AKP ve Gülen'i Kurtarma Planı
 9789944337533

  • 0 0 0
  • Like this paper and download? You can publish your own PDF file online for free in a few minutes! Sign Up
File loading please wait...
Citation preview

Serdar ÔZTÜRK Kimdir? 10.10.1968.de, Astsubay olan babasının görevi nedeni ile bulundukları Tekirdağ'da doğdu Aslen Mersin'lidir. ilk okulu Gaziantep Mehmetçik ilk okulunda (1979), orta okulu, Gaziantep Yüzüncü Yıl Orta Okulu'nda (19791982), Lise öğrenimini, Mersin Tevfik Sım Gür Lisesinde (1982-1985) tamamladı. 1989 yılında Piyade Teğmen olarak Kara Harp Okulundan mezun oldu. 13 EKiM 1994 'de Kuzey Irak sınırı üzerin­ de, Silopi kırsalında yapılan bir operasyonda ağır yaralan­ dı. iki yıl tedaviyi müteakip 1996'da TSK.den malulen emekli oldu. 1999 yılında, lstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesini Bitirdi. 2001 yılından bu yana Ankara Barosunda serbest avukat­ lık yapmaktadır. Sözde Ergenekon Örgütü kapsamında 12.01.2009 günü tutuklanan Avukat Mustafa Levent GÖKTAŞ' ın müdafiliğini yürüttüğü süreçte, aynı soruş­ turma kapsamında kendisi de 07.06.2009 günü tutuklan­ dı. Yaklaşık 20 aydır Silivri cezaevinde tutuklu olarak bu­ lunmakta olan yazar, evli ve 2 çocuk babasıdır:

AKP ve GÜLEN'i KURTARMA PLANI

Av.

Serdar Öztürk

Teru!!J

Togan Y8f1Dları

57

imtiyaz Sahibi ve Genel Yayın Müdüni

lsmail Arlı

Yazan

Serdar Ôztürk

Kapak & lç Düzen

Togan Yayınları

Baskı

Çalış Ofset Davutpaşa ,cad. No: 8 Topkapı lst. -

Tel: 02 1 2 482 1 1 04 Baskı

N isan 201 1

ISBN

978-9944-337-53-3

Kültür Bakanlığı Yayıncı Sertifika No

1 2324

Togan Yayıncılık

BlZlM AVRASYA YAY. Kuruluşudur.

Bizim Avrasya Yay. Turiz. Osmaniye Mah. Fabrikalar Cad. lnş. ve San. Tic. Ltd. Şti.

Ümraniye Sk. No: 19-A Ba.kırköy-lst. Tel: 0212 542 02 97 Faks: 02 1 2 542 02 98

Web adres

www . bizimavrasya.com. tr

© Tüm hakları saklıdır. Bu kitabın tamamı ya da bir kısmı 5846

sayılı yasanın hükümlerine göre, kitabı yayımlayan TOGAN YAYINLARI'nın ve yazarın izni olmaksızın elektronik, meka­ nik, fotokopi ya da herhangi bir kayıt sistemi ile çoğaltılamaz, yayınlanamaz, depolanamaz.

Cez.aevinde bulunduğum dönemde hayata gözlerini yuman, bu nedenle son görevimi ifa edemediğim,

Sevgili Babama.......

"Krndini ve düşmanını iyi tanıyorsan, her zaman zafer senindir. Kendini tanıyor, düşmanını tanımıyor­ san, her zafere karşı, bir mağlubiyet beklemelisin. Ken­ dini de, düşmanını da tanımıyorsan, her seferinde mağ­ lubiyete hazır olmalısın. "

SUN TZU

İçindekiler

Önsöz Giriş

..

...

.

. .

.. . . .

15

. . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . ..... . . . . .... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ..... . . . . . .... . . . ... . . . . . . .... . ..

19

. . . . . ..... . . . .... . . . . . . . . .. . . . . . . . ..... . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . .

.. . . .

....

. .. . . .

.

Levent Göktaş'm Müdafiliğini Yürüttüğüm Süreçte Yaşananlar iddianame rrti? Andersenden Masallar mı? .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 23 Beşiktaş Özel Yetkili Savcılan

. . . .. . . . . . . .

.

.. . . . .

.

....... . . . .

.

. .

.. . . ........ .

25

.....

Cemaat, 2005 Yılında, Önce Emniyet içinde Kendi Personeline Karşı "TSK Dinsizdir" Şeklinde Psikolojik Harbe Başlıyor

............ . . .. . ............ . . . . .. . . . . ...

. 28 .

Örgüt Üyelerinin, Örgüte Üye Olduklarını Bilmediği Örgüt! Ergenekon! .

.....

.

. . ...... ...........

.

29

......

"Hukuk Bitti" Diyen Başbakan'a Sorular . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 30 .

Hakimler Polislere Boş Karar imzalayıp Vermişler! . . . . . . . . . . . . . . . . . 3 1 .

Bütün Operasyonları Başbakan Ve içişleri Bakanına Bağlı Polis Yapıyor. Savcılann Hiçbir Şeyden Haberleri Yok ! . .

.... . . ...

. 33 .

Levent Göktaş'ın Ofisine Baskın Anında Polis Tarafından Ünlü 5 1 Nolu DVD.Nin Konulması .

. . . ...

..

. . . . . . .

. . .

. . . ..

34

Yabancı Menşeli "Ergenekon" Operasyonunun "'lanlaması Zekice. Ancak Uygulayıcılar Amatör Poliste Ki imaj Alma Cihazlannın Kaynağı FBI

. . . . . . . . . . ... ...... . .

.36 40

. . . . . . . . . . . . . . . . . ... . . . .

AKP ve G ÜLEN'l KURTARMA PLANI

10

i maj Alma Cihazlarının i çind eki ENCASE (Del il Toplama) Programının Açık Kaynak Kod ları Bilinmiyor. Türkiye'd e Sertifikasyonu Yok . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 42 Echelon Sistemi: Türkiye'd e C hip Güven liği Yok.. _ Bütün Telefo nlar Dinleniyor. Mailler Takip Ed il iyor. . . . . . . . . . . . . . . . . 43 istanbul Emniyetind e Amerikal ıların Ne i şi Var? . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . .45 Bilgiler Ve Belgeler Pol is Tarafından Sızd ırıl ıyor . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .47 Po lis Mi Amir? Savcı Mı? 48 ........... . . . . . . ..... . . ...... . . ............. . . .. ... . . ....

Türkiye'yi Titreten Savcı Mı? Şamaroğlanı Mı? . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 49 Amaçlard an Biri Öcalan'a Af Çıkarmak! . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 5 1 Emniyet lllegal Dinl emeyi Sağlamak için 2003 Yılınd aki i nterceptor Araç larının Alımınd a Şartnameyi Değiştird i . . . . . . . . . . 54 Sinyal i stihbaratı il e Emniyet Mahkeme Kararına Gerek Olmaksızın Dinleme Yapabiliyor . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .55 H ed ef TSK ve Durum Savaş H ali Kaar Cidd i . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 56 Polisle Ord u Arasınd a Çatışma Yaratırsanız, Ülke 100 Yıl Geriye Gid er . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 58 Ergenekon Soruşturmasını Yürüten Po l isl er ve Savcılar hakkınd a Askeri Casusluktan Suç d uyurusu . . . . . . . . . . . . . . . 60 Bu Bir Soruşturma Değild ir. Emniyet ve Yargı i çind eki Bir Çetenin Yürıi ttüğU ve Namertl ik Üzerine Kurulu bir Savaştır .. 66 ABD.Nin H ed efi, lsrail'in Askeri Güvenliğini Sağlamak Maksad ıyla Kürt Devleti Kurmak . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 67 Ü nlü 5 1 Numaralı DVD Po l isin Elind e i ken Kırı ldı . . . . . . . . . . . . . . . . .69 Behçet Oktay Ned en Öldürıi ld ü? . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 7 1 Fetullahçı Emniyet Müd ürü Recep Güven Ergenekon Operasyonunu 2006'd a Başlatmayı Başaramıyor . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 72 Savcı Öz'ün CIA Ajanları ile yemeğe Gid işi . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . 74 CIA Ajanıj ohn Kunstad ter 200l d e Homoseksüel Bir Fetullahçıyı Kullanarak Ergene kon Operasyonunu Başlatmayı Beceremiyor ! . . . . . .. ... . . . . . . . 78 CIA Ajanı John Kunstad ter'in Başlatmayı Beceremed iği Operasyonu, BOP Eş Başkanı Ve BaşbakanımızRecep Bey Başlatıyor . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 80

SERDAR ôZTÜRK

11

Fetullahçılarla Görüşmeler . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. 83 Dink Cinayetine Yol Verenlerin Hazırlad ığı Sahte Bir Belge: Dink Şeması . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 86 lstanbu l Polisi Sahte Tutanak ile Hakkımd a Tel efo n Dinleme lzni Almış . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .9 1 Dosyanın Savcısı Old uğunu Söyl eyen Başbakan Erkekse 5 1 Numaralı CD.yi Buraya Getirsin Polisin CD.ye Sonrad an Yükleme Yaptığını Kanıtlayayım . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .9 2 Polis Sahte Belgeyle H akkımd a Telefon Dinleme lzni Al ıp Özel Görüşmeleri mi Kayd etmiş . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .94 lstanbul TEM Şube Polisi, Koruculan TSK Aleyhind e lfad e Vermeleri Ve Gizli Tanık Ol malan lçin Zorluyor . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .95 Cuntanın H ukuku Mu Olur, Hukuk Müşaviri Olsun? . . . . . . . . . . . 104 i rtica i le Mücad e le Eylem Planını Hazırlayıp Benim Ofisime Yerleştiren Cemaatçi Polislerin Amacı Ne ld i? . . . . . . . . . 105 t llüzyonun Basın Ayag ı Samanyolu TV, TRT Ve Nazl ı Ilıcak! . . 1 07 Ergenekon Soruşturmasını Yürüten Polisler ve Savcılar Hakkınd a Askeri Casusluktan Suç Duyurusu Taslağı Hazırlamaya Başlıyorum . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 1 1 Savcı Öz'ün Tutuklama Tehd id i i le Bir Avukatı Kulland ığı Şüphesi Ve Levent Göktaş'ın Ek ifad eye Götürü l mesi Süreci . 1 1 3 "Bak Serd ar, Ben Kuşaklar Boyu Silahlı Kuvvetlere H izmet Etmiş Bir Ailed en Gel iyorum" Diyen Kişi Kim? . . . . . . . . . 120 Ben Fetullah' ın Sağ Ko luyum. Serd ar Polislerle Uğraşmas ın Sert Gitmesin! Diye Bana Haber Gönd erilmesi . . . 122 Plakası Ad ıma Kayıtlı Araç, Mayıs 2009'd a Etimesgut'ta Bir i stihbarat Aracı Tarafınd an Sıkıştınlıp, Kaza Yaptırılıyor Ad nan Hocacı Kad ınların Avukatlık Ofisind e

. . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . .

123

Keşif Yap tıklan Şüphesi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 27 Kafes Planı Sahte! Daha Plan Ortaya Çıkmad an Soru Yönelten Savcı Evliya Mı? . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 29 Sivilleştik! Artık MlT ABD H esabına Casusluk Yapan

AKP v t: GIJLEN'l KURTARMA PLANI

12

Köstebekleri Yakalamıyor . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . Pol isler, Korucu lann Avukatı Şeyhmus Arslan ..

.

.

.

.

..

. .

.

..

.

.

Bey'e "Seni Serdar Öztürk mü Yönlendiriyor? Onu Da Burada Misafi r Edeceğiz" Diyorlar. ... . . . . . . ...

..

...

... 131

...

. . . . 132 ..

..

...

Benim Gözalbna Alınmam Ve Sonraki Süreçte Devam Eden Hukuki Mücadelemiz. Hakkımda Arama ve Yakalama Karan Çıkartıl ması lçin Özell ikle Ankara Dışına Çıkmam Beklend i . . . . . . . . ... .

.....

...

. 137

.. .... ..

Tutuklanmama Neden O lan Bütün Suça Konu Belgel eri . . . . . . . . . . . . . . . . .141 Polisin Yerl eştirdiğinin Kanıtı lşte Bu Belge Emekli Bir Polis, lrtica lle Mücadele Eylem Planının Aslı ..... .

.

..

. .

Bende Diyere k Avukatlanmı da Pusuya Düşürmeye Çalışıyor ! .149 Masum l nsanlann Evine Silah Mer mi Bırakılacak, ..

Ve Tutuklanmaları Mı Sağlanacaktı? Tutuklanan Benim. Mermileri Ve Planı Of isime Koyan Cemaatçiler Dışanda

...

. . 155 ..

H akim i rtica lle Mücadele Ve Eylem Planı Adl ı Belgeyi Yazanın Ve Ofisime Koyanın Kim Olduğunu Belirlenmesine Yarayacak O lan En Öneml i Del il i Tutanağa Israrla Geçirmek i stemiyor! . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

.

...

....

.

.

.

......

.

Parmak lzi İncelemesinden Sadece Suçl u lar Kaçar! . . . .

.....

...

...

157

....

159

......

Ben Savcı ÖZ'e Söylüyorum. Cevap Pensilvanya'dan Geliyor! 160 Sorgu H akimi mi? Samanyol u Tel evizyonunun Beşiktaş ..

Adl iyesi Temsilcisi mi? . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

.

.

.

..

..

...

.. . .. . .. .

..

Başbakan: Belgenin Aslını Mutlaka Bulacağız . . . . . . . . lhbar Mektubunu Ol uşturanlar Kimler? . . . . . . . . . . .

..

...

...

.

...

. . . . .163 ..

.............

............

165

.... 167 .

Çukurambar Postanes inde lhbarcı Subaylara Promosyon Var! . 1 74 ·Benim Babam, H em Balistikçi, H em A tış Artıkları Uzmanı, H em Belge i ncel eme Uzmanı, H em Ayakkabı Bag layıcı . . . . . . . 178 Soruşturma Hakkında Ki Bilgiler Neden Başbakan'a Veriliyor? 180 .

..

1 1 Eylül Ve ABD.Nin Türkiye'de Ki Kanlı Operasyonlan . . . . . . 182 Bazı Deliller Pol is Tarafından Sahte O larak Ü retil miş Ve Bunu Kanıtlamak Mümkün . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .186 .

. ..

..

.

...

.........

SERDAR ÔZTÜRK

13

Bülent Annç Uzun Süred ir Ned en Ağlamıyord u?

..

.....

...

. . . . 192 .

.

..

AKP' yi Ve Gülen' i Kurtarma Planı . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . 198 Parmak lzi i ncelemesi Başlangıçta Ned en Israrla Yapılmad ı? 199 Konusu Suç Teşkil Ed en Ve Tutuklanmama Ned en Olan ..

.

.

...

.

.

..

.

.

. .

. .

.

. .

..

Belgelerin H iç Birisind e Ve Mermilerd e Parmak i zim Yok! . . . . . 202 Bu Evd e iki Tane Çocuk Var. Nede n CD. Yok ! . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 203 Asnn Sahtekarlığı! .. ... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 206 Bu Tapelerle i lgili Türkiye'd e Bilirkişilik Yapacak Sad ece l ki Kişi Vardı r. Birisi Vata n Gazetesi Yazan Sayın Dilek Önder. .

. .

.

.

.

. . .

. . . . . .

.

....

.

.

.

.

.

Diğeri d e Sayın Pakize Sud a H anımdır . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 23 1 Türkiye Ö yle Sarsılmaz, Böyle Sarsılır . . . . . . 235 ..

. . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . .

.

.

.. . .

Silopi Kom Şube M üd ürü; " 1990- 1994 Yılları Arasınd a Burad a Görev Yapan Subaylar Ermeni Kökenliyd i ! . . . . . . . . . . . . . . . 246 Kimseye Verilmeyen ifad elerin PKK.nın lntem et .

Sitelerind e Ne i şi Var? . . . .

. . . .

.. .. . .

...

..

.....

.

. .... . ... ..... . . . .

. .

. .

.

.

. .

. .

...

. .... 256 .

Polis, 63 Tane Cd 'yi Alıp 5 Dakikad a i nceleyi p , 51 Nolu Dvd l le l lgili 26 Sayfalık Raporu Ayn ı Süred e Yazd ıysa, Ben O Polisin Alnınd an Öperim .

. . . "Tape" Lerin H iç Birisinin Terör Örgütü üyeliği l le .

. . . . . . . . ..

.

.............

.

. . . ....... ......

En Ufak Bir llgisi Yok .. . . . . . . Ben Terörist Olsayd ım Bu kad ar Yoğun Bir H ukuki Mücad ele Vermezd im. Doğrud an Beşiktaş Ad liyesini . . ... . . .

Yörüngeye Oturturd um

... . . . .

. . . . ... . . .

..

.

... ....

.

.

. .

. . . . . . ... . . . . .

...

.

...

.... . . .. . .

.. . .

...

.

. . ...... .. . .

. 274

...

277

.. . . . .. . . . . . .

278

. . . . . ... . . .. . .

. ..

273

..

H ed ef Türkiye'nin Parçalanmasını Engelleyen En Büyük Güç Olan Türk Silahlı Kuvvetlerini Etkisizleştirmek

Amerikalıların, TSK.ni Etkisizleştirerek, Kürt Devletini Kurma Ve Türkiye'yi Parçalama Projesi, H ükümetin Destek Vermesi Sonrasınd a Başarıya Ulaştı ! . l ngiliz Müstemlekeler Bakanlığının Görevi; l slam

. . .... . . . ...... . . . . . .

Coğrafyasınd a Tarikatlar Kurup Müslümanları Bölmek . Cumanın Farzlarını Bilmeyen bir Kainat i mamı . .

Fetullah Gülen! Yalan Söyleyen Bir Kainat i mamı; Fetullah Gülen! . . Dinlerarası Diyalog Görevlisi Bir Kainat i mamı;

. . .

. . .

. . . . . .

. . . . . . . . .... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . ...... . .. . . . . . . . . . . . .... . . . . .... . . . . .

.

. . . . . ... ... . .

280 281 282 285

AKP v e G OLEN'I KURTARMA PLANI

14

Fetullah Gülen! Yabancı Gizli Servisler Tarafınd an Kullanılan i mamlar AKP Tarafınd an Baskın Tarzınd a Bir Yasa Değişikliği

. . . . . . . . . ...... ........ . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . .... . . . . . . . . . . . ...... ... . . . .

285

..........

287

.... . . .......... . . .......

288

Yapılıp Ask� ri Casusluk Suçunu işleyen Failler Askeri Savcının Soruşturmasınd an Kurtarıld ı

Ben Buraya Savunma Yapmaya Değil, Hesap Sormaya Geld im Ve Çapraz Sorgu Komed isi: Şimd i Sırf Sizi Sevind irmek lçin Tanıyorum Diyeceğim

...

...... . . . . . . . . . .. . . .... . . . . . . . . . . ........ . . . ..........

291 295

H er i nsan Ülkeyi Kötü Yönettiğini Düşünd üğü H ükümetin Yıpranmasını Bu Suretle Halk Tarafınd an i ktidard an Uzaklaştırılmasını i steyebil ir. Maalesef Bu Durum Ceza Yasamızd a H enüz Suç Olarak Tanımlanmamıştır

. . . . . . . . ..... . . . . ........ . . . ..... . . ..... . . . ......

Soruşturmayı Yürüten Özel Yetkili Savcılar, Soruşturmanın Başınd a Amerikalı Savcı Susanne H ayd en Tarafınd an Eğitimd en Geçirilmişlerd ir

..... . . . . . . . . . . . . . .......... . . . . . . . .

Polisin Cemaat Reklamı: Halk i çin Emniyet, Ad a let i çin H izmet

. . . . . .. . . . ..... . . ...... . . . . . . . . . ........ . . . . . .. . . ........ . . . . . . .. . .

Bu Plan Benimse Allah'ın Laneti Boynuma O lsun. Değilse? Bund an Sonra Ne Olacak?

380

385 387

...

397

. . . . . . . . . . . . . . . . .... . . . . .. . .... . . . ..... . . . . . . . ...... . . .

398

önsöz

1 2 Haziran 2009 günü sabahı, Türkiye, "bir hanım göğsüne vatanı satarım" d iyen bir şahsiyetin genel yayın yönetmenl iğini yaptığı "The Taraf' ad lı gazeted e yayınlanan, "AKP ve Gülen'i Bi­ tirme Planı" adl ı haberle sarsıld ı. i ki hafta boyunca "AYDIN" lar, bu sahte be lgeyi, gerçekmiş gibi tartıştılar. Ve böy lece "The Taraf ' "kaos yaratma" misyonunu yerine getird i. Bu süre içind e, iki hafta boyunca, televizyonlard a ki tartışma­ ları acı acı gül ümseyerek izled im. Belgenin sahtel iğind en ad ım gi­ bi emin old uğum için, tartışmacılard an hangilerinin saf Türkiye Cumhuriyeti Vatand aşlan, hangilerinin planın bir parçası niteli­ ğind eki akad emisyenler ve yine hangi lerinin Amerikanın paral ı askerleri old uğunu net o larak gözl eml ed im. Gerçeklere ulaşma­ nın, pusuya d üşürülerek cezaevine gönd eril mek gibi acı yönleri o lsa d a, kimin ne old uğunu ayırt ed ebilmeyi sağlamak gibi bir turnuso l kağıd ı etkisi d e vard ır. Ben d evletin içind eki bir çete tarafınd an masum bir vatand aş o larak pusuya d üşürüld üm. Ancak çok şükür artık Çankaya'd a namaz kılan bir Cumhurbaşkanımız var. Yal nız sayın Cumhur­ başkanının namaz kıld ığı bir d evlette, "Cumhur" , d evlet tarafın­ d an tuzağa d üşürülüyor ve masum old uğu hald e yı llarca hapiste yatırıl ıyor ve zulüm görüyor ise, o namazların kimseye bir fayd a­ sının olmayacağı kuşkusuzd ur. Dönüp necip Türk milletine

so-

AKP v e GÜLEN'l KURTARMA PLANI

16

rulsa; "Ey ahal i, Cumhurbaşkanının namaz kıld ığı, ancak "Cum­ hur" a zulm ed ild iği bir d evletinizin mi ol masını istersiniz? Yoksa " Cumhur" a ad aletle hiıkmed ild iği, herkesin giıvend e old uğu bir d evlet mi istersiniz? Verilecek cevabın ne old uğunu herhald e söy­ lemeye gerek yok. Kıssad an hisse, "Halkın Ad aletl e hiı kmed ilen bir iı lkede yaşaması, Cumhurbaşkanlannın namaz kıl masınd an d aha önemlid ir. " Gerçeklerle yüzleşmek bazen çok acıd ır. O ned enle, bu kitabı, AKP. lilerin ve "ben Fetullah Giılen'e inanıyorum, cemaat ehli­ yim" d iyenlerin özellikle okumasını istiyorum. Bizim d inimizd e; " Kafi re bile iftira atılmaz. Fitne ise, ad am öldiırrnekten d aha biı­ yük giı nahtır." Kutsal kitabımızd a d a, "Zul med enler ise ancak kafirlerd ir" d er. Tiırk Milleti, kökliı tarihi, yerleşmiş bir d evlet geleneği olan biıyük bir millettir. Geleceği d e, hiç kimsenin şiıphesi olmasın, çok parlaktır. i çind e yaşad ığımız bu d önem, hiç kimseyi korkut­ masın ve karamsarlığa d a diışiırrnesin. Bugun sad ece geçici bir kriz dönemind e yaşıyoruz. Tiırk Milleti, Müsliıman geçinip Beyt­ iı l mala el uzatanları d a, Atatiı rkçiı geçinip d ine d il uzatanları d a tarihe gömmesini bilecektir. Artık d eniz bitmiştir. Bu millet in gönliınd e, ne takkel i haramilere, ne d e şapkal ı haramilere yer yoktur. Demokrasi kiıltiı riı gel işmiş olan milletimiz, ne kend i vatan­ d aşını pusuya diışüren çeteleşmiş siyasetçi, emniyet, istihbarat ve yargı görevlilerind en oluşan bu suç örgütünü aşamayacak kad ar zayıftır, ne d e yapılan zulmiın hesabını bunlara soramayacak ka­ d ar kud retsizd ir. Karşımızd a d evasa gibi göriı nen menfaat çetesi, hiç şüphesiz sad ece sun'i olarak şişirilmiş, patlamaya hazır bir ba­ lond ur. Yapılan işleri, Müslümanlık ad ına veya ulvi bir amaç uğ­ runa yapılıyormuş gibi gösterip, f ütursuzca zulmed enlerin, ne İs­ lamiyetle, ne d e insanlıkla bir ilişkisinin olamayacağı açıktır. Bu kitabı yazmamın iki ned eni var. Birincisi, Silivri'd e, Türk Milleti ad ına yargılama yapan bir mahkemenin bulunmamasıd ır.

SERDAR ôZTORK.

17

Bu ned enle, savunmamı d oğrud an Türk Milletine yapmak ama­ cıyla bu kitabı yazd ım. Diğer amacım ise, sorumlu bir Türk va­ tand aşı olarak tarihe gerçekleri not d üşmektir. Bu kitapta; sad ece acı gerçeklerl e yüzleşeceksiniz. Büyük res­ min ne old uğunu göreceksiniz. Büyük oyunun gölgesi d evasa, kend isi küçük oyuncularının siluetlerini bulacaksınız. " i rtica l le Mücad ele Eyl em Planı" ad lı sahte belgenin ned en oluşturularak aramad an bir gece önce benim ofisime, polisin içindeki çetenin organizasyonu ile yerleştirild iğini, yerleştirme işleminin polisin içind eki çete tarafınd an yapıld ığını kanıtlayan yazılı d el ilin ne ol­ d uğunu, Islak imzalı ihbar mektubunu gönd erd iği idd ia olunan ve Genelkurmay Başkanlığınd a görevli old uğunu ifad e ed en su­ bayın aslınd a kim old uğunu, Islak imzalı old uğu idd ia ed ilen bel­ geye ilişkin ilk raporun nasıl bir ayarlama ile alınd ığını, bu ayar­ lamad a al tına mersed es verilen savcının ro lünü, bu süreçte, yaşa­ nan tüm tuzakları ve oyunları öğreneceksiniz . . . .

Avukat Serdar ÔZTÜRK Silivri, 06.11.2010

Giriş

"Duyd uğun hiç bir şeye inanma. Bizzat kend i gözlerinle gör­ d üğünün ise sad ece yarısına inan. Çünkü aslınd a görd üğün şey dahi, algılad ığın ve anlad ığın gibi olmayabilir. " Der lngilizler. rı

Ülkemiz, son üç yıld ır "Ergenekon" soruşturmaları ve d avala­ ile yatıp kalkmakta, bu soruşturmalard a, belgeler ve idd ialar

ad eta ortalıkta uçuşmaktad ır. Psikolojik harp oyunları ve zihin buland ırma operasyonları ile, çirkini güzel , Karayı Ak, keçiyi ko­ yun, Şirki ve haramı Din, haini vatansever, takkeli haramileri d e­ mokrasi kahramanı olarak göstermekted irler. Oysa ki harami , şapkalı d a olsa haramid ir. Takkeli d e olsa haramid ir. Ve tüm ha­ ramiler, ülkenin kaynaklarını, kişisel amaçlarla tükettikleri için halkın d üşmanıd ırlar. Dolayısı ile, bu kad ar psikoloj ik harp ve kara propagand a içind e, bizi gerçeklere ulaştıracak tek şey, d oğru bilginin akıl süzgecind en geçirilmesid ir. Yani, her olaya ilişkin olarak, perd e önünd e görünen ve perd e arkasınd a görünmeyen bilgilere ulaşıp, sonra d a bu bilgileri aklın süzgecind en geçirmek­ tir. Ancak gerçeğe ulaşmanın, Silivri Cezaevine d üşmek gibi neti­ celeri olacağını d a bilmelisiniz. Bizim "Ergenekon" ve "Doğru bilgiyi eld e ed ip, aklını kullana­ rak gerçeklere ulaşma" maceramız nasıl başlad ı? 2009 yılı Ocak ayının soğuk bir Ankara sabahınd a evd en çıkmamak için ad eta d ireniyord um. Nihayet saat 10:30 d a Çay Yolu Koru Sitesind e,

AKP v� G ÜLEN'I KURTARMA Pl.ANI

20

evimizin hemen yanında ki duraktan geçen otobüse yetişebildim. Oğullarım, durağın karşısındaki ilkokulda okuyorlardı. Büyük

oğlumu teneffüste kar savaşı yaparken gördüm. Çocukluk yılla­ rım aklıma geldL Oğluma. kızmadım. Ama üşütecek diye endişe­

lendim. Ona el sallayarak otobüse bindiğim ana kadar, her şey hayatın sıradanhgı ve rutinliği içindeydi . Otobüse bindikten bir süre sonra telefonum ısrarla çalmaya başladı. Yasak olduğu için telefonumu başlangıçta açmak isteme­

diın. Ancak arayan kişi, normakle beni ısrarla aramayacak olan bir tanıdıgımdı. Telefonu sessizce açtım. Karşımda telaşlı bir ses "Serdar Neredesin? Çok acele avukat Levent GÖ KTA Ş' ın ofisine gel. Ofiste arama yapıhyor." Dedi. işte benim Ergenekon mace­ ram, bu telefon ile başladı. Malumunuz olduğu üzere de, 20 ay­ dır Silivri Cezaevinde zorunlu ikamet şeklinde devam ediyor. Anne tarafından büyük dedem, üç günlük evliyken Yemen Sa­ vaşına gitmiş ve yılwca evine dönmemiş. Evdekiler, savaşta öl­ müştür diyerek, unutmaya çalışmışlar. Ancak üç günlük gelin, hiçbir zaman kayınvalidesinin evinden ayrılmamış. Hep ümitle üç gunlükevliyken cepheye yolladığı eşinin dönmesini beklemiş. Y ıllar soma bir gün kapı çalınmış. Gelin kapıyı açtığında, karşı­ sında üstü başı yırtılmış, saçı sakalına karışmış bir garip görmüş. Sadaka isteyen biri zannettiği bu kişiyle ilgilenmesi için annesine seslenmiş� Annesi kapıya geldiğinde

"Yavruuum"

diye çığlık ata-'

rak kapıya yığılmış. Büyük ckdem, esaretttn kurtulmayı müte•

akip,

inatla,. pes etmeden, çölleri aşıp, h«

girdiği

şehirde birkaç

kanış kazanıp, tekrar yola,.çıkarak, yıllar: sonra evine varabilmiş

.

Sanının; inandığı şey uğrunda sonuna kadar mücadele etmek, bi­ zim genlerimizde var. inatla gerçeği aradığım ve ulaştığım bu süreçte verdiğim mü­ cadeleden ve yaptıklarımdan pişman mıyım? Asla! Bu mücadele sonucu pusuya düşerek, özgürlüğümden olduğum halde asla piş­ man değilim! Ben inançlı bir Atatflrk genciyim.

Yorulsam da, ha· pise atılsamda, O'nun hem inançlı olmayı, hem ilmi emreden yo­ lundan ayrılmayacagım. Bu yaşımdan sonra, ne Allah inancım-

SERDAR ÔZTÜRK

21

dan, ne Atatürkçü kişiliğimden, ne de vatanseverliğimden geri adım atacak değilim. Türk milletinin genetik özelliklerini taşıyan bir bireyi olarak, hayatımda hiçbir zulme boyun eğmedim. Boy­ numu eğdiğim tek an, secde ettiğim andır. Bu ülkeye zarar veren ve bu ülkenin doslu olmayan, Ortadoğu'da haçlı seferine çıktık­ larını ilan eden sözde bazı müttefiklerin kulu olmuş, cehalet için­ d�ki takkeli haramiler, zulümle bu millete boyun eğdiremeyecek­ lerini öğreneceklerdir. Şimdi, buyrun "Ergenekon" .macerasının kalan kısımının ne olduğunu? Gerçeklere nasıl ulaştığımı? Gerçeklere ulaşmanın ba­

na

nelere malolduğunu? Islak imzalı belgenin ne maksatla üre­ tildiğini? Bu belge ile kimlerin hangi suçlardan kurtarıldığını?

Neden bu belge gerekçe göaterilerek yasa değişikliği yapıldığım? Adli Tıp Raporlanmn kim tarafından nasıl ayarlandığını? ilk ra­ poru veren Adli Tıp Heyetinin nasıl ayarlandığını? ihbarcı suba­ yın aslında kim olduğunu öğrenmeye ..... Avıikat Serdar ÔZTÜRK Silivri, 07.11.2010

Levent Göktaş'ın Müdafıliğini Yürüttüğüm Süreçte Yaşananlar

İddianame mi? Andersenden Masallar mı? İstanbul 13 .Ağır Ceza Mahkemesi'nde: 06.07.20 1 0 tarihinde başladığım ve iki buçuk gün süren savunmam özetle ve mealen şöyleydi: "Sayın Başkan, özel yetkili savcılar tarafından hazırlanan iddi­ anameyi geçen Perşembe günü dinledik. Andersenden masallara rahmet okutacak güzel bir masal dizisi ve güzel bir illüzyon gös­ terisiydi. Ama tarihte daha güzel illüzyon gösterileri de var. Ör­ neğin Almanya'nın Polonya' ya saldırısı veya 1 1 Eylül saldırısı gi­ bi. Şimdi böyle bir iddianameye karşı esasen savunma yapılmaz. Ben müdafilerimle görüştüğümde; "Bu işin ne olduğunu, Levent Göktaş'ın avukatlığını yaptığın süreçte neler yaşandığını en iyi sen biliyorsun. Bu nedenle, mahkemeye çık ve her şeyi anlat" de­ dikleri için, onların istemiyle savunma yapıyorum. Yoksa burada sayın şahsınızı tenzih ederim, AKP.nin özel mahkememiz diye ta­ nımladığı bu mahkemede, üyelerden dolayı herhangi bir adalet olmadığını biliyorum. Yakinen biliyorum. Şimdi bu "İrtica tle Mücadele Eylem Planı" adlı belgenin ne­ den oluşturulduğunu, neden benim ofisime konulduğunu ortaya koymak için, Levent Göktaş'ın müdafisi olduğum süreçte yaşa­ dıklarımı bütün detaylarıyla izah etmem gerekir ki, neden böyle

AKP ve GIİLEN'I KURTARMA PLANI

24

bir belge oluşturuldu? Neden benim ofisime konuldu? Tam ola­ rak anlaşılsın. Bir kere şunu açıklıkla söylemeleyim ki hedef ben değilim. As­ lında burada bulunan hiç kimse hedef değil. Bu olayın kişilerle il­ gisi yok. O yü.zden, "Bu DV D bana ait değil.", "Bu CD bana ait değil.", "Vay bu belge benim ofisimden çıktı, Nedir bu?" Filan demenin bir anlamı yok. Bugü.n yaşananlar, bü.yü.k çaplı, uluslar arası bir organizasyonun, Tü.rkiye'de ki uygulamasıdır. Savun­ mam da bunun detaylarını da izah etmeye çalışacağım. Daha önce, sözde Ergenekon örgü.tü. soruşturması yada tiyat­ rosu kapsamında toplam ü.ç iddianame düzenlendi. Bu iddiana­ me, tiyatronun dördüncü. perdesi. Islak imza konulu bu dördün­ cü. perde de bize, "ıslak imzalı belgenin kurusu ofisinden çıkan

kötü adam rolü. düştü. "

Açıklamalarımı öyle süslü laflarla, ağdalı sözlerle cümlelere taklalar attırarak yapmayacağım. Daha önce tutuklanan Avukat Levent GÖKTAŞ' ın müdafiliğini yaptığım süreçte, öğrendiğim ne varsa, her şeyi doğrudan ve eğip bükmeden anlatacağım. Sayın Başkan sizi tenzih ederim, bunu isteyen anlar, istemeyen anla­ maz. Bunu da çok önemsemediğimi söylemek zorundayım. Ama Türk Milletinin anlayacağından adım gibi eminim. Şimdi önce iddianameye bazı eleştiriler yaparak başlamak isti­ yorum. 2450 yıl önce Sokrates savunmasına başlarken şöyle bir söz kullanır. "Ey Atinalılar! Beni suçlayanlar öyle ifadeler kullan­ dılar, öyle suçlamalar yönelttiler ki, ben bile kendimi tanıyama­ dım. Ancak anlattıklarının hepsi yalan." Aynı burada olduğu gibi. Şimdi bende iddianameyi okuyunca kendimi tanıyamadım de­ sem yeridir. Bizim iddianamt: kültürümüzde küfürler iddianame­ lere konulmaz. Ben hukukçuyum. Ceza hukukçusuyum. Kandil­ li Kız Lisesi mezunu değilim. Fetullah Gülen adlı şahsın MOS­ SAD ajanı mı? Haham mı? Ne idüğü belirsiz homoseksüel özel sekreteri de değilim. Özel konuşmalarım da kızdığım zaman küf­ redebilirim. Ama bunun iddianamelere konulması doğru değil-

SERDAR ôZTÜRK

25

dir. Hadi biz küfrederek bir yanlış yapmışız. Bu küfürlerin iddi­ anameye konulması, ayrı bir yanlıştır. Bizim iddianame kültürü­ müzde böyle bir uygulama da yoktur. Bunu savcılar iddianame . düzenleme konusundaki cehaletlerinden mi yapıyorlar? Hayır. Kasten yapıyorlar. Yani topluma "Bakın bu adam ahlaksızın teki. Küfrediyor" diye göstererek, itibarsızlaştırmak için yapıyorlar. Böyle bir şey yok. Her insan özel hayatında küfredebilir. Olabilir. Doğru olmasa da, bu normal insani bir tepkidir. lnsan sevindiğin­ de güler, üzüldüğünde ağlar, kızdığında da zaman zaman küfür edebilir. Ama bu iddianameyi yarın çocuklar okuyacak. Hukuk fakültesindeki öğrenciler okuyacak. Bu nedenle, böyle bir uygu­ lama yapılması ayıptır. Bu yapılan işin ne hukukla, ne dinle, ne de ahlakla hiçbir bağ­ lantısı da yoktur. Çünkü ne hukukta iddianamelere böyle kötü sözlerin konulmasının yeri vardır. Ne de dinde yeri vardır. Türk hukuk tatbikatında da bu tip sözler noktalarla, açıkça yazılmadan gösterilir. Yani kötü sözler, iddianamelere öyle açık açık yazıl­ maz. Bu operasyonu yapanların bir referansı da dindir. Operasyo­ nu yapanlar dinimizi kullanıyorlar. Ama Dinimizde de der ki "Al­ lah kötü sözü sevmez. Ancak zulmedilenler müstesna." Onun için benim küfürlerimi, ne dinen, ne de hukuken değerlendire­ mezsiniz. Buna savcılar da dahildir.

Beşiktaş Özel Yetkili Savcılan Magazine meraklı özel yetkili savcılar. Magazine meraklı diyo­ rum. Çünkü telefon görüşmelerimin içeriğini gösteren tespit tu­ tanaklarına, yani "tape" lere bakıyorum. lddia edilen örgütle ilin­ tili olabilecek bir tane telefon görüşmesi yok. Müvekkillerimle yaptığım iş ve özel konulu görüşmeler. Arkadaşlarımla yaptığım özel görüşmeler. Hukukta temel, orta zekalı insandır. Orta zeka­ lı bir insanın baktığı zaman rahatlıkla anlayabileceği, bir suçla ilişkisinin olmadığını değerlendirebileceği telefon görüşmelerime

AKP ve GÜLEN'/ KURTARMA PLANI

26

ilişkin tapelerin buraya konulması kasıtlıdır. Bu durumun savcı­ ların zekasıyla ilgisi olduğunu zannetmiyorum. Kasıtlı olarak bu telefon görüşmelerim dosyaya konulmuştur. Şunu söyleyeyim: Özel hayatım, doğrusuyla, yanlışıyla, güzel­ likleriyle ve hatalarıyla sadece bana aittir. Ve sadece beni ilgilen­ dirir. Magazine meraklı özel yetkili savcıları da ilgilendirmez. Po­ lisleri de ilgilendirmez. Ben burada size özel hayatımın hesabını verecek değilim. Dediğim gibi, bunlar sadece maalesef magazine meraklı olduğu anlaşılan özel yetkili savcıların hukuk dışı yakla­ şımlarının birer örneğidir. Az önce dedik ya, bu operasyonu yapanların referansı dindir diye. Bakın şimdi şunu da söylemek zorundayım. Bir kere, bu olayın, bu operasyonun savcılarla doğrudan bir ilgisi yok. Başın­ dan beri biz bunu söyledik. Şubat 2009 da Levent Albayla ilgili, özel bir TV kanalında yayınlanan ilk tekzip de söylediğimiz ay­ nen şuydu: "Bu olayın bir örgüt mü? Yoksa yabancı bir gizli ser­ visin ülke içindeki işbirlikçilerini kullanarak yaptığı örtülü bir operasyon mu olduğu, ancak yargılama sonunda ortaya çıkacak­ tır." Bunu o zaman niye dedik? Çünkü çok ciddi bazı delillere ulaşmıştık. Bunun yabancı bir gizli servisin operasyonu olduğu­ nu, bir takım kişilerin kullanılarak yönlendirme yapıldığını tes­ pit ettik. O delilleri ben burada izah edeceğim. Şimdi Dursun ÇlÇEK albayımı tanımam. Daha doğrusu bura­ da tanıştık. Avukatlarım, müdafilerim, meslektaşlarım bu konu­ yu izah ettiler. Ben size Levent Albayın ofisine 5 1 nolu DVD'yi kim koydu? Hangi polis koydu? O'nu da savunmamda ismen söyleyeceğim. Bu ıslak imzalı belgenin gönderildiği ihbar mektu­ bunu kim yazdı? O' nu da ismen söyleyeceğim. Daha doğrusu hukukçu olarak; "lhbar mektubunu yazdığına yönelik kuvvetli şüphe bulunan kişi" ve "DVD. yi koyduğuna dair kuvvetli şüphe bulunan polis" diyelim. Ama ben kendi adıma söyleyeyim yüzde yüz eminim. Biraz önce, bu operasyonu yapanların bir referansı da dindir de­ dik. Çok şükür hepimiz Müslüman'ız. Bizim dinimizde, kimse

SERDAR ôZTORK

27

kimsenin inancını sorgulayamaz. Kimse kimseye Allah adına yer­ yüzünde hesap sorucu da değildir ki bu yetkiyi Allah peygamber efendimize dahi vermemiştir. Sen sadece açık bir uyancısın demiş­ tir. Dolayısıyla özel hayata girilmesi, dinen de doğru değildir. Bu­ nun üzerinde duruyorum. Çünkü bu çok ahlak dışı bir konu. Ya­ ni iki kişi arasında olan özel bazı konulan iddianameye aktarmış­ sınız. Ne geçti elinize? Ne oldu? Boyunuz mu uzadı? Bunun dini­ mizde yeri var mı? Yok. Bakın orada beni irrite eden bir konu var. Bir telefon konuşmasında türbanla ilgili bir konu geçiyor. Benim öyle bir problemim yok. İnsanın başı açıktır, kapalıdır filan ben böyle şeylerle ilgilenmem. Hiç umurumda bile olmaz. Kim nasıl inanıyorsa, öyle inansın. Bunlar beni ilgilendiren konular değildir. Yalnız maalesef bu ülkede bilgi sahibi olmadan fikir üreten bir sü­ rü entel olduğu için, bunlan da açıklamak durumundayım. Herkes türbanı tartışır. Ama kimse türbanın kaynağı nedir? Kardeşim türban nereden gelmiştir bu ülkeye? Diye araştırmaz ve sormaz. Bu ülkeye türban 1983 yılında geldi. l 983'den önce bu ülke Müslüman değil miydi? Türban takılmadığı dönemde bu memleket Müslüman değil miydi? Türban tabi ki tümüyle siyasi bir simgedir. Kaynağı da 1975-1992 Lübnan iç savaşıdır. Orada Hizbullah lideri Nasrallah' ın, Şii kızların yanlışlıkla vurulması nedeniyle, başı açık ve kapalı kızların başlarını belli bir şekilde bağlamasını öngörmesi ve talimat vermesi sonucu Türban ortaya çıkmıştır. Türbanın kaynağı budur. Daha sonra 1983 de, Filistin Kurtuluş Örgütüyle, Özal'ın yap­ tığı anlaşma sonucu çoğu türbanlı olan Filistinli kız öğrenciler Türkiye'ye gelmişlerdir. Aynı dönemde Hizbullah'ı kuran Iran Askeri istihbaratı, Türkiye'de ki kız yurtlarında kalan öğrencile­ re, türban takmaları halinde aylık 100 ve 150 dolar burs verilme­ sini sağladı. Örneğin Ankara' da Seyran Kız öğrenci yurdu, Esat Kız öğrenci yurdu gibi kız yurtlarında kalan öğrencilere, "başını­ zı sadece kapatın. Başka bir şey istemiyoruz" denilip, bunun kar­ şılığında aylık 100-150 dolar burs verilerek, kızlarımızın türban takmaya başlamaları sağlanmıştır.

AKP ve GÜLEN'/ KURTARMA PLANI

28

lnsan kapanır veya kapanmaz. Bu bizi ilgilendiren bir konu değildir. Yalnız bu tapeyi buraya koymanız tabi çok ciddi bir ah­ laksızlık. Bu tapenin buraya konulması sadece operasyonu ya­ panların niteliğini gösterir. Peki dinimizde ne diyor? " Tecessüs" etmeyin diyor. " Tecessüs" ne demek? "Kişilerin özel ve gizli hal­ lerini araştırmayın" demektir. Bu Kur' an'ın emri. Hani bunlar " Risale-i Nur" larda filan yazmaz. O tip kitaplarda yoktur. Ama Kur' an'da var. Peygamber efendimiz, kişilerin ÖZel hallerinin araştırılarak ortaya dökülmesinin, toplumun ahlakını ve düzeni­ ni bozacağını belirterek, bunu hem devlet adamlarına, hem de ki­ şilere haram kılmı ştır.

2005 yılında, Önce ·Emniyet İçinde -Kendi Personeline Karşı "TSK·dinsizdir" Şeklinde

Cemaat,

Psikolojik harbe başlıyor. Şimdi bu operasyonu yapan ve yabancı gizli servisin kullandı­ ğı cemaate bağlı çocu klar ki, bunlar bizim çocuklarımızdır. Bu şe­ kilde din yolu ile motive ediliyorlar. Emniyet içinde ki cemaatçi­ ler tarafından, 2005 yılından itibaren, Türk Silahlı Kuvvetl erini karalamak için, "Ordu dinsizdir, subaylar dinsizdir, ahlaksızdır. " "Dolayısıyla böyle bir orduya savaş açmak, orduyla mücadele et­ mek Allah'ın emridir. " Filan gibi, saçma sapan, ne dinde yeri olan, ne de devletin güvenliği ile bağdaşan, tam aksi devletin güvenliği­ ne aykırı bir takım propagandalar ve uygulamalar yapılmıştır. Bu iddianameye gerekli eleştirileri yönelttikten sonra, ABD.liler tara­ fından kulanılan emniyet içindeki Gülen cemaati müritlerinin psikolojik harp oyunlarının detaylarını açıklayacağım. Te krar belgeye gelelim. Şimdi böyle bir belge neden oluşturul­ du? Neden benim ofisime konuldu? Bu operasyonu yürüten ve kendilerini dünyanın en zeki, en yetenekli ekibi .gören becerik­ sizler sürüsünün hedef listesinde başlangıçta ben yoktum. Sözde "Ergenekon" örgütüne ilişkin yapılan soruşturmada, lOncu dal-

SERDAR ôZTORK

29

gaya veya 12nci dalgaya kadar, hangi dalgada kimlerin alınacağı, kimlere hangi delilin konulacağı, kimlerde ne gibi delillerin bu­ lunacağı, gözaltındayken kişiler hakkında hangi yandaş gazete de, kimin için ne manşet atılacağı, bunlar hep belliydi. Bunlann hepsi önceden planlanmış ve hazırdı. Operasyonun nasıl yapıla­ cağı çok önceden belliydi yani. Bu operasyonlar tümüyle dijital veri depolama aygıtlarına da­ yalı olarak yapılıyordu. Operasyonların stratejisi buydu. Dijital veri depolama aygıtlarına el koyuyo rsunuz, şüpheliye teknik ye­ tersizlik hikayesiyle örneğini, kopyasını vermiyorsunuz. Ondan sonra içine geriye dönük olarak konusu suç teşkil eden veri yük­ lüyorsunuz. Böylece hedef aldığınız kişilerin tutuklanmasını sağ­ lıyorsunuz. Operasyonun stratejisi buydu. Özellikle 10. dalgada, doğrudan hedef alınan kişilerin evine, ofisine ve işyerine vesaire filan dijital v eri depolama aygıtları bırakılmak suretiyle hedef alı­ nan kişiler tutuklatılmıştır.

ôrgdt Üyeluinin, örgüte üye olduklannı bilmediği ôrgOtl Ergenekon! Şimdi bu Ergenekon soruşturmasının/davasının nasıl bir ko­ medi olduğunu anlamak için 7 Ocak 2009 saat lO:OO'a dönme­ miz gerekiyor. O gün Levent Albayım saat lO:OO'da avukatlık ofisinde, avu­ kat meslektaşlarıyla lieraber çalışıyorlar. Levent GÖKTAŞ, tele­ vizyon seyrediyor. Saat lO:OO'da TV.de bir alt yazı geçiyor. Diyor ki; " Kanadoğlu gözaltında. Evinde arama yapılıyor. " Levent Alba­ yım ofiste çalışan diğer avukat meslektaşlarını yanına çağırıyor. " Bakın Kanadoğlu'nu da gözaltına almışlar" diyor. Bir meslekta­ şımız "Levent Bey, hakikatten böyle bir örgüt var mı? diye soru­ yor. Levent All?ayda; "Herhalde var; Yoksa bu kadar kişiyi gözal­ tına alırlar mıydı?" D iye cevap veriyor. Bilmiyor 40 dakika son­ ra kendisinin de o fisine, aynı ö rgütün üyesi olduğu suçlaması ile arama için gelineceğini. işte " Ergenekon" böyle bir komedi.

30

AKP

ve

GÜLEN'/ KURTARMA PLANI

Hani bir gazeteci diyordu ya; "Bu öyle bir örgüt ki, üyesi oldu­ ğunu bile bilmiyorsunuz." Levent Albayda, o gün saat 1 0: 00 da böyle bir örgüte üye olduğunu bilmiyordu. Saat 1 0:40'da öğren­ di. Arama için Ankara TEM.den komiser Mehmet Yayla ve ekibi geliyor. Ellerinde lstanbul 1 3 . Ağır Ceza Mahkemesi hakimi Ömer Diken'in, 6 Ocak 2009 tarihli, Arama El Koyma inceleme ve Yakalama kararı var.

Başsavcı Cihaner'in Tahliyesi Nedeni lle "Hukuk Bitti Diyen Başbakan'a Sorular. Defter Kitap Açık Cevap Versin. Şimdi bu dosyanın savcısı olduğunu iddia eden ve geçenlerde Yargıtay'a başsavcı Sayın ilhan Cihaner'in tahliyesi nedeniyle "hu­ kuk kalmadı" diye eleştiri yönelten Başbakana şu sorulan yönelt­ mek lazım. 1- Ofisi Ankara da olan bir avukatın işyerinin aranma­ sı için, lstanbul'dan bir savcı kendi yargı çevresindeki bir hakim­ den karar talep edebilir mi? 2- lstanbul'da ki tek hakim, Anka­ ra'da ki bir avukatlık bürosunun aranması için karar verebilir mi? Mahkemeyi tenzih ederim. Verir diyen ceza hukukçusunun alnını karışlarım. Bunlar özel basit hukuka aykırılık, usuli hata fi­ lan değildir. Şimdi, Başbakanın bu soruların cevaplarını vermesi lazım. "Hukuk bitti" diyen başbakanın, bu dosyanın savcısı oldu­ ğunu iddia eden başbakanın. Hukukun bittiği yer burasıdır işte. Yani Türkiye de hukuk biteli çok oldu. Türkiye, hukuk devleti niteliklerini bu soruşturmaya başlamakla birlikte kaybetti. Aslında buradan başbakana bir faks çekip, "defter kitap açık. Hadi bu sorulara cevap ver" demek lazım. Bakalım ne cevap ve­ recek? Şimdi Ceza Muhakemeleri Kanununu hepimiz biliyoruz. Ama kayda girmesi açısından bir kere daha izah edeyim. Ceza Muha­ kemeleri Kanununun 1 30ncu maddesi avukat bürolarının aran­ ması için mahkeme kararı arar. Mahkeme kararını öngörür. Ceza Muhakemeleri Kanunumuz " tek hakim" ve "mahkeme" yi ayır-

SERDAR ÔZTQRK

31

mıştır. Dolayısıyla, "tek hakim", bir avukatın bürosunun aranma­ sı için karar veremez. Verirse o karar yok hükmündedir. Buda ba­ sit usuli bir hata değildir. Yargı çevresi dışında bir yerde arama yapılacaksa, savcı o ye­ rin yetkili mahkemesinden veya yetkili savcısından bu işlemi ta­ lep eder. CMK. 1 6 1/l ve 1 62 böyledir. Fakat bunların hiçbirisi yapılmamıştır. Tabi operasyon da böyle bir hukuki davranma, hukuka uyma filan gibi bir gaye yok. Böyle bir gaye yok. Yani bu işi yapanların hukuki davranma gibi bir endişeleri yok. Onlara ne gibi bir söz verildiyse? Hak, hukuk, kanun, din, iman, kitap hiç­ bir şey yok bu işte. Evet, ikincisi, arama kararında arama nedenini oluşturan fiilin gösterilmesi gerekir. Şüphenin fiil olmadığını, ilkokul 5. sınıf öğ­ rencisi bilir. Yani benim oğlum biliyor. Buna rağmen arama kara­ rında terör örgütü üyesi olması şüphesi şeklinde bir kılıf uyduru­ larak arama kararı verilmiş. Şimdi fiil nedir? Dersiniz ki, bu adam A noktasından B noktasına bir bombayı götürdü ve bıraktı. Bizde kamerayla tespit ettik. Örgüt üyesi olduğu konusunda kuvvetli şüphe var. Böyle bir fiili var. Tespit edilmiş böyle bir eylemi var. Onun için arama yakalama kararı talep edersiniz ve alırsınız. Ama böyle bir şey yok. Tüm arama kararlarına " Terör Örgütü Üyesi şüphesi" yaz gitsin. Nasıl olsa tutuklayacak hakimde bu işin içinde, savcı da bu işin içinde. Gerçi onlar sadece aracı.

Hikimler Polislere boş karar imzalayıp vermişler! Bu işin başında başbakanın bir sözü vardı; "Biz bu işi polisler­ le, emniyetle belli bir aşamaya getirdik. Sonra yargıya teslim et­ tik" demişti. Bu ifade doğru d �ğil. Başbakan bu işi Yargıya teslim etmiş filan değildir. Yargı, bu işte sadece aracı kılındı. Aracı ola­ rak kullanıldı. Nasıl kullanıldı? Şimdi mahkemenize daha önce sunuldu. Bazı hakimler ve mahkemeler polislere boş karar imza­ layıp vermişler. Bunlar bizim tespit ettiğimiz hususlar. Tabi tespit

32

AKP

ve

GÜLEN'l KURTARMA PLANI

edemediğimiz neler var bilmiyoruz. Şimdi bu ne demek? Bu ka­ fası çalışan veya orta zekalı bir insan için; "Bütün işi hala polis

yapıyor" demek. Yani içişleri Bakanlığına bağlı, Başbakana bağlı polis yapıyor demek. Dolayısıyla, bu işte yargı sadece aracı olarak kullanılmıştır. Bu süreçte, bütün delilleri polis hazırlamış, bütün delilleri po­ lis incelemiş, kararları da polis vermiştir! Polis! Tespit edebildiği­ miz bazı hakimler, polise boş karar imzalayıp vermişlerdir. Polis bu kararların altına isim listesini yazmış ve operasyonlar bu şe­ kilde yapılmıştır. Bunu 1 2nci dalgada Rektörlere ve yardım vakıf­ ları görevlilerine yapılan gözaltılarda gördük. Nasıl gördük? Tep­ kiler üzerine, Özel yetkili Cumhuriyet Başsavcı vekili Sayın Tu­ ran Çolakkadı televizyonlara çıktı "polisler bizim bilmediğimiz isimleri listeye eklemişler" dedi. Bu ifade de doğru değil. Siz za­ ten savcılar olarak gözaltına alınacak isimlerin hiç birisini bilmi­ yordunuz ki. Boş kararları imzalayıp polise vermişsiniz. Polis o kararların içini doldurmuş. Bu kararlar ile, telefon dökümlerini almış, gözaltına almış, aramayı yapmış, gözaltı süresini polisler kendileri imza atarak uzatmış bilmem ne. Hakimlerin boş karar imzalayıp polislere verdiğine ilşkin de­ liller, daha önce ikinci iddianamenin duruşmalarında bildiğim kadanyla mahkemenize sunuldu. Çünkü ben bu delilleri ceza­ evinde tespit ettiğimde, bütün sanıklara verdim. Dağıttım. "Alın bakın böyle saçmalıklar var" diye. Bir yıldır tutuklu olduğumuz için ilk defa hakim karşısına çıkıyoruz. Fakat az önce de ifade et­ tiğim gibi, biz bu delilleri geçen sene tutuklandıktan sonra, yani Temmuz 2009 ayında tespit etmiştik. Şimdi bu belge de, lstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Özel Yet­ kili Bölümü 1 1 . Ağır Ceza Mahkemesi yedek üyeliğine bir yazı göndermiş. Savcılık yazısının ilk sayfalarının altında, kararı veren hakimin i mzası var. En son sayfada ise, Cumhuriyet Savcısı Ze­

keriya Öz adlı şahsın sahte atılmış imzası var. Şimdi bu ne de­ mek? Bu anlayan adam için şu demektir; Hakimler bol miktarda boş karan imzalayıp polislere vermiş. Fakat polisin kafası o kadar

SERDAR ôZTORK

33

çalışmadığı için, hukuku da bilmediği için, savcılık yazısına, ha­ kimin imzasını taşıyan kağıtlardan da koymuşlar. Ben bu saçmalığı dilekçelerimde yazdım. Sonra özel yetkili savcılar beni mahkemeye verdiler. Vay efendim "Serdar ÖZTÜRK güvenlik görevlilerine hakaret etmiş" diye. Ne hakareti ya? Yani bir kere ben, haksız olarak beni tutuklatan adamlara böyle basit kelimelerle hakaret etmem. Neyse. Şimdi bunun anlamı şu; Hakimler boş kararlan imza­ lamışlar ve polislere vermişler. Polise de, atış serbest kimi hedef seçiyorsan, kimi almak istiyorsan, buyur içini doldur, imzala, operasyonu yap, delilleriyle beraber bize getir. " "Sorulan da sen hazırla. " Demişler. Bakın iddia ne? Hükümeti devirmek. lddia ne? Meclisi yık­ mak. Böyle ciddi bir suçta soruşturmayı polis yürütmez. Yani bi­ zim Ceza Muhakemeleri Kanunumuzda öyledir. Soruşturmanın asıl sahibi savcıdır. Fakat bu soruşturmada öyle değil. Burada savcılar sadece aracı. Bu nedenle, ben 10 Ağustos 2009'da savcılığa gönderdiğim di­ lekçede açıkça yazdım "Bakın size hakaret etmek kastıyla söyle­ miyorum." -Dilekçede kullandığım ifade aynen böyle- "Hakaret etmek kastıyla söylemiyorum. Fakat siz bu olayda piyonsunuz. Sizi piyon olarak kullanıyorlar. " dedim. Bu nedenle de beni mah­ kemeye verdiniz. Beraat ettim. Çok üzgünüm. Dilekçenin bütü­ nünü okuyan eski DGM hakimi olan tecrübeli bir hukukçu bera­ al karan verdi. itiraz edin. Süresi de geçmedi daha. Evet, operas­ yon tümüyle böyle yapılmıştır.

Bütün Operasyonları Başbakan Ve İçişleri Bakanına Bağlı Polis Yapıyor. Savcıların Hiçbir Şeyden Haberleri Yok! Bu işin mahkemelerle ve savcılarla bir ilgisi yoktur. Polis, İçiş­ leri Bakanlığı ve Başbakan tümüyle bu işin içindedir. Bu eylem-

AKP

34

ve

GÜLEN'/ KURTARMA PLANI

ler onu gösteriyor. Polis yapıyorsa bir operasyonu İçişleri Bakanı işin içindedir dernek. Polis İçişleri Bakanlığından habersiz ope­ rasyon yapabilir mi? Başbakandan habersiz böyle bir naneyi yiye­ bilir mi? Yiyemez. Yer diyen adam sadece çok saftır. Evet, netice­ de polisin hazırladığı sorular, fiash diskle yada CD ile savcıların önüne geliyor. Savcılar sadece polislerin hazırladığı soruları şüp­ helilere yöneltiyorlar. Yani soruşturmanın sahibi olan savcı , dos­ yayı bizzat idare etmek ve soruşturmayı yönetmek yerine aracılık yapmayı tercih ediyor. Ama bu zaten operasyonunun niteliği ne­ deniyle böyle. Sayın başkan ben burada, Levent Göktaş'ın müdafiliğini yü­ rüttüğüm beş aylık süreçte, yaşadığım olayları bütün detayları ile anlatacağım. Çünkü ceza dosyası bir resimdir. Ceza davalarında her şey detayda saklıdır. Herhangi bir detay atlamamaya çalışarak anlatacağım. Dolayısıyla, siz anlatacağım detaylardan, değerlen­ dirme açısından neyi istiyorsanız alabilirsiniz.

Levent Göktaş'ın Ofısine Baskın Anında Polis tarafından Ünlii 5 1 Nolu DVD.nin Konulması Evet tekrar 7 Ocak 2009 saat 10:40'a dönüyoruz. Şimdi Levent Albay ofiste ve polisler saat tam 10.40 da avukatlık ofisine baskın tarzında giriyorlar. On tane polis. Ben o sırada ofiste değilim. Ken­ di ofisime gidiyorum. Herkesi bir odaya topluyorlar. Şimdi bura­ da şu sorulan sormak gerekiyor; 1- Polis Cumhuriyet Savcısı ol­ madan bir avukatın ofisine arama için girebilir mi? Giremez. Gir­ mesinin bir mantığı var mı? Var tabi. Çünkü CD koyacaklar, DVD koyacaklar. Yani onu savcının yanında kolay kolay yapamazlar. Levent Albay tutuklandıktan sonra, oturduk polisin ofise girme anında ki tüm detayları ofiste çalışan herkesle konuşarak saniye saniye her anı tespit ettik ve değerlendirdik. Ben, ofiste çalışan herkese, polisin ofise giriş anından, aramanın başladığı ana kadar olan sürede saniye saniye neler yaşadıklarını sordum. Önemsiz

SERDAR ÔZTÜRK

35

detaylar dahil herkesin hatırladığı her şeyi anlatmalarını istedim. DVD'yi hangi polisin koyduğunu bu şekilde tespit ettik. Şimdi önce Levent Göktaş'ın avukatlık ofisinde polisin yaptı­ ğı arama işleminde ki saçmalıklardan başlayacağım. Bir kere, Le­ vent GÖKTAŞ' ın ofisinde ki arama işlemi için gelen Ankara TEM görevlisi komiser M. Y. dahil, Levent Albayın ofisine ünlü 5 1 nu­ maralı DVD. nin konulacağından, polis ekibinde ki herkesin ha­ beri olduğu anlaşıyor. En azından komiser M Y. nin.,DVD.yi ko­ yan polisin ve kameramanlık yapan polisin haberi var. Bu hakim­ leri savcıları fişledikleri, görüntülerini çektikleri, "bakın hakim­ leri savcıları fişlemişler" vesaire filan diye yandaş gazetelerde çar­ şaf çarşaf yayın yaptırdıkları 5 1 nolu DVD. Polis, özel yetkili savcı Şemsettin Bey geldikten sonra arama­ ya başladı. Yanılmıyorsam savcı bey saat üç buçukta gelmişti. Do­ layısıyla, polisin ofise girmesi ile savcı beyin gelmesi arasında yaklaşık beş saatlik bir süre var. Ben saat on bir buçuk gibi Levent GÖKTAŞ' ın ofisine geldim. Saat 1 0:40' da polisler gelmiş. On bi_r buçukta ben geldim. Saat 14:00 'da baro temsilcisi meslektaşları­ mız geldi. Saat üç buçukta da Cumhuriyet Savcısı Şemsettin Bey geldi ve ofisin aranması işlemine başlandı. Nereden? En dip oda­ dan. Yani Avukat Fatma Kara'nın odasından. Usul şöyle; Polis odada ki bütün belgeleri inceliyor. Bütün CD'leri DVD'leri oda­ nın sahibi olan avukatın masasının üzerine bırakıyorlar. O oda­ daki arama tümü ile bittikten sonra el konulan CD'leri ve DVD'leri imzalatmak için sekreteryaya götürüyorlar. Bu arada gözlemci olarak çağrılan muhtar azaları salonda oturuyorlar. On­ lar ilk üç odanın aramasına katılmadılar. ikinci oda Avukat Demet REÇBER hanımın odası. Polisler, bu odada da aynı şekilde bütün flash diskleri CD'leri dijital veri de­ polama aygıtlarını topluyorlar. Odada ki arama bittikten sonra götürüp sekreteryaya teslim ediyorlar. Üçüncü oda da aynı yön­ temle arandı. Dördüncü oda Avukat Özge Evci'nin odası. Ünlü 51 nolu DVD'nin bulunduğu oda. Avukat Özge Evci , odasında ki arama

AKP ve G ÜLEN'I KURTARMA PLANI

36

başlamadan önce salonda bekliyor ve arama başladığında hemen çağırılmıyor. Bakın burada saniyeler bile önemli. Bir buçuk daki­ ka sonra Avukat Özge Evci o esnada bulunduğu salondan, " oda­ nız da arama başladı" denilerek çağnlıyor ki, o bir buçuk dakika­ lık süre içerisinde bu DVD zaten bulunmuş ve uçarak sekreterya­ ya gitmiştir. Neden uçarak? Komiser Mehmet Yayla orada DVD'yi görünce, "Evet bunu hemen kaydettirelim" diyor ve hemen DVD. yi alıp bizzat kendisi sekreteryaya götürüyor. Aramaya iliş­ kin kamera kayıtlarında bu an çok net olarak görünüyor. Evet ba­ kın bu usulden çıkıştır. llk anormallik burada başlıyor. Normal­ de polisler ne yapıyorlardı? Bütün odadaki arama bittikten sonra CD'leri, DVD'leri , flash diskleri topluyorlar ve sekreteryaya kayıt için götürüyorlardı. Ama kendi koydukları DVD'yi bulur bulmaz, daha avukat odasına gelmeden, o DVD. yi kaçırır gibi hemen sek­ reteryaya götürüyorlar. Ondan sonra salonda bekleyen Avukat Özge Evci'yi gelin odanız aranıyor, sizin odanızın aranması baş­ ladı diye çağırıyorlar. Daha önceki odalarda yaptıklan aramalar­ da çağırmadıkları muhtar azalarını da çağırıyorlar.

Yabancı Menşeli "Ergenekon" Operasyonunun Planlaması Zekice Ancak Uygulayıcılar Amatör. Şimdi buraya bir nokta koyup bazı şeyler söylemek istiyorum; Bu operasyonları planlayan adamlar aslında çok zekiymiş. Haki­ katen çok zekice planlamalar yapmışlar. Ama hani biz askerlikten de biliriz ki, bir operasyonu iyi planlamak tek başına yetmez. Uy­ gulayıcıların da çok iyi olması lazım. Bu "Sözde Ergenekon Örgü­ tü" operasyonunda ise, haşan için uygulayanlarında, en az plan­ layanlar kadar çok özür dileyerek ifade etmek istiyorum soysuz olması lazım. Şimdi o uygulayıcıların amatörlüklerinden, biz DVD'nin kim tarafından konulduğunu veya DVD'nin polis tara­ fından bırakıldığını çok net olarak tespit ettik. Resim bizim açı­ mızdan çok net.

SERDAR ôZTÜRK

37

Daha önce de ifade ettim. Ceza dosyası bir resimdir. Teker te­ ker olayları bir fotoğraf olarak birleştirin. Ortaya bir resim çıkar. lşte bu resim, size gerçeği gösterir. Polis 5 1 nolu DVD'yi Özge Ev­ ci'nin odasına bırakmış. Neden? Önceki odalarda farklı şekilde arama yapıyor. 5 1 nolu DVD.nin bulunduğu odada başka türlü uygulama yapıyor. ikincisi Avukat Demet hanımın rahmetli an­ nesinin anj iyo CD'sine el koyuyorlar. Biz müzik CD'lerinin için­ de neler neler bulduk diye tasavvuf müziği CD'lerine el koyuyor­ lar. Fakat ofiste ki arama bitiyor. Aşağıya arabaya arama için ini­ yorlar. Arabada bir sürü müzik CD'si var. Polis onları gördüğü halde almıyor. Hani sen, "Biz müzik CD'lerinin içinde neler bul­ muştuk neler" deyip, bütün CD. lerine el koyuyordun? Ne oldu? Olan şu: Yukarıda suça konu DVD'yi zaten elde ettiler. iş bitti! Artık daha fazla CD.ye el koymaya gerek yok. Peki sen bu adama, avukat Levent Göktaş'a terörist diyorsun. iddia bu. Terörist olan adamın evi aranmaz mı? Allah aşkına, ya­ ni Allah rızası için insanın zekasıyla dalga geçmeyin. Terörist olan adamın bırakın evini, selam verdiği adamın evi bile aranır. Gerçekten teröristse tabi. Neticede ünlü 5 1 nolu DVD polis tara­ fından bırakılmıştır. Bunu nasıl tespit ettik? Şimdi polis ilk ofise girdiğinde herke­ si salona toplamaya çalışıyor. O sırada Avukat Özge Evci cep te­ lefonuyla görüşüyor. Kapıya bir polis geliyor. Kameramanla bera­ ber. Bir şeyler söylüyor. Avukat Özge Evci de müvekkil filan zan­ nediyor. işaretle, "bekleyin telefonla görüşüyorum" diyor. Polis ısrar edince telefonunu kapatıyor. Ne oldu? Ne var? Diye soru­ yor. "Arama var. Polisiz. Bilgisayarı ve cep telefonunu kapatıp odadan salona geçmeniz gerekiyor" diyorlar. Şimdi aramaya katılan polislerin savcılıkta verdiği ifadeler var. Savcı Abbas Bey ve savcı Şadan Beyin aldığı ifadeler. Savcıların "Niye Cumhuriyet Savcısı olmadan arama için avukatlık ofisine gittiniz? " diye sorduğu soruya polisler şöyle cevap veriyorlar ; "Biz eş zamanlı bir operasyon olduğu için Levent Göktaş'ın ofisi­ ne Cumhuriyet Savcısı olmadan gittik. Amacımız Cumhuriyet

AKP

38

ve

GOLEN'I KURTARMA PLANI

Savcısı gelene kadar ofiste emniyeti sağlamaktı. O yüzden erken gittik" . Peki şimdi Cumhuriyet Savcısı olmadan sırf emniyeti al­ mak için gelen polisin hareket tarzı nasıl olur? Odanın dışından çağınrsın odadaki avukatı, çalışanı vs. salona toplarsın. Salonu da emniyete alırsın. Dışarıda dolaşmazsın. Cumhuriyet Savcısı gelene kadar beklersin. Bitti. Bu kadar. Ama böyle yapılmıyor. DVD'yi koyan polis Özge Evci'yi odadan çıkarttıktan sonra, Özge Evci yanında, kamera taşıyan polisle salona giderken, kendisine çık diyen polisin arkasından odasına girdiğini fark ediyor. Soru: Polis Avukat Özge Evci'yi odasından çıkarttıktan sonra, daracık bir odada başka kimsenin olmadığı net olarak görülmesi­ ne rağmen niye odaya girmiştir? Bunun bir anlamı var mı? Hiçbir mantığı yok. Orta zekalı bir adama bunun mantığını izah edemezsiniz. Avukat Özge Evci bu anormalliği fark ediyor. Ama tabi umurunda değil. Ne olduğunu bilmediği için. Fakat Levent Albayın odası salon. Salondan kori­ dor görünüyor. Yani bütün odaların girişleri görünüyor. Av. Özge EVCl salonda odaya giriş çıkışı görecek şekilde duruyor. Yani o polisten başka odaya kimsenin girmediğini görüyor. Daha sonra bir kere şalını almak için bir polis nezaretinde odasına gidiyor. Bir kere lavaboya gidiyor. Bir kerede mutfağa çay kahve içmeye gidiyor. Çünkü otuzuncu dakikadan sonra Cumhuriyet Savcısı gelmeyince Avukat Demet hanım duruma "bizim hazırlamamız gereken temyiz dilekçelerimiz var. Siz arama için geldiniz tamam ama, bizim bu dilekçeleri yetiştirmemiz lazım. Biz hukukçuyuz. Yani işimiz bu ve bunun cez�i sorumluluğu var" diye itiraz edi­ yor. Bunun üzerine bir polis nezaretinde sadece Avukat Demet hanımın kendi odasında çalışmasına müsaade ediliyor. Ancak başka hiçbir odaya girilmiyor. Avukat Özge Evci'nin odasına başka giren yok. Diğer odalara giren yok. Özge hanım mutfağa gittiğinde, odasına giren polis, la­ ubali bir tarzda Özge'ye bazı lüzumsuz sorular soruyor. Neden avukat oldun? Vs gb. Onunla sohbet etmeye filan çalışıyor. Özge hanım salondayken, kahve almak için bir iki defa dışarıya çıktı-

SERDAR ôZTÜRK

39

ğında, kameraman olan polisin kendisini özel olarak takip ettiği­ ni ve telaşla peşinden geldiğini fark ediyor. Bakınız saniye saniye her detay önemli. Ceza dosyasında her detay önemli. Tabi 5 1 no­ lu DVD henüz ortaya çıkmadığı için, polisin bu davanışına Özge hanım bir anlam veremiyor. Neden böyle yapıyor? Diye. Daha sonra arama bitti. Ancak arama bittikten sonra önemli bir olay var. Önce ona kısaca değinmek istiyorum. Arama bittik­ ten sonra bilgisayarların imajları avukatlık ofisinde alınmıyor. Biz polislerle bu nedenle tartıştık. Daha doğrusu ben tartıştım. Le­ vent Albay "ya bırak yardımcı ol. Tamam , burada almıyorlarsa al­ mıyorlar" diye beni yatıştırmaya çalıştı. Ben şimdi işin nasıl ya­ pıldığını bildiğim için. Bilgisayarların içine herhangi bir veri yük­ lenmesin diye imajların ofiste alınmasını sağlamaya çalışıyorum. Polis diyor ki; Avukatlık ofisinde bilgisayarların imajlarını almak yirmi saat sürer. Bende, "Tamam 20 saat sürsün. Problem değil. Ben buradayım. Yirmi saat beklerim. imajlar burada alınacak" de­ dim. Yani CMK. nun 1 34 ncü maddesi gayet açık. "Efendim tek­ nik yetersizlik nedeni ile imajları burada alamayız" diye cevap verdiler. Ya kardeşim, sen emniyet teşkilatı olarak bütün yaptığın konferanslarda, panellerde senin bilişim uzmanların, emniyet teşkilatının teknik yeterliliği, kapasitesi çok arttı diye konuşmu­ yor mu? Konferans vermiyor mu? Ne teknik yetersizliğinden bahsediyorsun sen bana? Böyle bir saçmalık var mı? Hem verdi­ ğin her konferansta teknik kapasitemiz çok yüksek diyorsun. Sonra da aramaya gelince teknik yetersizlik masalını okuyorsun. Emniyet teşkilatı gelişsin tabi. Emniyet teşkilatı, bizim teşkilatı­ mız. Ama içindeki çeteyi ayıracağız. Emniyet teşkilatımızın tek­ nik kapasitesi had safhada, ama CD'lerin, DVD'lerin imajlarını al­ maya gelince teknik kapasitemiz yetersiz. Hangisi doğru? Kim yalan söylüyor burada? Tabi çok affedersiniz özür dileyerek tek­ rar ifade etmek istiyorum, işin içinde soysuzluk olduğu için ya­ pacak bir şey yok. Avukat Özge Hanım aynı akşam bilgisayarlar Ankara emniye­ tine götürüldüğü için, bilgisayarların imajlarını almak maksadıy-

40

AKP

ve

G OLEN'l KURTARMA PLANI

la tekrar emniyete gidiyor. Şimdi Özge hanımın burada yaşadık­ ları ile ilgili anlatımları da çok enteresan. Ben daha önce de ifade ettiğim gibi, ofiste ki herkese, saniye saniye. Kim nerdeydi? Kim ne yaptı? Ne oldu? Bana her detayı, sizin önem vermediğiniz de­ tayları dahi anlatın demiştim. Özge Hanım; "Serdar Bey imajlar için emniyete ben gittim. Benim odama giren polis geldi. Bana aşağılayıcı bakışlarla elini uzattı. Elimi sıktı. Sanki zafer kazan­ mış bir kumandan edasıyla davrandı. Sürekli beni aşağılayarak konuştu. " diye bir ifade kullandı. Şimdi biz bunu da not ettik. Bu fotoğrafı da aldık, bir yere koyduk. Arama esnasında yapılan saçmalıklardan bir tanesi de şuydu. Polisler ofisteki şoförün sürekli olarak dışarı gidip gelmesine mü­ saade ettiler. Hem de hiç üstünü aramadan. Yani terörist olduğu iddia edilen bir adam var. Ofisini arıyorsun. Ama şoförünün, hiç aranmadan ofise girip çıkmasına müsaade ediyorsun. Ben aslında eskiden bilgisayarı sadece daktilo gibi kullanmayı biliyordum. Bu dosyada müdafilik yüklenene kadar. lntemete gi­ riyorduk. Daktilo gibi yazı yazıyorduk. Çıktı alıyorduk vs. Bu işin içine girdikten sonra, siber dünyanın nasıl bir alem olduğunu, ne­ ler yapılabildiğini, sınırlarını, daha doğrusu sınırsızlıklarını öğ­ rendim. Bütün bu operasyonda zaten büyük ölçüde hedef seçilen kişilerden , el konulan dijital veri depolama aygıtlarına geriye dö­ nük olarak konusu suç teşkil eden veri yükleme esasına dayalı.

Poliste ki İmaj Alına Cihazlannm Kaynağı FBI. Şimdi Levent Albayın ofisinin aranmasına devam ederken, bu­ raya bir nokta koyup imaj alma cihazlarının kaynağını açıklamak istiyorum. Önemli olduğu için. Bu imajlar, FBI tarafından gönde­ rilen bir cihazla alınıyor. Bakın bu önemli. Neden önemli? Bu an­ latacaklarım açık kaynaklarda var. Kitap okumayı seven adamlar için, bunların hepsi, her yerde anlatılıyor. lntemette var. Kitap­ larda var. Birçok yerde var. Meraklıysanız, okursunuz. Bu alanda

SERDAR ôZTORK

41

kendinizi geliştirirsiniz. Şöyle ki; bir gizli servisin, başka bir giz­ li servisten bilgisayar alması, elektronik cihaz alması, kriptolu te­ lefon alması, guvenlikle ilgili bir kurumun Windows programı kullanması kadar çok bü.yü.k bir hata yoktur. Neden? Çü.nkü. bu.­ tun gizli servisler derler ki; " Gelin sizin bilgisayar sisteminizi biz kuralım" , "Bakın size donanım gönderiyoruz. Bununla el koydu­ ğunuz bilgisayarların imajlarını alırsınız" , kriptolu telefonları "Bakın bu telefonlar dinlenemez" derler. Doğru kriptolu telefon­ lar dinlenemez. Başka ü.lkeler dinleyemez. Ama kendileri dinler­ ler. Sistem böyle çalışır. Şimdi, emniyetin elindeki imaj alma cihazları FBI tarafından gönderilmektedir. Bunu nereden öğrendik? Şöyle ki, Ankara'da 2 Sulh Ceza Mahkemesinde devam eden bir dava var. Bir şahıs, Da­ macana nickiyle "memurlar.net" adlı intemet sitesine mail gönde­ riyor. Başbakan ve o dönem ki Dışişleri Bakanı Ali Babacan'la ilgi­ li bir takım gizlilik dereceli konulara ilişkin bilgileri yazıyor. Baş­ bakanlık, emniyete; "Bu adamı bulun" diye talimat veriyor. Emni­ yet bir adamı yakalıyor. Adam diyor ki; "Benim böyle bir suçla il­ gim yok." Yargılama Ankara 2 Sulh Ceza Mahkemesinde başlıyor. Ankara Polisi diyor ki; "Biz işlenen suçu bu adamın yaptığını tes­ pit edemedik" . Emniyetin yanılmıyorsam bilişim şubesi de, "Suça konu maili hakikaten bu adam göndermemiş olabilir" diyor. Fa­ kat şimdi talep Başbakanlıktan geldiği için , emniyetin bir başka birimi, Ankara polisine hazırlanmış bir belge gönderiyor ve "Alın bunu delil olarak mahkemeye sunun ve adamı tutuklatın. " Diyor. Belge şu, "Sanık olarak yargılanan kişinin Yahoo maili açılmış. lçi­ riğinde memurlar.net sitesine gönderilen yazı var. " Fakat şöyle bir problem var. Yani emniyet laboratuarlannm yaptığı sahteciliği açıklamak için söyluyorum. O davada bilirkişide bu sahteciliği

tespit etmiş. Ama ben bilirkişi ile konuştum, korktuğu için rapo­ ra yazamadığını ifade etti. Yahoo çıktısının altında tarih saat gru­ bu olur. Ancak bu belge de tarih saat grubu yok. Silinmiş. Neden? Çü.nkü. baskın anında bilgisayarda ki ekran görü.ntü.sü.nün bu ol­ madığı anlaşılmasın diye. Kendileri sanığı mahküm ettirmek için

42

AKP

ve

GOLEN'l KURTARMA PLANI

laboratuarda bir ekran görüntüsü üretmişler ve mahkemeye gön­ dermişler. Şimdi normalde bir adamın mail şifresini bilemezsiniz. Yahoo Türkiye' ye mail şifrelerini vermiyor. Bunu ancak FBI'yla kişisel ilişkiniz varsa alırsınız. Veya FBI' a yazarsınız ama resmi yazının cevabının gelişi uzun sürer. Fakat şu anda bizim emniye­ tin FBI'yla kişisel ilişkileri çok gelişmiş durumda. Bu şekilde, FBI'dan kişisel bir ilişkiyle sanığın mail şifresi alınmış. Ekran gö­ rüntüsü oluşturulmuş. Fal