134 36 1MB
Turkish Pages [96] Year 1941
HALKEVLER
TEMSIL TATINLAN
ONUNCU YILDÖNÜMÜ TEMSİLLER
-22
Değişen Adam 12 Piyes 3 Perde
Y A ZAN
VEDAT NEDIM TÖR
0 A1
:
DUPNIA 13 : 基
包
C. H. P. HALK EVLERİ YAYINI
No : 26
ONUNCU YILDÖNÜMÜ TEMSİLLERİ
Değişen Adam ( Bir Halkevi Piyesi )
- Piyes 3 Perde -
Yazan VEDAT NEDIM TÖR
!
ULUSAL MATBAA - ANKARA 194 1
XC8
منهم
نے / 2 22ای
Değişen Adam
02170
ŞAHISLAR : Sedat
Leyla Naci
Kâmi
Oktay Atilla Demir
Engin
BİRİNCİ PERDE
*
Sahne
I
( Sedat, odasında yalnız, şezlongun üzerine yatmış. Düşünür. Kapı vurulur ):
SEDAT
Gir...
LEYLÂ ( Girer ,
Neo , Sedat, rahatsız mısın ? .. SEDAT ( Kalkar )
Evet ..
LEYLA
Geçmiş olsun , nen var ? .. SEDAT
Âşıkım .. LEYLÂ ( Gülerek )
Aşk , insanı canlandırır . Halbuki sen , bu genç yaşında
bir tarafına inme inmiş gibi yatalağın biri olmuşsun. Senin kisi aşk değil, kuruntu .. 7
SEDAT
Dediğin , anlaşılan aşklar için doğrudur. LEYLA ( Alaycı )
Vah zavallı vah, demek senin aşkın anlaşılmıyan cins ten ! ..
SEDAT ( Sinirli )
Alay etme Leylâ .. LEYLÂ
Hiç alay etmiyorum Sedat.. ( Sükit)
SEDAT
Beni anlıyacağın yerde .. LEYLÀ
Sedat, ben seni hakikaten anlamıyorum . SEDAT
Peki ama niçin ? LEYLA
Bunun münakaşasını kaç defa yaptık değil mi SEDAT
Evet ama , beni olduğum gibi kabul edemez misin ?
LEYLÂ
Hayır Sedat, kabul edemem . Senin aşk dediğin , basit bir dişi iştahı. Bende yalnız Kadını görüyorsun . Her iştah gibi bu da bir gün doyar. Sonra ?. SEDAT
Leylâ seni.. LEYLA ( Keserek :
Bırak, yine başlama boş lâflara .. SEDAT
Sevgi, demek senin indinde boş lâf, Leylâ .. LEYLA
Çünkü senin sevgin boş, Sedat, boş, kafan gibi, ruhun gibi boş. Ben , bir hayvan - aşkın mevzuu olmağa rıza göste recek kadar düşmedim daha.. SEDAT
Leylâ , beni tahkir etme ama.. LEYLA
Ya ben de aynı şeyi sana söylersem ? SEDAT
Anlamadım Leylâ.. 9
LEYLÂ Biraz kafanı yorarsan. anlarsın ! SEDAT
Benim sevgim senin için bir hakaret mi, bunu mu de mek istiyorsun ? LEYLÀ
Ya... Gördün mü bak, ne iyi anladın .. SEDAT
Leyla..
LEYLÂ
Leyâl, Leylâ ... Sedat, Sedat, bana anlatabilir misin seni niçin sevmemi istiyorsun ? Sadece güzel, yakışıkh bir erkek
olduğun için mi ? Bu, bana kâfi değil. Güzellik , gençlik bun lar, hep geçici şeyler.. Kalıcı olarak nen var ? Onu bana söy lesene ?.. SEDAT
Sevgim .. LEYLA
Bırak şu züppeliği Sedat. Ben, öyle bir insana kalbimi verebilirim ki, bir an içinde bütün güzelliğini, gençliğini kay betse bile, onda yine sevilebilecek , beni kendisine hâlâ bağk yabilecek bir şey bulunsun ..
Zamanla kaybolmıyacak , bilâkis daba büyüyecek, daha kıymetlenecek , daha çekici olacak bir şey , bir kuvvet ., 10
Böyle bir sevgi, yaşar ; hem artarak yaşar, Var mı böyle bir şey sende ? SEDAT
Küçük hanım amma da güç beğenir soyundanmış ha.. LEYLA
Erkek olmasından başka bir meziyeti
olmıyan birine,
velev bu, eniştemin kardeşi Sedat Beyefendi hazretleri de olsalar, geçici bir haz için kendimi emin olabilirsiniz küçük bey ..
bağlıyamam . Bundan
SEDAT
Ne tuhaf bir kızsın Leylâ .. Hiç romantik tarafın yok .. LEYLA
Evet, çok şükür, senin anladığın manâda romantik de ğilim .. SEDAT
Bu da ne demek ? LEYLA
Bu da şu demek :: Şâirane hayvanlıktan hoşlanmıyorum . SEDAT
Şairane hayvanlık mı ? LEYLÂ Evet ..
SEDAT O
da nesi ?
LEYLA
Senin aşkın ! Romantik aşkın.. SEDAT
( Aci güler )
LEYLA Yalnız şurası var ki Sedat, hayvanlık , şairane de olsa , hayvanlıktır. SEDAT
Peki, biraz da hayvan olmıyan insanı bulabilecek mi sin ?
LEYLA
Bilmem , belki.. SEDAT
Öyleyse, çok ararsın .. LEYLÂ Olabilir .. Fakat
ariyan
bulur..
SEDAT
Tarihin açık olsun öyleyse.. 12
LEYLÀ
Teşekkür ederim . ( Sükút )
SEDAT
Leylâ , vallahi bazen senin kadın olduğundan bile şüphe edeceğim geliyor. LEYLÂ ( Gülerek )
A... neden ? Ben kendimi o kadar kadın hissediyorum ki...
SEDAT
His tarafın hiç işlemiyor da ondan.. LEYLA
Nereden anladın bunu ?.. Derhal kollarının arasma ken dimi atmadığım için mi ? SEDAT
Bırak alayı.. LEYLA
?
Alay, aklımdan bile geçiyor.. Yalnız anlamak istiyo rum , neden şüphe ediyorsun beniin kadınlığımdan ?. SEDAT
Boyuna ve yalnız kafan işliyor.. 13
LEYLA
Kadının da bir kafası var, elbet işliyecek .. Allah kadın
lara kafayı süs olsun diye mi verdi zannediyorsun ? Alışmış siniz , kafalarını vücutlarının üstünde süs gibi taşıyan dişilere, böyle kafasını biraz kullanmasını bilen bir kadına rast geldi niz mi, derhal afallaşıyorsunuz. SEDAT
Peki ama Leylâ .. Kapı çalınır
LEYLÂ
Kapi... Muhakkak mahut arkadaşlarından biri gelmiş. tir. , Ben gideyim . SEDAT
Evet, Kâmi gelecekti.
LEYLA Allahaismarladık öyleyse .. SEDAT
Yengem evde mi ? LEYLA
Hayır, demin eniştemle çıktı.. SEDAT
Oyleyse nereye gidiyorsun ? Kal burada, Kâmiyi tanır sm , yabancı değil, 14
LEYLÂ Alaycı )
A... Tanımaz mıyım ? Fakat, bir kitap okumağı tercih ederim .. SEDAT
(Kızgın )
Öyleyse, güle , güle kitabını oku .. LEYLÅ
Tabû sen de bermutat kumar oynıyacaksın .. SEDAT Evet ..
LEYLÅ
Öyleyse sen de güle güle kumarını oyna.. (Gider )
SEDAT ( Sedat, kızgin , odada dolaşır. Kapı vuruudr )
Gir ..
Sahne II
KAMI Merbaba Sedat..
1.5
SEDAT
O, merhaba, safa geldiniz çocuklar.. KÂMİ ( Manidar )
Rahatsız ettik galiba.. SEDAT Yo.. Ne münasebet ?.
NACİ Canım bize de mi dan dan ?.
KÂMİ
Odandan çıkanı gördük.. SEDAT
Amma fesat şeylersiniz ha.. Yengemin kardeşi Leylâ ca nim
..
KÂMİ
Evet, malûm , malûm. NACİ
Nikâh düşer ya, sen ona bak .. SEDAT
Canım , bir evde oturuyoruz, birbirimizden kaçacak de ğiliz ya.. 16
KÂMİ
Tabiî tabiî.. Ne münasebet !.. Ama doğrusu pek hoş bir kız , Allah bağışlasın .. SEDAT
Onu, sen bir de bana sor.. .
NACİ
Vay beyim , beğenemiyor musun SEDAT
Aman tasavvur edemezsiniz, ne ukalâdı 0.. KÂMİ
Evet, darılma ama biraz burnu havada gibi.. NACİ
Pek kibirliye benziyor doğrusu .. SEDAT
Muallim mektebinden daha bu sene çıktı. Şimdiden her kese akıl hocalığı taslıyor. (Gülerler)
KÂMİ
Aman çocuklar, hiç gülecek halim yok .. Kafam zonklu yor. Amma içmişim dün akşam ha ?.. SEDAT
Bende de fena halde bir sersemlik var bugün .. 17
NACH
Çivi Çiviyi söker .. SEDAT
Yani ne demek istiyorsun ?
NACİ
Birer kadeh yuvarlasak demek istiyorum . (Gülüşürler)
SEDAT
Naci, amma da bekri oldun ha ?.. NACİ
Sersemlikten şikâyet eden sensin birader.. Bir kadeh iç de bak , sersemlik filân kalır mı ? SEDAT
Kâmi, sen ne dersin bu fikre, ha ?.. KÂMİ
Bir tecrübe, bin sözden yektir derim .. (Gülüşürler )
SEDAT
Hay kâfir, demek sen de ? Öyleyse bir tecrübe edelim . (Gülüşürlürler ; Sedat dolaptan kadehleri, şişeyi, fındık, fıstık çıkarır ) 18
NACI Bu Sedadın odasında da herşey alesta, hazır .. KÅMI E olunca böyle olmalı.. SEDAT
Haydi bakalım .. Dostlar şerefe ..
NACI, KÂMİ Eyvallah .. Hu.. ( içerler) NACI
Şu findığı gördüm de akhma ne geldi biliyor musunuz ? SEDAT, KÂMİ Ne ? ..
NACİ
Dün geceki kız .. (Gülüşürler) SEDAT
Hay kâfir hay.. Hakikaten olur fındıkçı şey değil.. KÂMİ
Hele dans ederken, yılan gibi kâfir .. 19
SEDAT
Ne, yılan mı dedin ?.. E olur şey değil.. Ben de ayni se yi düşündüm de bir şür yazdım . NACI Ulan , ne çabuk ta uydurursum .. KAMI
Oku bakalım da dinleyelim .. SEDAT
Hayırdır inşallah diyin çocuklar..
KAMI, NACI Hayırdır inşallah .. SEDAT
Yok canım , şiir böyle başlıyor.. (Gülüşürler )
NACÍ
Biz ne bilelim ayol ? .. KAMI
Söylesene şiirin böyle başladığını.. Hay Allah müsta . hakkını versin ..
(Gülüşürler ) 20
SEDAT
Hayırdır inşallah diyin çocuklar .. Dün gece
Rüyamda Vücuduma
Sarmaşıklar dolandı.. Aksi şeytan , Nolurdu Vücuduma
Yapışan Sarılan
Dolanan Yılan
Sen olaydın ?
NACI Harikulâde..
KAMI
Enfes monger .. Bayıldım .. Aman Sedat, bir daha oku funt..
NACI Sahi Sedat, bir daha dinleyelim .. ( Sedat şiirini bir daha okur.)
NACE
Anlaşıldı, bunu o kıza okumak için bu gece yine barlığız demek ..
21
KAMI
Öyle icap ediyor 'artık .. (Gülüşürler )
NACÍ
E, bu nefis şiirin üstüne bir tek daha çekilir doğrusu .. (Kadehere kor)
KAMI
Çocuklar, öyle ise, fmdıkçı yılanın şerefine.. (Gülüşürler ve içerler) (Kapı çalınır) SEDAT
Aman, kadehleri saklayalım , belki ağabeğimdir gelen .. NACI
Çabuk, çabuk .. (Kadehleri, şişeyi dolaba korlar) SEDAT
Hah şöyle.. Durun ben bir bakayım , gelen kim ?.. (Çikar)
22
Sahne III
NACİ
İkinci kadeh fazla kaçtı be ?.. KÂMİ Neo , fena mı oldun ?. NACI
Iki tane arka arkaya, hem susuz .. KÂMİ
İkinciyi teklif eden sensin .. NACİ
Ne yapayım, şiire abyıldım .. KAMI
Amma da dayanıksız şeymişsin ha .. Gel bir tavla oyna yalım , açılırsın .. NACİ
Bir dördüncü olsa , bir poker çevirmeği tercih ederim. KÂMİ Ben de ama, ne yapalım ki, üç kişiyiz .. 28
Sahne IV NACÍ
Hah, Oktay, bravo, tam zamanında geldin .. OKTAY
Neo, hayrola ?.. NACİ
Bir poker çevirmek istiyoruz da dördüncümüz eksikti.. Otur gel..
KAMI
Sedat, kâğıtlar nerede ? OKTAY
Beni mazur görün gideceğim.. $
NACİ
Neye geldin öyleyse ?.. SEDAT
Leylânın kitabını getirmiş .. KÂMİ (Manidar öksürür !
Ohö, öhö.. 24
OKTAY ( Tehditli )
Neo ? .. Boğazına kılçık mı kaçtı ?.. ( Ötekiler gülüşürler) OKTAY
Ben , gülünecek bir şey söylemedim . SEDAT (Meydan okuyucu )
Ama, biz seni gülünç buluyoruz.. (Naci ve Kâmi yine gülerler ) OKTAY
Herhalde benim sizi bulduğum kadar değildir. Allaha ismarladık ..
SEDAT ( Önüne dikilir )
Nereye ? .. OKTAY
Leylâya.. SEDAT
Kitabı bırak bana, ben veririm ona .. ?
OKTAY
Hem kitabı vereceğim , hem bazı şeyler söyliyeceğim ona ..
25
SEDAT
Sen, Leylâyı göremezsin .. OKTAY
Kim demiş onu? SEDAT Ben ...
OKTAY
Sen , kim oluyorsun ? SEDAT
Bu evin erkeği.. OKTAY
Sedat, görüyorum ki, yine içmişsin .. Ağzın leş gibi ko kuyor.. Mesele çıkartmak istiyorsun .. Otur, oturduğun yerde. SEDAT
Sen , benim keyfime karışamazsın .. OKTAY
Sen de benim .. Leylânın hele hiç.. SEDAT
Leylânın namusunu korumağa mecburum ..
OKTAY
Leylâ , benim arkadaşım .. (Naci ve Kámi gülerler) SEDAT
Görüyorsun ya laflarının tesirini ?.. Hepsi gülüyorlar .. OKTAY
Gülebilirler. Çünkü ne onlar, ne sen bir kadınla arkadaş olunabileceğini anlıyamazsınız .. ( Sedat bir tokat atar ve kavga başlar. Naci ve Kâmi
ayırmak için craya girerler. Bu kargaşalık esnasında Leyla gelir.)
Sahne
V
LEYLÅ
Ne oluyoruz, ne var , ayıp değil mi size ?.. OKTAY
Leylâ, Sedadı namusunun bekçisi mi tayin ettin ?. LEYLA
Anlamadım , ne münasebet ?.. 27
OKTAY
( Alaycı)
Sedat bey ne buyrulur ? SEDAT
( Bağırarak )
Defolun buradan , defolun .. LEYLÅ
Sâkin ol Sedat, gideceğiz zaten .. Sen , buyrun, oturun desen de biz , sizin aranızda kalamayız.. (Oktaya ) Sende ka bahat ki, beylerin oynunu bozdun .. SEDAT
( Daha bağırır )
Defolun diyorum size ; defolun .. OKTAY
Utan Sedat, utan ..
PERDE
28
İKİNCİ PERDE
書
Sahne I
Bir Halkevi salonu . Attilâ ve Demir bir masanın
başına oturmuş gazete ve mecmuaları tetkik ederler, bir müddet.
ATİLLA Saat kaç oldu ? DEMİR
Beş buçuğa geliyor ..
ATİLLÂ Nerede kaldı arkadaşlar ?. DEMİR
Daha erken , gelirler.. Bir müddet
ATİLLA
Bu mizah mecmualarını gördükçe öyle sinirleniyorum ki ..
DEMIR 1
Neden , ne oldu ? 31
ATİLLA
Bak, azizim , bak .. Şunlara bir bak .. DEMİR (Bir müddet tetkikten sonra )
Canım , ne çıkar bunlardan ? Pekâlâ güldürücü şeyler .. ATİLLÂ
Siyasî karikatürler çok güzel, onlara karşı bir diyece ğim yok.. Nasreddin hoca an'anesi yaşıyor onlarda.. Fakat ötekiler ? ..
DEMİR
Güler geçersin canım ne olacak ? ATİLLÂ Ne demek güler geçersin ?.. Ben ömrümde bu kadar âdi, bu kadar aşağılık şeyler görmedim.. DEMİR
Fransız karikatür mecmuaları da baştan aşağı bu gibi şeylerle dolu..
ATILLA
Onun için de böyle yıkıldılar ya .. DEMİR
Amma da büyütüyorsun ha.. ATİLLÂ
Bak , Demir, bizde güzel bir tabir vardır ; utanmaz, ar 32
lanmaz insanlara suratı kasap süngeriyle silinmiş derler. Bu karikatürler, insanda utanma, sıkılma duygusunu silen birer kasap süngeri.. Bir insanda utanma kabiliyeti sönerse, onda artık haysiyet, izzeti nefis diye bir şey arama dostum. O, ar
tık , her şeye tahammül eder. Milletler de böyle.. Fransız in sanında utanma hissini mütemadiyen kezzaplıyan bu karika türler ...
DEMİR (Keserek )
Demek ki, sence, Fransayı mağlớp eden kendi karika türistleri.. ( Güler)
ATİLLÂ
Dur sana bir sual soracağım : Türk milletinin kuvveti nereden geliyor ? DEMİR Ordusundan ..
ATİLLÂ Hayır..
DEMİR
Millî birliğinden .. ATİLLÂ Hayır .. 88
DEMİR
Coğrafî vaziyetinden .. ATİLLA Hayır .. DEMİR
E, hep hayır, hayı, hayır ., Öyleyse ben bilmiyprum , sen söyle .. ATİLLA Haysiyetini her şeyin üstünde tutmasını bilmemesinden .
Ordusunun kuvveti
de bundan . Milli birliği
de bundan ..
Coğrafî vaziyetini iyi kullanmasını bilmesi de bundan .. Sokakta pilimpırtı bir köylü görürsün ; seninle bir lort gibi ko
nuşur. Vekarlı bir şahsiyettir. Liyme liyme elbisesinin içinde bile kimsenin erişemiyeceği bir izzeti nefse, dokunulmaz bir
haysiyete maliktir. Başı dimdiktir. Bakışı dosdoğrudur. Sesi toktur. O bir dilenci değil, zengin haysiyetli bir efendidir DEMİR
Bravo, güzel, doğru .. Fakat yine bir türlü bu karika
türlerle söylediklerinin arasındaki münasebeti sezemiyorum .. ATİLLÅ ( Şakacı )
Demir, darılma ama, ben seni biraz daha kavrayışh bi Hirdim ..
84
DEMİR (Gülerek )
Ayıp değil ya , anlamadım . ATİLLÂ
Canım , bu mizah mecmualarında mesela , evli kadın muhakkak müsriftir, züppedir, havaîdir, hafif meşreptir, kürk , mücevher delisidir, modaesiridir .. Kocasını aldatır.. Her koca, çapkındır; metresi vardır .. Evinden şikâyetçi dir. Karısını kafese koyar. Yalan söyler. İçer, kumar oynar, borç eder, borç ödemez.
Her daktilo Bayan süs ve gösteriş düşkünüdür. Herca idir, vazife hissinden mahrumdur, şefinin metresidir. Daha söyliyeyim mi ? .. Meselâ plâja, güneşten , deniz den , açık havadan faydalanmak için değil, âşık avlamak için
gidilir.. Kısacası dostum bir cemiyette ahlâkî kıymet, ahlâkî müessese olarak ne varsa hepsi alay ve eğlence mevzuudur. DEMİR
Doğru .. Fakat bundna ne çıkar ? ATİLLÂ
Ne mi çıkar ? Azizim , bizde « Bir adama kırk gün deli
dersen , deli olur.. » derler. Telkinin kuvvetini ve manâsını bundan daha iyi anlatan bir vecize hatırlıyamıyorum .. Bir millete de hergün sen müsrifsin, sen züppesin , sen havaisin ..
Şen , karını aldatırsın , sen kocanı aldatırsın , dersen , vay o milletin haline..
gir
DEMİR
Canım bunları gören kaç kişi ? ATİLLÂ
Evet bereket versin ki, milletin büyük bir ekseriyeti bunlar görmüyor. Yegâne tesellimiz de bu ..
Fakat birçok şehirli gençlerimizin bu karikatürlerin ve bu karikatürler kadar kötü hikâye ve fikraların , şiddetli tesi ni altında bulunduğu da muhakkak .. DEMİR
Evet ama yalnız bir mesele var : Gençlerin bir çoğu bu karikatürlerin tesiri altında kaldıkları için mi böyle; yoksa
böyle gençler bulunduğu için mi bu cins karikatürler yapılı yor ?
ATİLLÂ
Bunlardan hangisi sebep, hangisi netice olursa olsun , or tada duran cilk hakikat, böyle avare , şaşkın , davasız bir gençlik zümresinin varlığı..
DEMİR
Orası öyle.. ATİLLA
O halde ?.. Vazifemiz de böyle soysuzlaşmış, türedi tip
leri kahramanlaştırmak değil; bilâkis .. :80
Sahne II
ENGIN
Merhaba, çocuklar ..
ATİLLA . DEMİR O , merbaba Engin .. ENGIN
Biraz geciktim . Kusura bakmayın .. ATİLLA
Daha Oktayla Leylâ da gelmediler .. ENGİN
Neydi o , hararetli, hararetli konuştuğunuz ? DEMIR
Atillâ, mizah mecmualarından şikâyetçi .. ENGİN
Yerden göğe kadar hakkı var . ATILLÅ
Yaşa Engin .. 37
ENGİN Buraya gelirken, bizim eski lise arkadaşlarından bazi larına rast geldim . Kahvede oturuyorlardı. Çağırdılar, yan
larına gittim . Baktım tavla oynuyorlar.. Aman yarabbi, ne boş, ne heyecansız , ne manâsız insanlar.. ATILLA
Üstelik bir de kendilerine benzemiyenlerle akıllarınca alay ederler.
ENGİN
Evet, akıllarınca benimle de inceden inceye alay ettiler. DEMİR Peki ama kabahat kimde ?.. ENGİN
Kabahat, menfî propagandaların daha canlı olmasın da..
DEMİR (Müstehzi)
Yani mizah mecmualarında .. ATİLLA Canım ben mizah mecmualarını misal olarak aldım .. ENGİN
Biz, idealci gençlik muhitimiz üzerinde tesir yapamıyo ruz. Kendi içimizde ve kendi aramızda kalıyoruz. 38
DEMİR
Ne yapıyoruz ki, ne gösterelim ?..
Sahne
III
ATILLÂ O , buyrun .. OKTAY
Günaydın çocuklar.. LEYLA Günaydın .. ( Diğerleri!
Günaydın , günaydın .. ENGIN
Gayet enteresan bir münakaşa yapıyorduk . Tam üstü ne geldiniz. OKTAY
Talihimiz varmış. Bari anlatın da biz de dinliyelim . ATİLLÅ
Idealsiz ve davâsız oldukları için can sıkılan gençler den bahsediyorduk .. 89
LEYLÅ
Cidden , çok mühim bir mesele .. ENGİN Bunlardan mesul olan kim ? OKTAY
Ben fikrimi söyliyeyim mi ? SESLER
Söyle, söyle.. Dinliyoruz. OKTAY
Davanın ortaya konmaması.. Dava nedir bilmiyoruz .. DEMİR Yaşa Oktay..
ENGİN Canım nasıl bilmiyoruz ? OKTAY
Evet, sen biliyorsun, ben biliyorum , o biliyor.. Hepimiz biliyoruz .. Fakat hep söz, yalnız söz olarak biliyoruz .. DEMİR Yaşa Oktay .. OKTAY
Fiile, harekete, esere inkılâp etmiyen kuru sözün hiç 40
bir kıymeti yoktur. Burada her hafta toplanıyoruz.. Ara sıra şöyle bir köylere de gidiyoruz .. Fakat işimiz gücümüz hep sözde ve havada kalıyor.. Söz, söz, söz.. Halbuki, bu mem leket yalnız iş, iş, iş istiyor..
DEMİR Yaşa be Oktay .. OKTAY
Öyle bir genç insan örneğine muhtacız ki, sözünü işe in kılâp ettirebilsin .. Ve müsbet işlerini bir, bir gösterebilsin .. LEYLÅ
Oktayı çok haklı buluyorum .. Bir ideali kafada düşün
mek , onun hayaliyle heyecanlanmak başka, onun uğrunda di dinmek , çalışmak ve en nihayet onu başarmak , gerçekleştir mek başka.. Biz, davanın daha bu ilk safhasındayız.. OKTAY Yani söz safhasında ..
LEYLÂ
Daha bu safhaya bile girmemiş olanlar var ya. OKTAY
Merak etme, onlarla aramızdaki fark pek büyük değil.. DEMİR Yaşa Oktay .. 41
OKTAY
Hattâ belki bir gün gelecek , biz de artık sözden bıkaca ğız ve tıpkı onlar gibi olacağız. ATILLÂ
Peki ne yapalım ?.. DEMİR
Hah, işte şimdi mesele kızağa çekildi.. (Gülüşürler ) OKTAY
Ne mi yapalım ? Yapılacak şey gayet basit .. Hem de gayet zor. ,
ATİLLÂ Nasıl ? OKTAY
Yakında hepimiz bir meslek sahibi olacağız.. Mesela
ben bu sene ziraatçi çıkacağım.. Sen, Demir sanayi mektebini bitiriyorsun ? .. DEMİR Evet .. OKTAY ( Devamla )
Sen, Atillâ veteriner, sen Leylâ öğretmen , sen Engin doktor olacaksınız değil mi ? 42
SESLER
Evet, evet.. OKTAY ( Devamla )
Ve hepimiz ne yapıpı yapıp , bir yolunu bulup güzel, gü zel şehirlerde yerleşeceğiz .. DEMIR
İşte, buyurun oturun aşağıl.. (Gülüşürler )
LEYLÂ Hattâ değil bir köye, nisbeten küçük , geri bir kasabaya
bile düşsek, mümkün olan süratle oradan kurtulmak için başvurmiyacağımız çare kalmıyacak .. OKTAY
Bu türlü hareketimizin hesabını da vicdanımıza karşı
şöyle vermeye çalışacağız : Yalnız bizim kasabaya , köye git memizden ne çıkar ? Her genç bizim gibi yapmadıktan sonra ! Bizimkisi denizden bir kepçe su almak gibi bir şey olur .. LEYLA
Onun için daha iyisi şehirlerdeki gençleri bu fikre ka zamank için çalışalım diyeceğiz .. DEMİR Yani lâf ebeliğine devam edeceğiz .. 43
OKTAY
Ve en nihayet biz de ihtiyarlıyacağız ve artık köyün la fini bile ağzımıza almaz olacağız .. LEYLÂ
Bizden sonrakiler de aynı şeyi tekrarlıyacaklar.. DEMİR Ve bu fasit daireden bir türlü kurtulamıyacağız ..
ATILLA Ben , sualimi yine tekrarlıyorum : Ne yapalım ?. OKTAY
Köyde ölmeğe karar verelim ..
DEMİR
Yaşa Oktay .. Ben buna hazırım . LEYLA Ben de..
ATİLLA
Fakat bu , büyük davâyı halletmez ki.. OKTAY
Işte gördünüz mü ? Bir işi bitirmek için ona başlamak lâzım geldiğini daima unutuyoruz..
ENGİN
Haydi farzet ki, biz işe başladık ., Fakat beş kişiden ne çıkar ? DEMİR
Yığınları daima küçük guruplar harekete getirir. Milli Kurtuluş hareketimiz nasıl başladı, bir düşünsene ?.. OKTAY
Çok doğru .. Sonra unuttuğumuz bir nokta da her büyük
davânın bir takım küçük küçük davalardan mürekkep oldu ğu .. Küçük davaları halledemiyenler büyük davaları başara mazlar.. 1
LEYLA
Eğer bunu yaparsak ,bundan çıkacak en mühim netice , bence saadet telakkimizdeki inkılâp olacak ,
Bugün niçin köyde çalışmaktan çekiniyoruz ? Çünkü sa adet telâkkimiz başka .. Hayattan istediğimiz kıymetler başa ka. Meselâ ben , süslenip püslenmekten , suratım boyamak tan , çaylara gidip dedikodu yapmaktan duyduğum zevki, bir köyde çocukların saçlarını tarayıp örmekten , bitlerini tamiz
lemekten, köy kadınlarının arasına girip onlara daha rahat, daha temiz , daha insanca yaşamayı öğretmekten alabildiğim : gün, bambaşka bir saadet telâkkisine kavuşmuş olacağım . OKTAY
Bravo Leyla , çok nazik bir meseleye dokundun . Evet bugün bize zevk veren şeylerin ne kadar manâsız şeyler ola
duğunu anladığımız gün , ve saadet ölçümüzü cemiyete fay 45 .
dalı olabilmemiz derecesiyle ayarladığımız gün kendi ken dimizle alay edeceğiz . DEMIR
Bugün başkalariyle alay ettiğimiz gibi.. ENGIN
Biz, hiç olmazsa memleket davalarının azabını duyuyo ruz .
ATİLLA
Ötekiler gibi lâkayt değiliz. OKTAY
Azap duymak, lâkayt kalmamak , güzel şeyler. Fakat sa dece azap duymakla, lâkayt kalmamakla, hiç bir şey düzel miyor ki.. Plâtonik alâkadan aktif alâkaya geçebiliyor mu yuz ? LEYLA
Ve bunu yalnız milletimize karşı bir vazife yapmış ol mak için değil, kendi zevkimizi doyurmak için , kendi iç saa detimize ermek , kendi iç rahatlığımıza kavuşmak için yapa biliyor muyuz ? DEMİR
Evet.. Meselenin püf noktası hakikaten burada.. OKTAY
Çok doğru.. O canım Parisi, Londrayı, Nevyorku bıra 46
kıp Afrikanın yamyamları arasına giden misyonerleri hare
kete getiren kuvvet nedir ?. Bu adamlar, kendilerini bin bir tehlikeye, ezaya , cefaya, sıkıntıya, yoksulluğa rağmen mesut hissediyorlar . Çünkü içlerinde büyük bir idealin ateşi yani yor .. Onların gözünde en büyük zevk ideal için çalışmak .. DEMİR
Bizim de en büyük zevkimiz ideal için konuşmak. (Gülüşürler )
DEMİR
Neye gülüyorsunuz ? Doğru değil mi söylediğim ? OKTAY
Gülünç olduğumuz için gülüyoruz !.. DEMİR
Engin , sana bir şey soracağım ..
ENGİN Buyur .. DEMİR
Sen , tıp doktorusun . ENGİN
Daha değil. DEMİR
Canım onun gibi bir şey.. Bu sene olacaksın ya .. 47
· ENGİN Evet..
DEMİR
Biliyorsun ki, birkaç büyük şehrimizde lüzumundan faz la doktor varken köylerimizde , hatta bazı kazalarımızda bile doktor yok.. ENGİN
Evet, maalesef öyle .. DEMİR Bu neden ?
ENGİN
Çünkü doktor adedi ihtiyaç nisbetinde değil.. DEMİR
Engin , bu cevap beni doyurmadı. OKTAY
Beni de.. O halde birkaç büyük şehrimizdeki lüzumun
dan fazla doktor oluşunu nasıl izah ediyorsun ? Öyle ya, dok torların memleket içindeki dağılışı ihtiyaca göre ayarlanmış olsaydı, böyle birkaç büyük şehrimizde doktor enflasyonu
olmaması lâzımgelirdi DEMİR
Herkes büyük şehirlere hücum ediyor ; çünkü büyük şe hirlerimizde yaşamak hem daha rahat, hem daha kazançlı. Köy , insanı zengin etmez .. 48
ENGİN Bundan daha mühimmi bir doktor köyde inkişaf ede mez, körlenir .. OKTAY
Lâf! Doktor Koh, verem mikrobunu, aşağı yukarı bir köyde keşfetti. LEYLA
Kimbilir, köylerimizde ne enteresan tip vakaları cereyan ediyor da farkında değiliz. DEMİR (Engine)
Senin mantığınla büyük şehirlerde çalışan her doktorun aynı zamanda büyük bir âlim , büyük bir kâşif olması lâzım. ATİLLÂ
Münakaşanızı demindenberi hiç ağzımı açmadan dinle dim . Fakat Engin kabul etmelisin ki, mat oldun. ENGİN
Peki, kabul, âmenna, fakat söyleyin ne yapalım ? ATİLLÂ
Benim arladığım , her şeyden önce, içimizdeki ifriti ye nelim . OKTAY
Çok doğru.. 49
LEYLÂ Bravo ..
DEMİR Yaşa .. ATILLA ( Devamla ):
İçimizdeki Benlik ifritinin kölesi olmaktan kurtla lim .. Lâf ebeliğinden artık iğrenelim .. İçimizde halk için hakikaten bir sevgi varsa, seven insanlar gibi hareket ede lim . Büyük bir sevginin başaramıyacağı hiç bir iş, zevkle , şevkle katlanamıyacağı hiç bir sıkıntı yoktur. DEMİR - OKTAY - LEYLA
Yaşa Atillâ .. DEMİR
Civar köylere yaptığımız gezintiler, hiç şüphesiz ki fay dasız değil.. Fakat bizim bu günü birlik ziyaretlerimizden her dönüşümüzde içimde bir kabahat işlemiş adamın azabını duyuyorum . LEYLA
Tuhaf şey.. Aynı duygu bende de var. Köylüler bizi ağurlarken sanki bize : «Ya.. Sizin sevginiz işte bu kadarcık .
Gelirsiniz, birkaç hastamıza bakarsınız . flâç dağıtırsınız. Bir alay nasihat edersiniz. Ve gidersiniz . » demek ister gibi ba kıyorlar. OKTAY
Evet, bir türlü onlarla haşır neşir 50
olamıyoruz. Zeytin
yağı ile su gibi bir şey .. Daima ayrı, daima ayrı .. Fakat bu, böyle devam edemez . Mutlaka bu iki kuvveti birbirinin içine sokmalı, birbirine kaynaştırmalı.
ATİLLÂ
Evet, benim de kafama artık dank dedi ki, köyü dışın dan değil, içinden fethetmek lâzım . DEMİR
Bunun için de köyün içine girmek lazım . OKTAY
Ben çocuklar, kendi hesabıma zaten buna karar vermiş bulunuyorum . Mesleğim ziraat. Şehirde bir büro memuru ol mağa niyetim yok.. Bana toprak lâzım . Yapılacak o kadar çok iş var ki, bu memleket topraklarında .. Onun için hiç iş
siz kalmıyacağımdan , canımın da hiç sıkılmıyacağından emi nim .. Bence mesut adam, canı sıkılmıyan adamdır . ATİLLÂ Bir ziraatçiye bir de veteriner lâzım değil mi ? (Gülüşürleri OKTAY
Hem nasıl ?
ATİLLA
O halde ben de seninle geliyorum. OKTAY Aman ne iyi ! 51
ATİLLÅ
Bilmem dikkat ettiniz mi çocuklar, bu memleketin hay
vanları da insanları gibi hiç neşeli değildir. Hepsinde canin dan bezmiş bir hal vardır .. LEYLA
Öyle ise sen, hayvanların yüzünü güldür, ben de insan ların ... (Gülüşürler ) OKTAY
Bravo Leyla ., Demek sen de bizimle .. DEMİR ( Keserek )
Size iyi bir usta lâzım değil mi ? (Gülüşürler )
OKTAY
Hem nasıl ?
DEMİR
Öyle ise ben de sizdenim .. ENGİN
Açıkta bir ben mi kalıyorum ? Pilâvdan dönenin kaşığı kırılsın .. (Gülüşürler )
LEYLÂ
Çok iyi.. Zaten bu iş doktorsuz yürümez-, (Gülüşürler ve alkışlarlari
52
OKTAY
Öyleyse köyde köy için ölmeğe karar verenler : El ele tutuşalım , halkamızı kuralım . (Hepsi elele verirler ve bir halka teşkil ederler ) OKTAY
Köyde köy için ölmeğe and içiyoruz. HEPSI
And içiyoruz.
PERDE
53
i
ÜÇÜNCÜ PERDE
Sahne
I
( Aradan iki sene geçmiştir Razi değişikliklerle ilk perdedeki dekor . Pencere açık )
( Sedat pijamasile şezlongda yatar. Başı yüksek çedir. Yanında Kâmi ) SEDAT ( Halsiz )
Ah Kâmi ah , içimde öyle bir sıkıntı var ki.. KAMI
Tabii, azizim , kaç aydır evdesin .. SEDAT
Hayır, Kâmi hayır .. Ondan değil.. KAMI Ya neden ? SEDAT Benim hasta olmadan önce de canım sıkılırdı. Can si
kıntısının ne demek olduğunu bilmez değilim .. Bu sıkıntı başka bir şey, hiç birine benzemiyor. KAMI
Tuhaf şey.. Demek can sıkıntısının da çeşidi var. 07
SEDAT
Öyle.. Eskiden canım sıkıldığı zaman kendimi sokağa atardım .. Yahut arkadaşlarımla konuşur, dedikodu yapar, oy . nar açılırdım . Şimdi bunların hiç biri para etmiyor.. Hiç birini
yapmak da istiyorum . İşte sen buradasın .. Deminden beri çene çalıyoruz. Yine içim sıkılıyor. Bunalıyorum . Bu sıkıntı, bildiğimiz bayağı sıkıntıya benzemiyor.. Bu başka bir şey, tarif edemem sana .. KAMI
Haydi canım sende.. Zayıf düştün . Halsizsin, ondan . Eski halini bulunca .. SEDAT ( Reserek )
Bana öyle geliyor ki, ben hiç bir vakit eski halimi bu lamıyacağım . Hem bulmak da istemiyorum . KAMI ( Şakacı )
Ayol sen galiba , hafif tertip oynattın da.. SEDAT
Bırak alayı şimdi.. Ben çok ciddî konuşuyorum .. KAMI
Sen ne söylediğinin farkında değilsin . SEDAT
O kadar farkındayım ki.. 68
KAMI Canım nasıl olur ? Hiç insan , bir buçuk sene yatakta yatar, ölüm tehlikesi atlatır da eski haline dönmek istemez mi ?
SEDAT
Büyük hastalıklar pek tuhaf Kâmi.. Hasta adam , has tahktan önceki adamı âdeta sorguya çekiyor.. Ve hastalıktan sonrasını düşünmeğe mecbur ediyor. En tehlikeli anlarımda
bile kendi kendime hep iyileşince ne yapacağımı sordum . In san , ölmeden , ölüme bir türlü inanamıyor. KAMI
E tabi, yaşamak tatlı şey.. SEDAT
Fakat nasıl yaşamak ? KÂMI
Basbayağı yaşamak .. SEDAT
Hah , işte ben, bundan sonra basbayağı yaşamaktan kor kuyorum . KÂMİ ( Şakacı)
Sedat, senin aklından zorun var galiba. SEDAT
Hayır , ömrümde aklımın bu kadar yerinde olduğunu 59
hatırlıyamıyorum .. Ölüm döşeğine düşünceye kadar basba yağı yaşamaktan başka ne yaptım ?. Fakat artsk hasta adam
hükmünü verdi. Sen, dedi, hayatını bir takım hiçler uğruna su gibi harcamışsın .. Senin hayat dediğin şey, seni ölümün eşiğine kadar sürükledi. Senin zevk dediğin şeyler, seni dam la , damla zehirledi. Sen, bir diri ölüsün , KAMI
Sedat, saçmalama.. SEDAT ( Devamla )
Insan, böyle ölümle yüzyüze gelince biliyor musun Kâ mi en çok neyi arıyor ? KAMI
Ne bileyim , daha ölümle, çok şükür, yüz yüze gelme dim . SEDAT Yazık .
KAMI
Ağzını hayra yor. SEDAT
Yo.. Ölümle şöyle bir yüzyüze gelmek , hiç de fena de ğil. KAMI
Vazgeç canım bu soğuk laflardan Sedat..
SEDAT
Peki susayım .. KAMI Susma da.. SEDAT
Peki ne yapayım ? KAMI
Anlat, merak ettim . İnsanın ölümle yüz yüze gelince aradığı ne ? SEDAT
Büyük bir aşk . KAMI
A.. Hiç de fena değilmiş .. (Güler)
SEDAT
Yalnız , bizim basbayağı yaşadığımız zamanalr, aşk de
diğimiz şeyler, ne manâsız, ne geçici heveslermiş! İçinde, büyük bir aşkın heyecanını duyamamak , bunun acısını, bunun boşluğunu insan ölümle yüz yüze gelince kav myor .
Leylâyı, Oktayı ancak şimdi anlamağa başladım KAMI
Bırak şu kaçıkları canım .. 61
SEDAT
Yoo .. Öyle deme Kâmi.. Büyük işler, büyük feragatler için büyük aşklar lâzım .. Aşkları basit bir hayvanca müna sebetten ileri gidemiyen insanlar, büyük işler için lâzım ge len büyük kuvveti de içlernide bulamıyanlar. Büyük idealler, yalnız büyük aşklardan doğabiliyor. Biz, hiç bir vakit sev medik , biz, sadece gönlümüzü eğlendirdik . KÁM
Bunlar ne biçim söz, Sedat ? Seni karşımda görmesem başka bir adam konuşuyor sanacağım .. Sen bayağı değişmiş , sin .. Eski Sedat değilsin artık .. SEDAT
Evet çok şükür, eski Sedat değilim artık . Fakat yeni bir Sedat olamamaktan da korkuyorum ..
Çünkü şimdiye kadar hayatı, bir eğlence, bir vakit geçir me diye aldık .. Halbuki, hayat, halledilmesi lâzımgelen çetin bir davâ imiş .. KAMI
Yazık , seni kaybettik . SEDAT
Belki ama, ben kendimi kazandım .. KÂMİ Allah versin .. (Sükût )
62
SEDAT
Kâmi, sen demek memnunsun hayatından ? KAMI
( Şakacı)
Şöyle bir terziye gidip beş altı takım elbise ismarlıyabil sem , daha çok memnun olacağım .. SEDAT
Beş altı takım elbise .. Ne ucuz bir saadet. KAMI
Neresi ucuz , birader ? Dünyanın parası.. SEDAT
Dünyanın parası sende olsa ne yaparsın ? .. KÂMİ
Bu da sorulur mu ? Basit. Eğlenirim ,keyfime bakarım . SEDAT
Biliyor musun Kâmi, bana doktorum ne dedi ? Azizim ,
sen ölüme, keyif merdiveninden çıkmışsın .. KÂMİ Ne yapalım , atın ölümü arpadan olsun .. SEDAT
Evet, insan sağlamken hep öyle düşünüyor. Ben de ge 63
ce gündüz, içerken , karılarla keyf çatarken, zincirleme ciğa raları savururken , vur patlasın , çal oynasın derken , ölümü
hiç aklıma getirmezdim . Fakat vakta ki onunla koyun koyu na yattım . KÂMİ Aman birader sus.
(Kapt çalınır ) SEDAT
Kapı, belki doktordur. KÂMI
Öyleyse ben gideyim . SEDAT
Yoo .. Gitme, kal. Belki ona benden çok inanırsın . ( Kapı vurulur SEDAT
Buyurun.
Sahne II (Arka arkaya Leylâ, Oktay, Engin girerler ) SEDAT
( Leylâyı kapıda görünce büyük bir heyecan içinde)
A... Leyla ! 64
LEYLÂ Ya... Ben .. OKTAY
Ben de varım ...
ENGİN Ben de ..
LEYLA
Hepimiz geldik .. OKTAY
Bizi çağırmadın mı, işte geldik . SEDAT
Ah, çok iyi ettiniz çocuklar.. LEYLÂ
Bakayim sana, maşallah çok iyisin . SEDAT
Yok , Leylâ, yok .. Çok kötüledim .. LEYLÂ
Doktor, sen söyle, hiç hasta yüzü var mı Sedatta ? ENGİN
Yok .. Maşallah turp gibi.. 55
SEDAT
Eğlenmeyin benimle .. OKTAY
Vallahi doğru .. İki sene önce daha yorgun , daha yıp ranmış bir halin vardı.. SEDAT
O kadar oluyor mu birbirimizi görmiyeli ? .. LEYLA
Tam , iki sene beş hafta üç gün .. SEDAT
Ne diyorsun Leylâ ? LEYLA
Ne diyorsun ya .. Günler geçiyor.. SEDAT
E, anlatın bakalım . OKTAY
Ayol dur, daha yeni geldik , bir nefes alalım . (Gülüşürler ) SEDAT
Ah çocuklar, ne iyi ettiniz de geldiniz .. Kendimi o ka dar rahat, o kadar emniyette hissediyorum ki şimdi.. 86
LEYLA
Senin bayağı göreceğin gelmiş bizi ayol.. SEDAT ( Başını yastığa gömer ve ağlar)
LEYLÂ ( Şaşkın )
Neo ?
KAMI ( Yavas)
Sinirleri çok bozuk da..
ENGİN
Brakın , brakın açılır. ( Bir müddet )
SEDAT (Kendine gelerek )
Utanıyorum .. Kendimden utanıyorum .. LEYLA
Sedat, kulaklarıma inanamıyacağım geliyor Utanmak , ne güzel bir his.. Utanıyorum diyebilmek , ne büyük bir ol gunluk .. Hastalık sana yaramış.. Seni bayağı tedavi etmiş. SEDAT O kadar halsizim ki..
67.
ENGİN
Geçer, geçer.. Hiç merak etme. SEDAT
Hiç bir işe yarıyamıyacağımdan korkuyorum . LEYLÂ
A... Kim demiş onu ?.. Herkes, bir işe yarıyabilir.. Ye ter ki, bir işi sevsin .. ENGİN
En son filmini göreyim bakayım .. SEDAT
Dur göstereyim . ( Kalkmak ister )
ENGİN
Sen kalkma.. Bana söyle nerede olduğunu , ben bulu rum .
SEDAT
Şu yazıhanenin sağ üst gözünü aç.. Orada .. ENGİN ( Engin yazıhanenin gözünü açar. Birçok film çıkarır) SEDAT
En üstteki en son .. 69
ENGİN
Tarih sırasıyle mi konmuş ? SEDAT Evet ..
ENGİN
Ha.. İyi öyle ise, karıştırmıyalım .. ( İlk ve son filmi alır. Pencerenin önüne gider, işığa karşı tutari Bir müddet sonra
ENGİN
Sedat, tebrik ederim . Ben, bilirsin ki, her şeyi dobra, dobra söylerim . Hastayı aldatmak âdetim değildir. SEDAT
Evet.. Kuzum söyle nasıl buldun ? ENGIN
Ciğerlerin tamamiyle normalleşmiş. Benim söylememe hacet yok .. Her gören göz, bu aradaki farkı görebilir .. ( Arkadaşlarına )
Gelin siz de bakın .. İşte ilk film .. Yani ( Tarihine bakar)
aşağı yukarı bi buçuk sene evvelki film .. Bakın şu icke lere. Belli ki bu ciğerler hasta ... ( İkinci filmi gösterir) Bir de
şuna bakın .. Ne kadar temiz.. Yaralar tamamen kapanmış. 69
LEYLA
Sahi. Iki film arasında büyük bir fark var .. ENGIN
Tabiî, ateşin de yok artık .. SEDAT
Evet, çok şükür yok .. ENGIN
Pencerelerini açık tutmakla da iyi ediyorsun .. Bol, bol temiz hava ..
SEDAT Evet..
ENGİN
İştahın nasıl, iştahı ? SEDAT
Pek yok ., Zorla yiyorum .. ENGİN
Zorla morla yiyeceksin .. Kilo alıyor musun ? SEDAT
İki kilo kadar almışım .. 70
ENGİN
Az.. İki kilo kâfi değil.. Sana daha en aşağı beş kilo la zim ..
SEDAT
Biliyorum , Engin , biliyorum ama nasıl ? OKTAY
Mubit değiştirirse, belki iştahı açılır .. Ne dersin Engin ? ENGIN
A... Ona hiç şüphe yok .. LEYLÅ
Öyle ise götürelim onu bizim köye.. ENGİN
Çok iyi olur. KÂMİ
Vazgeçin canım .. Ne yapacak o köyde ? Burada bile ca n sıkılıyor.. Patlar orada ..
LEYLÂ
Merak etmeyin , patlamaz patlamaz.. (Gülüşürler)
OKTAY
Yooo. Öyle deme. Bence de patlıyabilir ..
KÂMİ
Ya.. Gördünüz mü işte ? LEYLA
Canım , neden patlasın Oktay ? .. OKTAY
Şişmanlıktan .. ( Daha çok gülüşürler )
KAMI ( Bozulmuş)
Sedadı bilmezmiş gibi konuşuyorsunuz .. SEDAT
Kâmi, ben iyi olmak istiyorum .. KAMI
Daha demin bana canının sıkıldığından şikâyet eden sen değil miydin ? LEYLA
Siz hiç merak etmeyin , orada canı sıkılmaz.. KAMI
Şehirde sıkılan insanın köyde sıkılmıyacağını anlıyamyo rum doğrusu .. OKTAY
Köyde insanı oyalıyacak o kadar çok iş var ki.. 72
-9
ENGİN
Sedadın burada işsizlikten canı sıkılıyor.. Öyle değil mi Sedat ? SEDAT
Vallahi bilmem ki, belki.. Fakat ben köyde ne yapabi lirim
?
LEYLA
Her şeyden önce, köylü ile konuşmağı öğreneceksin .. Köyde, ilk öğrendiğimiz şey, köylü ile konuşmasını bilmedi ğimiz oldu.. SEDAT
Köylüler bizim dilimizi anlıyamıyorlar mı ? OKTAY
Anlıyorlar, anlıyorlar.. Yalnız, biz, kitaptan öğrendiği
miz , yahut kendi çok beğendiğimiz aklımızla, mantığımızla uydurduğumuz bir takım kitabî ve havaî hikmetleri köylüye söyliyerek , bir iş becerdiğimizi sanıyorduk. ENGİN
Köylü de bizi derin bir sükût içinde dinledikçe, sözleri mizin bıraktığı tesire hayran kalıyorduk .. LEYLÅ
Halbuki, o bizi meğer terbiyesinden dinlermiş .. 13
ENGİN
Evet.. Terbiyeyi de, köylüden öğrenmemiz lâzım gel di.. LEYLÅ
Biz şehirliler, bir fikri beğenmedik mi, yahut doğru bul madık mı, derhal düzeltmiye, yalanlamıya kalkışırız. Hal buki köylü, susuyor ve dinliyor.. Yanlışımızı, yalanımızı yü zümüze vurmaktan çekiniyor .. Köylü, çok kibar bir insan .. KÂMİ Bırakın şu köylü edebiyatını canım .. OKTAY
Sen halâ bıraktığım yerde otluyorsun Kami.. Ne edebi
yatı Allahasen Evet şehirde iken edebiyat yapıyorduk .. Fa kat şimdi iki senedir,
hakikatle haşir neşir
olduktan son
ra sözlerimizde artık edebiyat arama dostum.. Senin anladı ğın manâda edebiyat, yani köksüz, manâsız, boş ve süslü lâf, şehirdeki işsiz züppelerin harcı.. KÂMİ
Demek köylü, senden, benden daha bilgili .. OKTAY
Ona ne şüphe.. Köylü, kendi işini, kendi hayatını, ken di ihtiyaçlarını senden benden çok, çok daha iyi biliyor .. KAMI
Haydi canım , imkânı mi var ?
OKTAY
Haydi canım sendesi yok , bu, böyle .. KÂMİ Meselâ ..
OKTAY
Mesela, sana kendi işimden basit bir misal vereyim : Kö ye gidince ilk işim , köylüye kara sapan yerine demir pulluk tavsiye etmek oldu. Bizim kitap bilgimizle, ve şehirli man tığımızla bundan tabiî bir şey yapılamazdı değil mi ? KÂMİ Evet ..
OKTAY
Değil mi; evet.. Ben de açtım ağzımı, yumdum gözümü,
konuştum , konuştum ., Saatlerce, günlerce, aylarca konuş tum . Meselâ, şöyle sözler söyledim : Bu teknik asrında Hazre ti Adem zamanından kalma kara sapanla toprak sürüliir mü
artık ? Traktörlü, makineli ziraatten vazgeçtik, hiç olmazsa, demir pulluk kullanalım . Köylü kardeşlerim , kara sapan ge ri ve verimsiz bir alettir. Bırakın onu artık .. Demir pullukla
mahsulünü hiç olmazsa iki misline çıkartmak elinde iken, ne den hâlâ bu kokmuş an'aneye saplanıp kalıyorsun ? .. Daha buna benzer, kilometrelerce lâf.. ( Arkadaşları gülerler !
KÂMI Netice ? ..
75
OKTAY Sıfır ..
KAMI Neden ?. OKTAY
Sen söyle bakalım neden ? KAMI
Neden olacak ?. Sebebi gayet basit.. Köylü, yeniliğin düşmanıdır da ondan ., Menfaatini düşünmez .. Babasından ne
gördüyse onu yapar . Sen istediğin kadar ona doğru yolu göster.. O yine bildiğini okur.. ( Oktay ve arkadaşları gülerleri
KAMI
Neye gülüyorsunuz ? LEYLÀ
Bu cevabı vereceğini ezberden biliyorduk da ondan .. (Gülüşürler)
KAMI
E.. Tabiî .. Akıl için tarik birdir.. ENGİN Evet ama hangi akıl için ?.. 76
KÂMI
Hangi akıl için olacak : Tabiî akıllı adamın aklı için .. OKTAY
Kendini köylülerden daha akıllı zannediyorsan, şimdiden yanıldığını bil dostum.. KÂMİ Ama, Oktay.. ENGİN
Kızma, kızma.. Biz de tıpkı senin gibi kendi aklımızı
pek beğeniyorduk. Fakat en nihayet yanıldığımızı anladık . KÂMİ
Canım , bunda yanılacak ne var ? Karasapan pulluktan daha iyi olabilir mi ? OKTAY
Sana mutlâk olarak , karasapanın pulluktan daha iyi olduğunu iddia eden oldu mu ? Fakat bazı şartları önceden
temin etmeden kara sapanın yerine pulluğu koymanın imkâ ni yoktur.. İşte köylü, bunu biliyor.. Biz, bilmiyorduk ., Ara mızdaki fark bu .. SEDAT
O şartlar ne ? OKTAY
Evvelâ, kara sapanı köylü kendisi yapıyor ., Pulluğu di şarıdan
satın alacaktır. Bozulursa kim tamir edecek ? 77
SEDAT
Hm , mühim mesele .. OKTAY
Ya.. Çok mühim mesele.. İşte bu basit hakikati biz tam 6 ay sonra akıl edebildik .. Derhal bizim sanayi mektebi mezu nu Demir bir küçük tamir atelyesi kurdu. KÂMİ
Kara sapanlar pulluğa çevrildi mi ? OKTAY
Hayır.. KÂMİ Ya .. Gördün mü işte. OKTAY
Dur, dur acele etme.. Demek ki bilmediğimiz başka bir sebep daha varmış dedik.
KAMI
Bir altı ay da tabiî onun keşfi için geçirdiniz. OKTAY
Hayır, bu ikinci sebebi
anlıyabilmek uzun sürmedi.
Çünkü köylü, artık bize inanmağa, bizi yavaş yavaş sevme ğe başladı. İnan ve sevgi, köylünün kilit vurulmuş ağzını açan iki anahtar.. Köylü, susuyorsa , bizim samimîliğimize, bizim 78
sevgimize inanmadığı için susuyor ; bizden bir hayır beklemedi ği için susuyor. Bizim palavralarımızdan bıktığı için susuyor. LEYLA Fakat bir de aradaki buzlar çözülünce .. OKTAY
Evet, bir de aradaki buzlar çözülünce, öyle bir dileniyor, öyle bir şevke geliyor, öyle bir bağlanış bağlanıyor ki, öl desen vallahi senin için ölür. SEDAT
Ne imiş o ikinci sebep, merak ettim , anlat. OKTAY
Ha.. O da şu.. Çift öküzleri zayıf.. Pulluğu çekemiyor.. Çünkü pulluk, toprağa daha derin saplanıyor. Karasapan gi bi sadece toprağın yüzünü çizmiyor .. Pulluğu çekmek için at lâzım ..
KAMI
Oooh .. Öp babanın elini.. OKTAY
Ya.. Gördün mü mesele göründüğü kadar basit değil miş .. SEDAT
Buna karşı ne çare buldunuz ? 79
KÂMİ
Canım , ne çaresi bulacaklar ? .. Her köylüye bir çift at
satın alacak değiller ya.. Demek yine eski tas, eski hamam . OKTAY
Hiç de öyle değil işte küçük beyim .. (Gülüşürler ) OKTAY
Derhal bir kooperatif kurduk. Ziraat bankasından kre di bulduk . Evvelâ kura ile yirmi aileye at ve pulluk aldık .
Tohum islah istasyonundan yeni ve temiz tohumlar da getirt tik . Bu yirmi ailenin tarlalarını pullukla sürdük, yeni tohum
ları ektik . Biliyor musun netice ne oldu ? ( Kâmi susar
OKTAY
Ne susuyorsun , yine bir syler yumurtlasana bakalım .. ( Gülüşürler)
KÂMİ
Canım peki ama.. OKTAY
Peki aması maması yok.. Netcice apaçık
meydanda ..
Once bire beş bile alamadıkları topraklardan bugün en aşa ği bire on iki alıyorlar. SEDAT
Deme Oktay.. 80
OKTAY
Vallahi be.. Yalan mı söyliyeceğim sana ?.. SEDAT
Ama hayret doğrusu. 6,
LEYLA
Hayret olunacak bir şey yok bunda .. Gayet tabiî, gayet basit bir iş.
OKTAY
Bunda asıl hayret olunacak şey bizim köylünün hakiki dertlerini, müstakbel ihtiyaçlarını anlamakta bu kadar gecik memiz oldu .
ENGİN
Ben de size kendi işimden küçük bir misal vereyim . SEDAT
Aman anlat Engin .. Anlat.. ENGİN
Sedat, görüyorum , sen bayağı canlandın . (Gülüşürler ;
SEDAT
Çok heyecanlı bir iş doğrusu. 81
ENGIN
Bak dinle, daha ne kadar şaşacaksın . Bizim bildiğimiz ,
köylü kısmı, batıl itikatlara bağlıdır. Üfürükçüden , büyücü den , kocakarı ilâçlarından , hacıdan hocadan medet umar . Doktorları sevmez.. Onlara inanmaz değil mi ? SEDAT
Evet öyle ; bizim bildiğimiz bu .. ENGİN Bu da bizim bir batıl itikadımızmış.. (Gülüşürleri
SEDAT
Ne diyorsun Engin ? ENGİN
Köylü , doktora inanmıyor, çünkü köyde doktor yok. (Gülüşürler )
Fakat köylü , bir tedaviye inanıyor ki, köyde bütün bu batıl itikatlar, büyüler, kocakarı ilaçları türemig. Bunların ye rine daba tesirli tedavi usullerini getirdin mi, derbal bu saçma şeyleri bırakıyor Ve sana sarılıyor Ve senin için gece gün düz dua ediyor artık .
LEYLÅ
Köylü , okadar her şeye inanmaz olmuş ki, devletin be dava dağıttığı kininleri bile önceleri saklamış. 82
SEDAT Neden ?
LEYLA
Devlet insana bedava bir şey vermez . Ne olur ne olmaz ,
bir gün gelir onların benden parasını ister diye kininleri yut mamış .
(Gülüşürleri
SEDAT
Allah , Allah .. LEYLÂ
Sonra bakmış ki, kimsenin para filân istediği yok ; ki ninleri de yutmağa başlamış (Gülüşürler )
ENGİN
Köyde muvaffak olmanın ilk şartı, köylünün itimadını
ve sevgisini kazanmak . Her şey buna bağlı. Bu sayede, civar daki küçük bataklıkları elbriliğiye kuruttuk. Imece ile küçük bir dispanser ve hastahane binası kurduk . Köye iyi su getirdik . Çeşmeler yaptık .. LEYLA
Yeni mektebimizi unuttun . ENGİN Evet, yeni bir mektep binamız da var. 83
OKTAY
Evlerimizin çehresi tamamiyle değişiyor mız ahıra, ağıla kavuştu . ENGİN
Hayvanları
!
Köyümüzden sivrisineği, biti sürdük.. LEYLA
Bir Halkodamız da var . OKTAY
İçinde radyosu, kütüphanesi ile. ENGİN
Küçük bir sinema makinemiz de eksik değil. Kültür fi limleri gösteriyoruz . LEYLÂ
Kadın erkek bütün köy hep bir ağızdan halk şarkıları söylüyoruz.
Sonra bütün çocuklar ve delikanlılar okuyup yazıyorlar. OKTAY
Köyümüzü ağaçladık . SEDAT ( Doğrularak ;
Ne diyorsunuz çocuklar ? . ben ?..
84
Yoksa rüya mi görüyorum
LEYLÀ
Rüya kadar güzel bir hakikat.. Inanmazsan sen de yaşa o rüyayı bizimle .. SEDAT (Halsiz fakat heyecanlı )
Ah dostlarım , şimdi şifamı bulabileceğime inandım . İyi olunca, hep ne yapacağımı, içimi kemiren bu can sıkıntısın dan nasıl kurtulacağımı düşünüyordum .
Şimdi biliyorum artık ne yapacağımı.. Şimdi kurtuldum artık . Beni siz kurtardınız. Beni bu öldürücü, manâsız , boş hayattan siz kurtardınız .. Ben artık sizinim .. Sizin safınızda
yım .. Ölünceye kadar .. ( Ağlar )
LEYLA
Sedat şimdi seni anlıyorum artık . .
SON
85
1
2
|
U. C. BERKELEY LIBRARIES
CO54903744