir müddet boş kalır . Dışarıdan ayak sesleri ve ko
nuşmaların yaklaştığı duyulur. Sahne ye Suna, Pekkan , dört profesör, dört gazeteci girerler.) (Heyete) İşte tecrübeyi bu odadan ta
Pekkan
kip edeceğiz . Tecrübe için içeride hususi bir
bölme
yaptırılmıştır, ve tecrübeleri takip etmek üzere buraya bir de pencere açılmıştır. (Tecrübe odasına bakan pen cereyi gösterir . Heyet peneereden içeriye bakar) Bir gazeteci İçeride bir Goril var ! Pekkan Evet, bu bölmeye evvelâ zehirli gaz dolduracağız, ve Gorili zehirliyeceğiz . Sonra da içeriye kırmızı ay gazini sevk edeceğiz ve Bayan Suna içe -
riye girerek maskesini çıkaracak . Bir Profesör (Sunaya) Sizmi efendim? Tebrik ederim . 45
1
Bir gazeteci – Gazetemiz için bir poz çekmeme müsaade buyururmusunuz ? (Fotoğrafı çeker) Bir başka
Gazeteci – (Pekkana )
Tecrübelerden
evvel biraz izahat lütfedermisiniz profesör ?
Pekkan - Buna pek lüzum yok, safahati siz takip edebileceksiniz . Ayni zamanda da izahat vere ceğim .
(Profesörlere
dönerek ve
divardaki saatleri
göstererek) Bu bölmeye zehirli gazi sevk edecek olan düğme, ve gazin bölmeye tamamen dolduğunu gös terecek saat . Bu da bir numaralı Kırmızı ay gazini
bölmeye sevk edecek olan düğme , ve gazın bölmeye dolduğunu bildirecek olan saat . Bir gazeteci Bir kaç gün önce
tecrübe o
dasına bizzat gireceğinizi söylemiştiniz . . Demek şim di Bayan Suna girecek ? Pekkan Evet kendisi öyle
arzu etti , ben de
kabul ettim .
Diğer bir Gazeteci - Bu şerefe
bir türk kadı
nının da dahil olmasını bütün dünya öğecektir. Başka
bir Gazeteci – Bir dehanın
keşfini
bir
sanatkârın eli açacak .
Üçüncü bir Gazeteci
Ve
bunlar birer nişanlı
dırlar .
( Alkışlar, gazeteciler not alır, Bir poz fotograf daha çekilir .) Suna - Bundan dolayı çok bahtiyarım .
Şimdi gelelim tecrübemize. Efendim , (gazeteciler not alır) meydana getirdiğim gazler, zehir li gazlerin gaz ve mayi olduklarına göre her iki şe Pekkan
kilde de kullanılabilecektir, beyaz, kırmızı, mavi ve
yeşil salib gazlerile, gaz halinde, sarı salib gazilede mayi halinde imtizaç ederek derhal tahallülü meyda na getirir ve bu suretle gazlerin bünyesindeki zehiri zararsız
46
bir hale koyarlar. fik tercübeyi bugünkü
harblerde en fazla kullanılan ve zehirli gazların en tehlikelilerinden biri olan yeşil salib gazile yapaca . ğız. Malûmdurki bu gaz boğucudur ve havadan iki bu çuk defa daha ağır olduğu için muharebe ve imha maksadına en elverişli olarak kabul edilmiştir. Bir Gazeteci – Tehlikesi yüzde kaçtır profesör? Pekkan Bugün için yüzde yüz olarak kabul
edilmiştir . Bu gaz ilk keşfinde yüzde altmış tehlikeliydi . 60 miligram mikâbina bile tahammül edilemez . Bundan
sonra sarı salib gazini mayi olarak tecrübe edeceğiz, ve sırasile kırmızı salip göz yaşı getiren ve aksırtan gazlerin tecrübelerini yapacağız. Esasen en sona bi raktığım bu gazlerin tecrübelerini burada dahi bizzat
yapabiliriz . (Gazetecilerden ikisi birbirine bakışırlar) Kırmızı ay gazlerinin terkip ve kimyevî teamüllerine ait izahati
da tecrübelerimizden
sonra lâbratuarda
vereceğim . (Profesörlere ) Nasıl muvafıkmı efendim . ? Profesörler Pekkan
Hay hay, çok muvafık .. Şimdi tecrübelerimize başlıyabiliriz.
(Sunaya) Sanatta hâlâ meydanda yok , acaba hasta lanmasın ? Bilmem .. Her halde gelmesi lâzımdı
Suna
değilmi ! Pekkan - Bir defa
aratalım
bakalım . (Zile ba
sar . Hizmetçi girer, Pekkan hizmetçiye) Git Sanatı evin de bak ve hasta değilse burada kendisini beklediğimi söyle.
Hizmetçi - Peki efendim . (çıkar) -
Pekkan – (Profesörlere) Mamamafih tecrübeleri mize başlıyacağız . Tecrübe bölmesini göstererek) Bu
bölmenin her tarafı kapanabilir ve icabında ha vasını değiştirmek için tertibat yapılmıştır. İçine, ar kadan dönme bir kapı vasıtasile girilmektedir. Tecrü
beye başlıyorum . ( Zehirli gaza ait olan düğmeye 47
dokunarak ) Fosken gazini açıyorum . (açar) ( Sahnedekilerin hepsi tecrübe pencere sinin önüne toplanırlar, mermer tabla üzerindeki saatlerden birinin ibresi ya
vaş yavaş sıfıra doğru inmeğe başlar. Sahnede heyecan bellidir .) Pekkan
bakmasan
Sen
eyi
edersin
Suna,
sonra belki âsabın bozulur . Suna
Peki ..
( Sahnede nefesler kesilir, herkes pencereden içe riye bakar, bir müddet sonra )
Bir Gazeteci -- ( Heyecanla) Hayvan sendeledi ! İşte zehiri aldı . Diğer bir Gazeteci – Yere yuvarlandı ! Pekkan
( İçeriden boğuk bir ses gelir . Suna heyecanından ellerile yüzünü kapar ; bunun , kimse farkına varma
mıştır . ) Gaz bütün şiddetile tesirini gösterdi . Ne feci şey .. Bir gazeteci Pekkan
Diğer bir gazeteci (Pekkana ) Üstad ,hizmetinizin büyüklüğü karşısında bizzat bulunuyoruz. Sizi şimdi den kutlularım .
Bir Profesör – Fen tarihi adınıza şerefli sahi -
feler ayıracaktır .
Bir Gazeteci - Yalnız fen tarihi değil, insanlık tarihi de ..
( Heyecanla alkışlarlar) Bir başka Cazeteci
Üstad, bu heyecanlı daki
kayı tesbit etmeme müsaade buyurmanızı rica ederim . ( Fotoğraf çeker . ) Pekkan (Gazetecilere) Yalınız , sizden bir ricam var, tecrübe safahatını ve ihtisaslarınızı gazetelerinize sade olarak geçiriniz . Bir Gazeteci
48
C
Adınızdan
bahsetmemek müm
kün mü üstad?? Bir saat sonra sizi
onbinlerce insan
omuzlarında taşıyarak Halkevine götürecek . Oh ne heyecan .. ( Göğsünü bastırır) Suna n Suna ,yoksa sakin olamıyacakmısın ? Pekka Suna Pekkan -
Olacağım .
( Daha yüksek bir sesle) Haydi Suna!
giy bakalım maskeni..
(çok heyecanlıdır, fakat heyecanını gizle meğe çalışarak ayağa kalkar, Pekkana doğru yürür, önünde durur ve âdeta mırıldanır) Pekkan, şayet bir Suna
daha çıkmazsam ! Pekkan (Derhal
sözü keserek) Sus ! . İçinde öyle
bir şüphe varsa maskeyi bana ver. Suna
(Birden ciddileşerek) Hayır; ben gidece
ğim !
(Profesörler ve gazeteciler Şunayı alkış larlar. Yine fotoğraflar çekilir, hepsi kızın elini sıkar, bu tebrikler çok hara retlidir . Nihayet kız maskesini takar ve
tecrübe bölmesinin penceresine yakın olan kapıdan çıkar . Sahnedekilerin hep si yine pencereye toplanırlar, bu defa heyecan daha fazladır. Pekkan çok so
uk kanlıdır, hâdiseyi sükûnetle takib etmektedir .)
(Pencereden bakarak) İşte odaya
Bir gazeteci girdi !
Bir erkek kadar metin .
Bir diğeri Pekkan
(Kendi kendine) Aferin Suna .!
(Bir nefesleri işidilir)
aralık.
Sahnedekilerin heyecanlı
Öyle ne yapıyor ! Pekkan - Zehirli gazlerin son kurbanını takdis
Bir Gazeteci
ediyor ..
(Kısa bir müddet daha.) F: 4
49
(Pencereden bakarak ) Şimdi işaretimizi bekliyor . (Memnuniyetle ) Arkadaşlar, şimdi Kırmızı Pekkan
ay gazini açıyorum . ( Açar , herkesin gözü ibreye takı
lir, ibre yavaş yavaş sıfıra doğru iner.) >
Yine Pekkan - Tamam ..
fki gazeteci birden
-
Şimdi
maskeyi çıkaracak
öylemi
Pekkan-Heyecena kapılmayın arkadaşlar, hâdiseyi sükunetle takip edelim ... İşareti veriyorum ! (Sah nede yine heyecan , gözler Pekkanın eline takılmıştır. Pekkan aynı souk kanlılıkla işareti verir . Sahnede derin bir sükûnet ve heyecan . Bir gazeteci Çıkardı ! Bir diğeri Gülüyor .. Bir başkası Göğüsünü şişiriyor! (Alkışlarlar) Pekkan (Pencereden bakarak , heyecanla) O ne, Suna !
Bir gazeteci
(Heyecandan boğularak) Sendeli.
yor!.
Bir diğeri
Ağzını kapadı ..
( Bir an içinde sahne karışmıştır, Pekkan deli gibi koşarak tecrübe bölmesine gi den kapıdan dışarı firlamıştır. ) Bir başka gazeteci - Boğluyor, boğuluyor .. Bir diğeri Eyvah ! Yere düştü ! Ve bir başkası Bir Profesör
(Öteki arkadaşlarına) Bizde yardı
ma gidelim .
(Profesörler aynı kapıdan çıkarlar.) Üstad bölmeye girdi.! (Gazetecilerde şaşkın şaşkın sağa sola
Bir gazeteci
baş vururlar, ve aynı kapıdan çıkarlar.
Sahne bir aralık boş kalır, dışarıdan he >
yecanlı konuşmalar,
ayak sesleri işidi
50
lir . Sonra gazeteciler sahneye girerler . Konuşmazlar, hepsinde büyük bir tees sür görülmektedir. Bir müddet daha ge . çer, sonra ağır ağır kapı açılır ve iki
profesörün yardımiyle gelen Pekkan yor gun ve hasta bir halde görülür . Bir kaç adım atar, bir an başı dönmüş gibi alnını uğuşturur, sonra ansızın gözleri
parlar etrafındakilere seri bir göz gez dirir ve acı acı güler. Sahnedekiler he
yecan ve korkuyle bu hareketi takip ederler . Bu sırada Sanat girer, Sanatın heyecandan gözleri fırlamış , rengi sap sarı olmuştur . Pekkanın, ayaklarına sa rılır. )
Sanat - Profesör , profesör Ne oldu ! Pekkan (Ağır ve âdeta kendi kendine) Nemi oldu, nemi oldu ?. Ben de bilmiyorum ... (Birden ga
zetecilere dönerek) Çeksenize .. Fotoğrafımı çeksenize benim ! .. ( Ve omuzları düşer zayıf bir sesle) Böyle ..
Bu vaziyette ... (Sahnedekilerde korku ve hareketsizlik vardır , Sanat bıçkıra hıçkıra ağlamaktadır . Pekkan ânî bir nöbetle yine haykırır) Pekkan Ne duruyorsunuz, alkışlasanıza ! Ha... Alkışlasanıza! Beni tebrik etsenize! Ne duruyosunuz ? Sanat - Ah, Profesör, Profesör. (Ağlar. Diğer profesörler Pekkanı teskine vğraşırlar.) Pekkan (Gene kendi kendine) Ne oldu, ben de Beni aldattı .. Beni aldattı! . En çok bilmiyorum . güvendiğim, en çok inandığım , fen . kimya beni aldattı ! Ah . .. (yeni bir nöbet daha) Çeksenize fotoğra fimi! Ne duruyorsunuz ? -
.
-
>
Bir profesör - Muhterem Pekkan , rica ederim
sakin olunuz . . sizin için henüz ümit sönmüş değildir, 51
sizin azminiz bu tehlikeyi yarın gene yenecek .. (Pek kanı bir koltuğa oturtmak ister, o oturmaz) Pekkan ( Yine kendi kendine söyler gibi) Yene cek , yenecek amma ... Bugün beni aldattı ! Sanat – Ah profesör, aldatmadı profesör, aldat madı ( ağlar ) Pekkan - (Bir şey işitmiyor gibidir) Neye ağlıyor
sun , ha , neye ağlıyorsun .. Bak ben ağlıyormuyum .. Bir azdan gene lâbratuara gireceğiz ! Sanat Ah , ah .. (ağlar) Pekkan (Sözüne devamla) Tecrübe yarın gene yapılacak ! Sanat Pekkan
Oh , Profesör, profesör .. (ağlar)
Sanat
Beni afet , beni afet! (ağlamaktan anla
Ne oluyorsun genç, itidalin nerede?
tamaz)
(Ansızın gözleri büyür, şiddetle) Afmı !?
Pekkan
(Ağlar) Ah , ah ...
Sanat Pekkan
(Sanatı omuzlarından sarsarak) Bir şey mi yaptın Ha! Bir şeymi yaptın ? Sanat (Ağlar, cevap veremez ) (Onu gene omuzlarından sarsarak) Ne yaptın söyle, ne yaptın ! . Yoksa ! .. (Ağlar) Sanaat Pekkan
Senmi beni aldattın ! .
Pekkan Sanat
(Ağlar) ah, ah .
Pekkan - Senmi beni aldattın ! .. Sen ! .. -
Sanat
Hayır, oh, beni affet ! (ağlar söyleyemez) 2
Pekkan - Af mı ? . Demek beni sen aldattın .. Sen .
aldattın beni demek ! .
Sanat
(Hıçkıra hıçkıra ağlar)
Pekkan – (Kendikendine) Anladım! (sonra birden gazetecilere)) Yazsanıza . . Ne duruyorsunuz, yazsanıza insanlık okusun . Çeksenize fotoğrafımı insanlık görsün. .
52
Zehirli gazler fabrikaları eserimi satın aldı ! (ve gözleri büyür, bakışları gayet parlaktır, şiddetle) İnsanlık >
ihtirası, insanlığı satın aldı ! (Büyük bir gayretle kendini toplamağa Sanat
çalışarak) Ben satmadım profesör !. Satmadım .. Beni affet .. Pekkan
Seni affetmekmi ? .
(Ağlıyarak anlatır) Oh, onu çok seviyor dum .. Seviyordum onu .. Bir ân bütün şuurum kal Sanat
bime mağlûb oldu . ..
Pekkan – (Kendi kendine) Acaba rüyami görüyo rum . Bu kadar mantıksızlık ancak bir rüyada olur ..
( şiddetle Sanata) Ayaklarımın altında ne sürünüyor sun öyle? Yaptığın cürmü cehennemin en büyük azab ları bile temizleyemez ! Sanat – Ah profesör, bana bu kadar alçaklığı -
reva görmeyiniz. . Bırakınız anlatayım Pekkan - Daha da ne anlatacaksın , kahpeliğini mi ! Sanat- (Ağlar) Kahpelik ! . Ah bu ad ... Ben cezami çekiyorum profesör .. Ah, yalvarırım beni bir parça dinleyiniz .. Oh , evet bir kahpeyim , fakat satmadım .
kendimi ... Ah, nasıl oldu da beni aldattı.. Beni kal
bimden , en zayıf noktamdan yakaladı ve bütün şuu rumu oradan çekerek elimden aldi (ağlar) şuursuz bir adam gibi gece yarısı buraya geldiğimi biliyorum. O
da yanımda idi . (Ayar ve tecrübe saatleri göstererek) Buradaki tüpü değiştirdim , o da gözile gördü . Sonra,
kimseye görünmeden buradan uzaklaştık. . Ah, (ağlar) 0, yanımda bir manyatizör gibiydi . . Ne diyorsa yapi yordum. Gizli bir odaya çekildik . . O , çantasından bazı kağıdlar çıkararak benden onlarda yazılı olan malûmatın noksan kısımlarının tamamlanmasını istedi.
. Oh, (ağlar) Bu kâğıdlar sizin gaz hakkındaki notları nizin bir kısmı idi .. 53
Pekkan - Notlarım mi, notlarım ha.. Kaybolan not larım ! . Onları da senmi çaldın !
Hayır profesör. (ağlar) Bilmiyorum na sıl çaldı . . bana , bu notları tamamla diye israr ediyor Sanat
du , (ağlar) oh profesör işte . . Pekkan
(Gazetecilere) öyle durmayın , yazın. .
Bu sözlere, gazetelerinizle insanlığa yazmanız
için
tahammül ediyorum ! Sanat
(Kendikendine) Ne ağır yarabbi ! (ağlar.
Sahnede , gazeteciler, profesörler şaşkınlık, heyecan ve nefret içindedirler.) Pekkan (Sanata cevap olarak ) Bu, cezanın en hafifidir !
(Adetâ isyan ederek) Hayır, profesör, ha yir. . Buraya kadar yaptıklarımın bir kahpelik oldu ğunu biliyorum . . Fakat ondan sonra .. (bir hıçkırık) Sanat
.
Birdenbire o korkunç rüyadan uyandım . Kendimi düş
tüğüm uçurumdan kurtarmak için çırpındım , ve bir denbire hatırıma ilk gelen fikre kapıldım : ona , peki yazarım dedim ,gene bir hıçkırık) Maksadım fırsat ka
zanmaktı. Onun başka arkadaşları olması ihtimalini de düşündüm , onun için tecrübenin sonuna kadar onu oyalamağı yerinde buldum . (Sahnedekilerin merak ve
heyecanı değişmektedir . ) Onun yanından ayrılır ayrıl maz bir deli gibi koşa koşa tekrar buraya geldim . . Pekkan ( Gene Sanatı omuzlarından sarsarak) Sonra
sonra ne yaptın ?
Sanat – ( Hıçkırarak ) Çıkardığım tübü tekrar yerine koydum .
( Bu sırada evvelce sahneden çıkmış olan ve Sunanın tedavisile meşgul bu
lunan iki profesör girerler . ) Bir gazeteci oldu kurtuldumu ? 54
( Profesörlere doğru atılarak ) Ne
Bir profesör
( Pekkana ) Muhterem Pekkan ,
tecrübeniz muvaffıkiyetle bitmiştir , sizi tebrik ede rim. Bayan Suna zehir almamıştır , geçirdiğinin bir defeyans nöbetinden ibaret olduğu anlaşılmıştır . (Bütün profesörler ve gazeteciler sıra ile Pekkanı tebrik
ederler. Bu sırada San
atta yerinden doğrulmuştur. ' Pekkanla gözgöze gelince başını önüne eğmiştir. Ve güzel kadının evvelce Pekkanın çan tasından çaldığı notları buruşuk bir hal de cebinden çıkararak Pekkana uzatır.)
( Zayıf bir sesle ) Bir ân için gençliğin
Sanat
ihtirasına kapılmıştım . . Beni affet profesör . ( hıçki rir ) İşte notlarınız da . . ( notları verir ) .
.
(Pekkan Sanata
doğru ,
yürür
elini
onun omuzuna koyar, öteki elile de çene sinden tutarak Sanatın başını kaldırır. Gözlerinin içine bakar.)
Pekkan - Sen milliyetine ve insanlığa karşı af olunmaz bir cürmün iğfaline kapıldın .. (Ve geçen sinir nöbetinden sonra ağsâbına gelen belli bir yor gunlukla devam eder) Biliyorum; para , ve kadın . Bu iki ihtiras dünyada her şeyi satın alır ! Hattâ bir birini bilel . Sen de şuurunu kaplayan bir ihtirasa sa hip olabilmek için az kalsın milliyetini ve insanlığını .
satacaktın . . Yüz .
bu kadar sene evvel Sever mua
hedesini imzalayan dedenin kanından kopup gelen bir damla az kalsın seni de zehirleyecekti .. (Sanatın gözlerinden yaşlar dökülmek tedir. Bu sözlerin ağırlığına tahammül
edemiyerek Pekkanın ellerine sarılır .) Sanat
Oh , Profesör, beni
affet
Ben ...
(hıçkırır) Pekkan
(Onun omuzunu okşıyarak ) Seni affet 55
tim (Pekkanın da gözleri nemlenmiştir , kendini metin göstermeği istemesine rağmen sesinin titrediği his olu nur.) Artık senden kendim kadar eminim : ftiraflar ve nedamet gözyaşları mukaddes bir su gibidirler, onlar vicdan ve faziletin çeşmelerinden akarak bütün kötülükleri temizlerler ..
ruhlardaki
1
Evet , ben seni affettim . Fakat insanlık ve bilhas sa damarında bulunan Türklük kani seni af edemez
ler . . Sen kendini , bundan sonra onlara yapacağın
büyük ve faziletli işlerle af ettirebilirsin .. (Sanat ağlar) Dünyada gerek bilerek , gerekse bil miyerek büyük kabahatlar işleyen insanların bir ço ğü yaptıkları günahların kefaretini ödemek için ma nastırlara kapanırlar, bütün ömürlerince orada Allaha karşı nedamet gözyaşları dökerler Şimdi, benden sana son hocalık şudur: Bundan böyle bir gün gene iradeni kalbinin ve ihtiraslarının
eline verecek kadar zayıf olacaksan , şu kapıdan çık; (yola çıkan kapıyı gösterir) sevdiğin ukadın oradadır, uğruna yalnız ilim aldığın adamı değil , büyük milleti >
nin şerefini ve insanlığını feda edecek olduğun kadin ! (Burada Pekkanın , Sanatın güzel kadını sevmiş bulunduğuna zahib olduğu anla
şılmıştır . İtiraf edilemeyen bu cürüm Sanatı kuvvetle ezmektedir, fakat artık
bunu da itirafa kudreti kalmamıştr, ) (Devamla ) Fakat . sen de işlediğin gü Pekkan nahin kefaretini ödemek istersen şu kapidan içeri girl ( lâbratuarı gösterir) Milliyetin ve insanlık seni ancak oradaki çalışmanla af edecektir . (Sanatın gözleri yaşla doludur, minnet
ve hararetle Pekkanın gözlerinin içine ve sonra da lâbratuara bakar, içi itiraf edemediği öteki cürmünün acısile yan 56
hey ner
ztin lu ve
lar aki as
ez žin
il Co a
na
maktadır. Artık bu çatının
altında ve
bu büyük adamın önünde yaşamağa lâyık olmadığını vicdanı kendisine hay kırırken , sokak kapısından çıkarak ken. disine bir alçak dedirtmeğe de gururu müsaade etmemektedir. Bu ağırlık altın da olan
Sanat Pekkanın ellerine
Sari
larak öper ve onları göz yaşlarile isla tır sonra ağır ağırlâbratuara girer. Bu sırada perde kapanmağa başlamıştır .) Pekkan – (Bütün bunları büyük bir teessür ve heyecan içinde dinleyen profesör ve gazetecilere dö nerek) Şimdi , tercübelerimize devam edeceğiz..
an
in
PER DE
k:
r,
19/Birinci Teşrin/1936 : Izmit
ti
!
l
l
n
k
i i
t
57